GÖKHAN KURTARAN
LONDRA


Karagöz, Türkiye ülke notlarının Bank Asya için alınan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararından etkilenmediğini anlattı.

Bununla ilgili 2 hafta önce bir rapor yayımladıklarını da anımsatan Karagöz, "Bunu da net olarak ifade ettik. Şubat ayında yaptığımız açıklama geçerli. Sistemik bir risk söz konusu değil” dedi.

Bank Asya’nın bankacılık sistemi içindeki toplam büyüklüğünün yüzde 0,1 olduğunu belirten Karagöz, "Dolayısıyla o anlamda da kesinlikle bir sistemik risk teşkil etmiyor. Bank Asya örneği, siyasi-politik risklerin ya da onların piyasalar tarafından algılanma biçiminin doğrudan ya da dolaylı yoldan finansal sisteme nasıl sıçrayabileceğini gösterdi” diye konuştu.

Yaklaşan genel seçimlerin oluşturduğu atmosferin bankacılık sektörüne olası etkilerini de değerlendiren Karagöz, seçimleri bankacılık sektörü için bir risk ve baskı unsuru olarak görmediklerini, geçen yıl yaşanan iki büyük seçimle bunun zaten test edildiğini kaydetti. 

- "BDDK kararları olumlu" 

Son dönemde bankacılık sektöründe BDDK’nın yaptığı düzenlemelerinin uzun vadede bankacılık sektörü için olumlu olduğunu belirten Karagöz, şöyle devam etti:

“Alınan son kararlarla kredilerde daha az genişleme, daha az büyüme isteniyor. Bu da tabii bankalar için daha az faiz geliri ve komisyon geliri demek. Kısa vadede bu tabii negatif bir gelişme, zira karlılık rasyolarına negatif yansıyor. Fakat uzun vadede bir reyting şirketi olarak bizim görüşümüz bunun olumlu bir tampon olarak görülmesi gerektiği yönünde. Bu kararlar aslında bizim gözümüzde, yani bir reyting şirketine göre olumlu. Çünkü bu düzenlemeler bankaları, özellikle tüketici kredileri, kredi kartları gibi teminatsız kredilerde daha sürdürülebilir, daha makul seviyelerde bir büyümeye teşvik ediyor. Fonlama maliyeti Merkez Bankası'nın önümüzdeki aylarda alacağı faiz politika kararıyla da alakalı. Politika faizinde olası bir aşağı yönlü hareket bankaların fonlamasına pozitif yansıyacak. Krediler bilançoda daha uzun vadeli olduğu için ve daha geriden yeniden fiyatlandıkları için, olası faiz indirimleri bankaların faiz marjlarında daralmayı azaltacak diye düşünüyoruz.

Bankalar karlılıklarını bir şekilde korumaya çalışacaklar. Bu da daha fazla rekabete yol açacak. Çünkü geriye KOBİ'ler ve büyük ölçekli şirketler kalıyor. Bu alanda da ciddi bir rekabet var. Büyük ve orta ölçekli Türk bankaları artık bu alanlara doğru koşuyorlar ve de küçük bankalarsa rekabette iyice zorlanıyor. Bir yandan halen büyüyen bir ekonomi söz konusu ve ekonomiye katılan insan sayısı yani potansiyel müşteri kitlesi artıyor ama artık rekabet çok daha sıkı." 

- “ECB’nin politikasından Türkiye faydalanacak” 

Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye gitmesinin olası etkilerini değerlendiren Karagöz, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme kararından Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerin faydalanacağını, bunun da bankaların borçlanma olanaklarını kolaylaştıracağını anlattı.

Türkiye bankacılık sisteminin jeopolitik gelişmelerden de dolaylı olarak olumlu etkilendiğini belirten Göksenin Karagöz, “Türk bankaları Rusya ve Ukrayna’da olup biten durumdan faydalanıyor. Görüyoruzki oraya gidemeyen para artık biraz dolaylı yoldan, en azından tamamı değilse de bir kısmı Türk bankalarına ya da diğer gelişmekte olan ülkelere gidiyor. Mevcut durum bankaların bu seneki borçlarını yenilemekte bir sıkıntı yaşamayacakları anlamına geliyor. Fiyatlarda da muhtemelen çok bir baskı hissedilmeyecek” diye konuştu.

Önümüzdeki döneme ilişkin olası Merkez Bankası para politikası adımlarını da değerlendiren Karagöz, sözlerini şöyle tamamladı.

"Petrol fiyatlarının düşük seyretmeye devam etmesi halinde, Türkiye’de kurun sepete karşı değer kaybından daha fazla olursa bu enflasyona aşağı yönlü, ardından da Merkez Bankası'nın para politikasına faiz indirimleri olarak yansıyabilir. Bu da bankaların faiz marjındaki daralmayı azaltabilir.”