Özellik iş dünyasını kısa, orta ve uzun vadede etkilemesi beklenen yeni durum, medyanın da ana gündemini oluşturdu.

Türk medyası iki gündür İngiltere’nin AB’den ayrılmasını konuşuyor. Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı Cafer Mahiroğlu gündemdeki bu konuyu CNN Türk Televizyonunda yayınlanan ve Duygu Demirbağ’un sunduğu ‘İnsanlık Hali’ programına değerlendirdi.

İNGİLTERE’NİN HÜKMETTİĞİ TOPRAKLARI KAYBETMESİ SÖZKONU

Cafer Mahiroğlu referandum böyle bir sonuç beklenmediğini belirttiği konuşmasında, “İngiltere şokta aslında böyle bir gelişmeyi pek beklemiyordu. Referandumda yüzde 52 AB’den çıkmak için oy vermiş olmalarına rağmen, onların da sürecin nereye gideceği hakkında pek fikri yoktu. Bugün İskoçya’yı konuşuyoruz. Yıllardır hükmettiği toprakları Avrupa uğruna kaybetmesi sözkonusu. Yani kendi içinde kayıp verecek. İş artık ekonomik boyuttan çıktı, ileriki günler çok farklı tartışmaları beraberinde getirecek diye düşünüyorum. İkinci bir referandum kaçınılmaz görünüyor” dedi.

Gelinen durumun aslında iki ayağı olduğuna işaret eden Mahiroğlu, “birincisi yabancıların statüsü, ikinci ayağı ise ekonomi. Ekonomide ciddi değişiklikler olacağı göürünüyor. Mesela LSE’nin yaptığı bir araştırmaya göre 2030 yılına kadar yüzde 11 daralma görünüyor. Aslında bu İngiliz halkının milli gelirinden yüzde 30 düşüş demektir. Ortalama yüzde 2,5 büyüme sağlasa ortalama 10 yılda, yüzde 25 demektir. Bu anlamda ciddi bir gerileme olacağı kesin ama bunun asıl ayağı, ekonomik anlaşmalara da yansıyacak. Bugüne kadar AB içinde olduğu için ticaretini kolay yollardan yapıyordu. Şimdi 30 farkıl ülke ile yeniden ticari anlaşmalar yapmak zorunda. Aslında burada en büyük soru şu, İngiltere kozunu oydanı asıl Avrupa Birliği nasıl bir hamle yapacak. Şimdi İngiltere bunu göğüsleyebilecek mi!” diye konuştu.

AB’NİN KARŞI HAMLESİNİ İNGİLTERE GÖĞÜSLEYEBİLECEK Mİ?

İngiltere’nin AB’den çıkmasının ticari hayatı daha çok etkileyeceğine dikkat çeken Mahiroğlu, bu konudaki düşüncelerini, “AB yaptığı karşı hamlede eğer Gümrük Birliği’ni dahi gündemden çıkarırsa, 30’a yakın üye ülke ile yeniden ticari anlaşmalar yapması gereken İngiltere’nin bunu yürütecek bürokratları dahi yok çünkü bugüne kadar hep AB üzerinden gerçekleştiriyordu ticaretini. Bu da İngiltere’nin önünde ciddi bir sorun. Böyle bir sonucun çıkması için bir korku iklimi yaratıldı.Bu da tamamen yabancılar söylemi üzerinden gerçekleştirildi. Daha paylaşımcı, daha global ve çok kültürlü içerisinde yaşamayı tahaüd etmişti. Aslında referandumda alınan bu karar, ‘Demokrasinin Beşiği’ diye bildiğimiz bir ülkenin aldığı bu tavur, buna vurulan en büyük darbe şu anda. Bunun başka etkilerini de hep birlikte göreceğiz.  Türkiye üzerinden ciddi bir kampanya yürütüldü. Ama Türkiye şu anda ciddi bir alternatif de oluşturabilir. Dinamik ve genç ağırlıklı 80 milyonluk nüfusu, artı gelişen ekonomisiyle bir çıkışda olabilir. Ama öbür tarafta şunuda görmek lazım. Referandumu gündeme getiren siyasi, aynı anda referandumdan istediği sonuç çıkmadığı için istifa eden bir siyasi yapı var. Bunu birde tersten okumak lazım; Acaba Avrupa’ya bir mesaj mı verildi. Referandumun çıkışında asıl yatan, ‘Ben kendi ülkemin parlamentosunun aldığı kararların AB’de geçerli olmasını istiyorum’ diyordu. Metal krizi bu örneklerden biriydi. Kendi üreticisinin yok edilmesi. Kendi parlamentosundang eçmesine rağmen anti-damping kanunun AB’de onaylatamamış olması. AB’nin kendi yasaları üzerinde başka yasa tanımama tutumu; Oysa İngiltere önceden EURO birliğine, Schengen vize birliğine girmeyer önceden mesajını vermiş olmasına rağmen. Ulusal parlamentomun verdiği kararlara saygı gösterilmesini istiyordu. Çok farklı gelişmelerre gebe mevcut durum ve büyük yansımaları olacak gibi görünüyor” ifadeleriyle paylaştı.