Euro Bölgesi'nin ekonomisi, yaklaşık 18 ay süren resesyonun ardından ilk kez büyüme kaydetti.

Artık resmî olarak da açıklandı: Euro Bölgesi’nde resesyon sona erdi! AB İstatistik Kurumu Eurostat, çarşamba günü yaptığı açıklamayla, haftalardır piyasalarda olumlu bir hava esmesine neden olan haberi, doğruladı. Euro Bölgesi’nin ekonomisi, nisan ayından hazirana kadar olan 2013 yılının ikinci çeyreğinde, ilk çeyreğine oranla yüzde 0,3 oranında büyüdü. Bu oran, birçok uzmanının beklediğinden de iyi bir oran. Aslında normal bir seyirde bu rakam, çok büyük heyecan yaratmazdı. Fakat uzun süren, bir buçuk yıllık resesyonun ardından Avrupa, iyi bir habere hasret kalmıştı. Zira resesyon, Avrupa’da milyonlarca istihdam alanına mal olmuş ve genelde kamu borçlarını daha da artırmıştı. Şimdi bu düşüşün sona ermesinin ardından, işsizlik oranlarının da gerilemesi umut ediliyor.


Fransa ve Portekiz'den sürpriz


Ancak yüzde 0,3’lük büyüme, ortak para birliğindeki ülkelerin ekonomik büyümesinin bir ortalaması. Her Euro Bölgesi ülkesinin ulusal ekonomik büyümesi farklılık gösteriyor. O nedenle genel bir eğilimden bahsetmek mümkün değil. Büyüme oranına en büyük katkıyı Almanya yaptı. Euro Bölgesi’nin en büyük ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde ilk çeyreğine oranla yüzde 0,7’lik büyüme kaydederek ortalamanın yükselmesini sağladı. Buna karşın İtalya ve İspanya ekonomilerinde küçülme, hız kesse de devam etti. En büyük sürprizi ise yüzde 0,5’lik büyüme oranı ile Fransa ekonomisi yaptı. Acil siyasi başarıya ihtiyacı olan Fransa hükümeti bile bu kadar olumlu bir rakam beklemiyordu. Zira Euro Bölgesi’nin ikinci büyük ekonomisi, uzun süredir Avrupa’da büyük endişe yaratıyor, hatta Avrupa’nın hasta adamı olarak görülüyordu.

Bir başka yüreklendirici büyüme oranı da Portekiz’e ait. AB’nin kurtarma paketleri ile ekonomisi desteklenen ve borç batağındaki ülkelerden biri olan Portekiz’de, ekonomi, geçtiğimiz çeyrekte yüzde 1,1 oranında büyüdü.

Krize en iyi reçete tartışması

Piyasaları rahatlatan bu rakamlar, Avrupa’da Euro krizi için en iyi reçetenin hangisi olduğuna yönelik tartışmaları alevlendirdi. AB Komisyonu'nun Para ve Mali İşlerden Sorumlu üyesi Olli Rehn bu yöndeki tartışmalara karşı uyardı. Bu uyarıyı, Olli Rehn’in sözcüsü Chantal Hughes şöyle aktardı: "Kendi kendini beğenmek için ortada hiçbir sebep yok. 'Krizin sona erdiği' düşüncesi ile kendi kendini övmeye kalkmak yersiz olur. Ortada daha aşılacak büyük engeller var. Büyüme oranları ve büyüme işaretleri henüz çok zayıf. Avrupa genelinde önemli ve zorlu reformların hayata geçirilmesinde daha başlangıç aşamasındayız. Daha önümüzde uzun bir yol var."

Bu uyarının ucu, özellikle Almanya ve Fransa hükümetlerine dokunuyor. Zira Almanya hükümeti, krize en iyi reçetenin tasarruf ve reform politikaları olduğunu ve Portekiz örneğinin bunu kanıtladığını savunacak. Dolayısı ile bu istatistiğin, Almanya’daki seçim kampanyasında büyük rol oynaması bekleniyor. Buna karşın sosyalist Fransız hükümeti tam tersini savunacak, çok ihtiyatlı tasarruflar eşliğinde, daha ziyade ekonomik büyümeye odaklı politikaların meyvelerini verdiğini iddia edecek. Bu şekilde her hükümet rakamlardan kendi işine geleni okuyacak.

AB Komisyonu'nun Para ve Mali İşlerden Sorumlu üyesi Olli Rehn ise büyüme ve tasarruf politikları arasında bir tezat görmüyor. Aksine Rehn’e göre, istihdam alanları yaratacak yeni bir ekonomik büyümenin yolu, yapısal reformlar eşliğinde borçların azaltılmasından geçiyor.

(Deutsche Welle Türkçe)