El Yıkama ve Hayata Tutunmanın Tarihi ve Annelerin Kurtarıcısı Doktor Semmelweis Bey!

Hayatımızdaki herşey normale döndüğünde Macaristan seferine çıkarsanız yoğun bir imparatorluk başkenti görkemine maruz kalırsınız. Nizami ve geniş meydanları, imparatorluk şehirlerine yakışır şahane binaları ve Türk mimarisi ve kültürünü tecrübe edebilirsiniz.

Bunların yanında gelişmiş ülke liginde olmayan Macarların bilim ve edebiyat alanında yetiştirdiği şahsiyetlere, Nobel Ödülü gibi uluslararası nitelikteki başarılarına şahitlik edebilirsiniz. Son günlerde sıklıkla yaptığımız basit ama mikrop savar eylemimizin tarihi de enteresan detaylarıyla bir Macar doktorla yakından alakalı… Budapeşteli Gebe takip doktoru Ignaz Semmelweis!

Macaristan İmparatorluğu ve Habsburg Hanedanlığı yönetimi altında bilimsel buluşlar ve ilerlemeler yakından takip edilir ve bu tıp alanında da kendini gösterir. 19. yüzyılda doğum sonrası lohusa ve bebek ölümleri yüksektir ve bunun nedenini ortaya koyarak çözüm bulmak amacıyla da çeşitli çalışmalar yapılır. Budapeşte’de bir hastanede doktor olan Ignaz Semmelweis da bu ölümlere sebep olan etkenleri araştırarak ortadan kaldırmaya çalışan henüz ünü duyulmamış bir doktordur. Zira ‘lohusalık humması’ denilen hastalık yeni doğum yapmış kadınlarda yüksek ateş ve ağrıya sebep olmakta ve maalesef ölümle neticelenmektedir. Buna pek çok ülkede olduğu gibi ‘lohusalara musallat olan ve ölümlerine sebebiyet veren kötü bir ruhtur’ diye inanılırdı. Ancak kendisi çözümün basit olduğunu ve sadece temizlikle alakalı olduğunu vurgular. Çalıştığı hastanede 1851 ile 1855 yılları arasında doğum yapan 933 gebeden sadece 8 tanesi hayatını kaybeder ki bu oran daha önceki yıllarda 4000 doğuma karşı 500 civarında ölüm şeklindedir.

Modern tıp biliminin gelişimine yaptığı katkı daha sonra çok kıymetli bulunur ve denilir ki basit gibi görülen ama çığır açan farkındalıkla modern tıp bilimine ve hasta ölüm oranının düşüşüne yapmış olduğu katkının kendisi de farkında değildir. O sadece ‘hastalığın ve ölümlerin çoğunlukla nedeni hijyen sorunlarıdır, temiz olmamaktır ve el yıkayarak hayat kurtarırsınız’ der. Enfeksiyon temelli hastalıkların teorisini geliştirir.

Kendisi doktorların ve tıp fakültesi öğrencilerinin kadavra üzerinde yapmış oldukları derslerden sonra ziyaret ettikleri yeni doğum yapan kadınlar ünitelerinde ateşlenme, hastalığa yakalanma ve ölüm vakalarının arttığını tespit eder. Bu sebeple el yıkama uygulamasını geliştirir ve hasta ölümlerinde dramatik bir düşüş olur ki basit bir uygulama olarak yaygınlaştırılan el yıkama eyleminin enfeksiyonlardan korunmanın mucizevi ancak kolay yoludur.

Doktor Semmelweis uyguladığı hijyen önlemleriyle lohusa ölüm oranlarında gözle görülür bir düşüş ortaya koymasına rağmen bu durum dönemim tıp otoriteleri tarafından kabul görmez. Kendisi de tartışmalı ve ziyadesiyle saldırgan ve "highly polemical and superlatively offensive” olarak tanımlanan eleştirilere maruz kalır.

1850’li yıllarda Kırım Savaşı yaralılarına İstanbul’da Selimiye Kışlası’nda gönüllü hemşirelik yaparak temel hijyen kurallarını uygulayan ve daha sonra modern hemşireliğin annesi kabul edilen İngiliz hemşire Florance Nightingale de Semmelweis’in izinden gider ve aynı mucizeyi gerçekleştirir. Ancak bu kolay uygulamanın fark yaratan ve hayat kurtaran etkisi nerdeyse bir asır sonra 1980’li yıllarda anlaşılır veya hayata geçirilir. Gıda zehirlenmesi kaynaklı seri ölümlerin nedeninin el hijyeni olduğu ortaya çıkınca Birleşik Devletler’de ilk hijyen el kitabı hazırlanır ve devamında standartları geliştirilir.

El hijyeni ile hem ortaya çıkabilecek salgınların önüne geçilir, hem de kitlelerin hastalanması sonucu ortaya çıkabilecek maddi kayıplar azalır. Bu uygulamayı alışkanlık haline getirmek ve farkındalık yaratmak için ‘The Global Handwashing Partnership’ isimli bir örgüt kurulur ve 15 Ekim tarihi de ‘Dünya El Yıkama Günü’ farkındalık yaratmak amacıyla kutlanarak çeşitli etkinlikler hayata geçirilir. Tabi bunlar daha ziyade su sıkıntısı çeken ve hijyen terbiyesi gelişmemiş Afrika ve bazı Asya ülkelerine dönüktür. Bu hareketin el yıkamanın refah toplumlarında sanatçılar eşliğinde kamu spotu olarak hazırlanması gibi bir çabası hiç olmamıştır.

Peki Doktor Semmelweis bilim dünyasına ne bıraktı?

Hayat hikayesi bilgi teorisini temel alan felsefenin bir dalı olan epistemiyoloji derslerinde okutulur oldu. Hangi tip bilginin bilim olarak kabul edilebileceği konusunda kendisi kıymetli bir örnek olarak ele alınır oldu. Çağdaşları görüşleriyle dalga geçtiği için ve genel kabul görmeyen buluşları olduğu için yeni bilgi ve buluşların reddine dönük insan davranışına ‘Semmelweis refleksi’ ismi verildi.

Dezenfektan politikasının öncüsü ve bakteri biliminin babası kabul edilen bu öncü doktor düşüncelerinin ve teorisinin alaya alınmasına dayanamayıp geçirdiği bir sinir krizi neticesinde kapatıldığı hastanede yediği dayaktan dolayı elinde açılan yaradan kaptığı enfeksiyondan kangren olur ve ölür.

Adına Viyana ve Budapeşte’de hastaneler ve müzeler açılır.

Daha sonra adı İran dahil pek çok ülkede hastane önlerine dikilen heykelleriyle yaşatılır, en kıymetlileri Viyana ve BudaPeşte’dedir. Müzesi açılır, yaşamı filmlere konu olur, küçük bir gezegene adı verilir, adına hatıra altın paralar basılır. Son olarak da Google onu devam etmekte olan son salgın nedeniyle bir daha hatırlar ve selamlar.

Kendisine ve sağlık çalışanlarına selam olsun!

Unutmayalım ‘EvdeHayatVar!’