Türkiye, Elazığ’daki 6,8 şiddetinde deprem ile sarsıldı.

Bu depremde ne yazık 41 kişi öldü, 1607 kişi yaralandı.

Depremde hayatlarını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dileriz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, depremde yaraları sarmada üzerine düşeni en iyi bir şekilde yerine getirmeye çalıştı, çalışıyor.

Yardım kuruluşları çok güzel bir şekilde seferber oldular.

Bu acı günümüzde millet olarak elbette ki herkes üzerine düşen görevi en iyi bir şekilde yerine getirmeye çalışıyor.

Çünkü gün; birlik ve dayanışma günüdür.

Gün; acıları birlikte paylaşma günüdür.

Gün yekvücut seferberlik günüdür.

Deprem uzmanlarının atasözü niteliğindeki şu sözü çok önemlidir.

“Deprem insan öldürmez, binalar insanı öldürür.”

Evet, ne yazık ki binalarımızın depreme dayanıklı olanlarının oranları, olmayanlardan daha azdır.

Umarız, Elazığ depremi bir milat olur. Bundan sonra illerimizin kentsel dönüşüm projeleri çerçevesinde yeni yapılacak binalar depreme dayanıklı yapılır.

Anadolu coğrafyası, bir deprem bölgesidir. Çünkü Türkler Anadolu’yu vatan yapmadan önce de bu topraklarda çok büyük ve acı depremler oldu. Bunların bazıları şunlardır:

  • 13 Aralık 115 tarihinde Ankara’da 7,5 şiddetinde deprem oldu. Ve tam 260 bin kişi bu depremde hayatını kaybetti. Bu depreme o zaman küçük kıyamet adı verilmiş.
  • 19 Mayıs 526 yılında Antalya’da 8 şiddetindeki depremde 250 bin kişi öldü.
  • Büyüklerimizin hatırladığı 27 Aralık 1939’da 7,9 şiddetindeki Erzincan depreminde 33 bin vatandaşımız can verdi.
  • Ve yine 13 Mart 1992’de 6,8 şiddetindeki Erzincan depreminde 653 insanımızı kaybettik.
  • Bugün aynı şiddetteki Elazığ depreminde çok daha az 41 insanımızı kaybetmemiz bir mucizedir. Ve bir ilerleme kaydettiğimizi gösterir.

DEPREME KARŞI NELER YAPILMALI?

Depreme dayanıklı binaların sayısını çoğaltmalıyız. Hedefimiz; depreme karşı dayanıklı binalar yaparak insanımızı korumalıyız.

Vatandaşlarımızı bilinçlendirip mutlaka deprem sigortalarımızı da yaptırmalıyız.

Bilim ve teknolojinin gücünü hayatın her alanında kullanmalıyız. Böylece insanlarımızı doğal afetlerden korumalıyız.

Bu konuda Öğrencilerimiz için 1997 yılında yazdığımız ve Almanya Anadolu yayınevi tarafından basılıp piyasaya sürülen BENİM KÜLTÜRÜM kitabımızda deprem konusunu şöyle anlatmışız:

“13 Mart 1992 tarihinde Erzincan’da bir deprem oldu. Bütün Türk ulusu ve insanlık yasa boğuldu. Bu deprem 6,3 şiddetindeydi ve 30 saniye sürdü. 653 insanımız öldü.

Bu depremden 41 gün sonra 24 Nisan 1992 tarihinde Amerika’nın Los Angeles kentinde de bir başka deprem oldu. Bu depremde 6,3 şiddetindeydi. 60 saniye sürmesine karşılık kimsenin burnu bile kanamadı. Neden? Çünkü Amerika Birleşik Devletleri, bilim ve teknolojinin gücüyle depreme dayanıklı evler ve binalar yapmıştı. İşte bu olay, bilim ve teknolojinin gücü ile doğayla barışık yaşamaya bir önektir.” (1)

Depreme karşı mücadelede Amerika ve Japonya örnek alınabilir. Çünkü bu ülkelerde artık deyim yerindeyse deprem ve binalar insan öldürmüyor.

Bekir Cebeci

(Eğitimci, araştırmacı yazar)

Rotterdam, 28 Ocak 2020

E-mail: [email protected]