Engellerle tanışmam ortaokul yıllarımda oldu. En iyi arkadaşlarımdan birisi yürüme engelliydi. Ailesi, arkadaşımı okula rahat getirebilmek için okulun yanında bir evde oturuyordu. Kendisi okul birincisiydi. İki yabancı dile hakim, edebiyat ve şiir alanında oldukça yetenekli bir arkadaşımdı. Engelli olmanın nasıl bir şey olduğunu ondan öğrendim. Bu arkadaşım engeli yüzünden açık öğretim fakültesinde okudu. Belki iyi bir yazar olabilir. Çünkü evde yalnız başına oturup yazı yazmasını engelleyecek bir engeli yok. Tabii kendisiyle ilgilenen annesinin başına bir şey gelmediği sürece. Ama belki hayaliydi bir doktor, mimar, gezgin, astronot olmak. Olmadı.


Türkiye’de Engelli Sayısı Az!


Bir arkadaşım İngiltere'de Türkiye'den daha çok engelli olduğunu söylemişti. Akademik bir refleks olsa gerek hemen kaynağını sordum. “Nereden biliyorsun?” Meğer İngiltere’de Türkiye’ye göre sokakta daha çok engelli insan görüyormuş. Bu yüzden böyle bir sonuca varmış. “Sakın Türkiye’de engelliler dışarıya çıkamıyor olmasın?” deyince tespitini tekrar değerlendirmek zorunda kaldı. Engelli insanların dışarıya çıkmaları ve binaların, şehirlerin, tüm ülkenin buna uygun hale getirilmesi hala bir lüks olarak algılanıyor malesef. Nasıl ki iki katlı bir bina yapıldığında merdiven yapmak olağansa, özellikle iş yerleri ve kamu binalarında, halka açık binalarda binanın engellilere uygun hale getirilmesi de aynı şekilde olağan hale gelmelidir. Bu durum tüm şehir için de böyledir. Aslında bence hala bunun konuşulması bile ayıp. Bu yüzden bu konuya hiç girmiyorum.


Televizyonlar


Benzer bir yaklaşımla bazen ben de Türkiye’de engelli sayısının az olduğunu düşünüyorum. Kaynak mı? Tabii ki televizyon. Zaten hepimiz hayatı televizyondan öğrenmiyor muyuz? Haberler, programlar, diziler, belgeseller,  kısaca televizyonda engelli insanlara çok az rastlıyorum. Anladığım kadarıyla sadece engelli dernekleri ve onların yetkilileri var Türkiye'de. Siz hiç sokak röportajında kendisine soru sorulan engelli gördünüz mü? Peki engelinin program için malzeme olmadığı bir yarışma programında yarışmacı bir engelli gördünüz mü? Sanırım bunlara pek alışık değiliz. Televizyonda engellilerin daha çok yeri olması gerek. Bir haber sunucusu, komedyen, reklam yıldızı engelli olsa ne olur? Bir de televizyon dizilerine bakalım. Gördüğüm kadarıyla hiç bir ailede engelli birey yok. Ne olur esas oğlan, abisi, bir karakter veya bir yan rol engelli olsa? Bir ailenin en neşeli ferdi yürüme engelli olabilir. Bir şirketin genel müdürünün bir engeli olabilir. Baba, anne, çocuk, abi, abla, aşık, maşuk her türlü rolde engelli bir oyuncu olmalı. Çünkü biz hep birlikte yaşıyoruz.


Engeli Dramatize Etmek


Elbette engelin olduğu yerde bir dram hissedilmesi normal. Fakat engel bir dramdan ibaret değil. Engellilerin yer aldığı programlarda veya engelli rolünün canlandırıldığı dizi ve sinema yapımlarında engeller hep dram konusu olarak işlendi. Daha önceki az da olsa örneklerinden farklı olarak hayalini kurduğum engelli oyuncunun tamamen engelinden bağımsız bir rolü  olması, bir dizinin veya herhangi bir programın bu engelin üzerine kurulmaması, bir şekilde duygu sömürüsü aracı haline gelmemesi.


Kaliteli reklam şirketleri ve yapımcılar, özetle profesyonel pazarlama engellilerin sorunlarına el attıktan sonra engelli dernekleri ile ilgili yapımlar, tanıtım filmleri daha etkili hale geldi. Artık işi bir adım daha ileri götürme zamanı gelmedi mi? Devletin teşviki, derneklerin desteği ile iş dünyası, pazarlama camiası, yapımcılar bu algı üzerine daha çok çalışmalılar. Televizyonlarda daha çok engelli görerek engelli olmanın normalliğini daha iyi hissederiz. Algımız değişir. Bu değişen algı sayesinde engellilerin öz güvenleri, hayata olan bağları ve iş fırsatları da artar.


Bir kaç oyuncu ajansındaki oyunculara baktım ve hiç engelli bir oyuncuya rastlamadım. Kollektif bir çalışma ile bu konuya el atılması gerekir. Bu bir sosyal sorumluluk projesi olmanın ötesinde, vicdani ve ahlaki sorumluluk olarak görüp değerlendirilmelidir. Öne çıkan engelleri değil, kendileri olmalı. “Engelleriniz kalsın, siz gelin!” diyebilmeliyiz.


www.twitter.com/hhakanyildirim