Sabah, erken kliniğe gidiyorum. Malum, günlerden pazar ve bayram.

Ana caddedeki tek tük arabanın dışında, in cin top atıyor ara sokaklarda.

Kendi kendime hayıflanıyorum; "Ülkende yaşamaz isen böyle hüzünlenirsin işte!"... Derken, bir iki kıpırtı çarpıyor gözüme. Daha doğrusu göz alıcı bir iki renk; mor, yeşil, kırmızı ve beyaz.

Hiç kullanılmamış belli. Çocukluğumdaki bayram renkleri gibi, su ya da güneş değmemiş henüz. Ve o yeni kumaşın kendine özgü çıkardığı ses. "Hışır, hışır" gibi bir şey. Heyecanlanıyorum birden. Daha dikkatli bakınca arabamın penceresinden, bunların iki Pakistanlı adam olduğunu farkediyorum.

Pırıl pırıllar. Belli ki, kaftanı andıran elbiseleri, kafalarına giydikleri fesleri henüz hiç kullanılmamış ve bayram sabahına yetiştirilmişler. Trafik ışığının yeşile dönmesiyle birlikte, inançlarından taviz vermeden, otuz gün tuttukları orucun ardından, yüzlerine  iliştirdikleri bayram sevincini de taşıyarak, vakur ve kendilerinden hoşnut, sohbet ederek geçiyorlar karşıdan karşıya.

Kimbilir, belki de bayram vesilesiyle sonlandırdıkları  dargınlıkları sonrası iki kardeş, babalarının ellerini öpmeye gidiyorlardır. Eşleri çoktan oraya ulaşmış, akşam için donatacakları kocaman aile sofrasının hazırlıklarına başlamışlardır. Aylar sonra bir yeniden bir araya gelen kardeş çocukları, topladıkları paraları sayarlarken, kimin ne kadar verdiğini böbürlenerek söylüyorlardır birbirlerine... Bu adamların, beni çocukluğumun bayramlarını taşıyan renklerini, o tuhaf memnuniyetlerini izlerken dalmışım.

Arkamdaki arabanın sabırsız korna sesiyle kendime geldim. Acaba, memleketimde de böyle mutlu, mesut mu geziyorlar insanlarım şu anda diye düşündüm. Onlar da, böyle heyecanla koşuyorlar mıdır, evlerine, eşine dostuna, sevdiklerine...

Toplumsal yapılanmanın etkisiyle büyüyünce, bireye yönelik bir toplumda kendi yaşanmışlığının kalabalığını arıyor insan. Sabah sabah tuhaf bir empati kurdum, aynı milletten olmasak bile, aynı kültürel etkileşimin meyvelerini sergileyen bu iki Pakistanlı adamla. Bulaştırdıkları sevinçle açtım kapısını kliniğimin.

Aklımda, bayram arifesi başucuma astığım mor çiçekli basma elbisem ile, çamur olur diye giymeye kıyamadığım kırmızı tokalı pabuçlarım.

Sezer Ergör (Cülcüloğlu)

UzmanPsikolog /  Hipnoterapist

İletişim: 07766077155