Evet eğitim gelecektir.

Bir insanın geleceği, onun göreceği eğitime bağlıdır.

Bilgi Çağıında yaşıyoruz. Bu çağın istediği insan gücü eğitimli ve öğretimli olmak durumundadır. Eğitimin yaşı yoktur. İnsan her yaşta okuyup en azından bir üniversite bitirebilir. İşte size bu konuda son günlerde gazetelerde çıkan birkaç özgün örnek.

Elazığ’da çobanlık yapan Zeki Gür (63), hem çobanlık yapıyor hem de  üniversitenin ikinci sınıfında okuyor. Yıllar önce yoksulluk yüzünden bıraktığı okuluna ‘af ‘ile tekrar geri dönüyor.

Samsun’da  sınıf öğretmeni Adem Topçuoğlu (53), 3 üniversite mezunu. 35. kez sınava giriyor. 4. üniversitesini okuyor. ‘ 5. üniversitemi de seneye düşünüyorum,’ diyor.

Fransız kadın  Colette Bourlier 91 yaşında .  Beş yıl önce başladığı doktorayı tamamlayıp başarı belgesiyle üniversiteden mezun oluyor.

Demek ki okumanın, eğitim ve öğretimin yaşı yoktur. Yeterki isteyelim. Üniversiteyi önmüze hedef olarak koyalım.

Hedef; üniversiteyi bitirmek, diploma almak, yabancı dil öğrenmek, ulusal ve evrensel değerleri kavramak olmalıdır.

42 yılını eğitime adamış bir eğitimci olarak, eğitim konusunda daha yapacağımız çok işler olduğunu düşünüyorum.

Hastanede Eğitim Sohbeti

Trabzon Tıp Farabi Hastanesinde hasta yatıyorum.

Prof. Dr. Nazim Ağaoğlu 12 doktor adayı öğrencisiyle ziyaretimize geldiler.

Hocamız, önce öğrencilerine ders anlattı. Sonra sözü bana verdi.

Ben de genç yaşımda Hollanda’ya gittiğimi, orada önce Hollandaca öğrenip  öğretmenliğe atandığımı anlattım.  Üç ayrı yüksekmeslek okulunu bitirip eğitimin her kademesinde çalıştığımı,  27 eğitim kitabı yazdığımı sözlerime ekledim.

Diplomanın yanında yabancı dil bilmenin de Avrupa’da çok takdir  gördüğünü iki örnekle süsledim.

Geçenlerde Başbakan Davutoğlu’nun Hollanda’yı ziyareti sırasında ben de oradaydım. Davutoğlu’nun Hollanda televizyonlarında çok düzgün bir İngilizce ile konuştuğunu komşularımdan duydum ve çok memnun oldum.

Böyle bir olayı da bundan 35 yıl önce Amsterdam’da yaşadım. Hollandalı 15 üniversite öğrencisine Türkçe dersi veriyordum.

Bir gün Hoca,  öğrencileriyle yine kursa geldiler. Hoca,  derse başlamadan önce bana şunları söyledi:

‘Dün akşam televizyonda Ecevit’in konuşmasını dinledim. Ecevit, çok güzel İngilizce konuşuyor.’

Ben de dayanamayıp sordum:

‘Sizin için gerçekten dil bu kadar önemli mi?’ Çünkü Ecevit, siyasetçi olarak askeri darbeye karşı konuşmuştu.

Hoca hiç takılmadan hemen şu cevabı verdi:

‘Evet, bizler için dil ve diploma çok önemlidir. Çünkü toplumun istediği nitelikli insan gücü ancak birden çok dil bilen, birden çok yüksekokul diploması olanlarla karşılanır. Bak biz Hollandalı olarak onun için buraya Türkçe öğrenmeye geliyoruz.’

Öyleyse bizler de en azından bir dünya dili olan İngilizceyi öğrenelim.

Bu sohbetin sonunda Nazim Hocaya teşekkür edip Terbiye ve Tahsil kitabımı da imzalayıp kendilerine takdim ettim.

Evet, eğitim gelecektir.

Öyleyse hepimiz geleceği yani eğitime yatırım yapalım.

Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses’in şu cümlesini artık herkes biliyor:

“Urfa’da Oxford (Üniversitesi) vardı da biz mi okumadık?”

Evet şimdi üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı artık.

Öyleyse herkes okuyabilir.