Büyükler en iyisini düşünür, bunu bilmeyen küçüklerin aklına zararlı fikirler üşüşür!..

Eskinin terbiye edici tekerlemeleri AKP iktidarı döneminde hayat buluyor.

Eski değerler sistemi arasında “büyükler eleştirilmez” ilkesi vazgeçilmez bir hedef olarak her gün daha öne çıkıyor.

“Sus, otur” uyarısına uymayanlar Başbakan tarafından “sorumsuzluk, alçaklık terbiyesizlik” yapmakla suçlanıyorlar.

Başbakan bu itham ve hakaretleri üstelik de “en hafif tabiriyle” parantezinde yöneltiyor.

Düşündüklerini “gerçek anlamında” ifade etmeye kalksa acaba neler söyleyecek?

Başbakan, sorumlu bürokratlar için yapılan istifa çağrılarını kendisine yönelik tavırlar olarak algılıyor ve bunları medyayı bastırma çabasının gerekçesi olarak kullanıyor.

Başbakan, medyayı tehdit etmenin demokrasinin özüne yönelik bir saldırı olduğunu, asıl gerekli ve gerçekçi eleştirileri yapmaktan yan çizenlerin söz konusu hakaretleri hak etmesi gerektiğini bilmek zorundadır.

Zaten Başbakan’ın şiddetli koruma tavrı bürokratlarını halka karşı savunmakta güçlük çektiği dönemlere rastlıyor.

Afyon’daki cephanelik faciası ardından hediye alış verişi yapan Vali ile Genelkurmay Başkanı’nı eleştirenlere demediğini bırakmayan Başbakan şimdi ne yapacak?

İşte kendi bakanı Ergün ile partisinin Meclis grup yöneticisi Elitaş da hediye işini doğru bulmadılarını söylediler.

Alçak ve hain kadroları dolu olduğuna göre onları nereye koyacağız?

Doğrusu, eleştiri hakkının kayıt ve tehdit altında olduğu bir demokrasi olmayacağı gerçeğine sabır ve saygı göstermektir.

Eleştiri özgürlüğü siyasi rekabetin de en adil zeminidir.

Hele rakibiniz CHP ise yaşadınız demektir.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Afyon’daki cephaneliğin cep telefonu ile uzaktan kumandalı patlatıldığına dair verdiği özel demeç, dün siyasi gündemi epey meşgul etti.

Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun eksi hanesine bir çizik daha atıp çarçabuk kayboldu.

Çünkü inandırıcı bir kanıta, tanığa dayanmıyor. O nedenle iddiasına sahip çıkmaktan vazgeçti.

Demokrasi kendisini korudu.

Eleştirme ve soru sorma hakkı, hiçbir bahaneye feda edilmemelidir.

İyi hazırlık şartıyla...

Dershaneler dönemi bu kez gerçekten son bulabilir.

Daha önce düşünülen ama hedefine ulaşmayan bu hamlenin başarı şansını Başbakan Erdoğan’ın iddiacı kişiliği artırıyor.

Neredeyse okulların yerini alan dershaneler, ezberci eğitimin adaletsizlik üreten mabetleri oldu.

Mutlaka 4+4+4’ten daha hayırlı, daha tutarlı sonuçlar verecektir.

Çünkü düşünmek planlamak, tartışmak için bir yıldan fazla zaman vardır.

4+4+4 ideolojik amaçlıydı ve imam hatiplerin orta kısımlarını açma amaçlı bir baskındı.

Dershane operasyonu, okula dönüşecek dershanelerden hizmet satın alırken cemaati mutlu etmek gibi dar bir hedefe kendini mahkûm etmezse hayırlı olur.

Sırtındaki kamburdan eğitimi kurtarır!

(Vatan gazetesinden alınmıştır)