(BU YAZIYI DÜNYANIN TÜM DİLLERİNE, LEHÇELERİNE  ÇEVİRİP YAYIN LÜTFEN)

Dünyanın bütün devlet başkanlarına, hükümetlerine, siyasetçilerine, askerlerine ve istihbarat kuruluşlarına, gizli istihbarat servislerine, gazetecilerine, medya kuruluşlarına  sesleniyorum. Yabancı dil bilen duyarlı tüm okurlarımız da, lütfen bu yazıyı çevirebildikleri kadar çeşitli dillere çevirsinler ve yayımını yapsınlar. Bu yazıyı yazmak için istiareye yatmadım, fala baktırmadım, Nostradamus gibi gelecekten haber alma maharetlerim de yok. Ama kuşların, kuzuların, horozların beyinlerinden biraz daha büyük, farklı ve işlevsel, aktif beyni olanlar ve insan kalbine, insan ruhuna, insan vicdanına sahip olanlar benim bu uyarımın anlamını, ciddiyetini  zaten biliyorlar ve bu konuda onlarda benim endişelerimi paylaşıyorlar.

Derdim ve uyarım şu;  2040 yılına kadar bu pis ve bu yalan alemdeki din ve mezhebe dayalı örgütlerin sayısı, bu örgütlerdeki militan ve suikastçı, katil, canavar, psikopat  sayısı ve bunların öldürdükleri zavallı, günahsız insan sayısı daha da artacaktır. Müthiş seviyede fazlalaşacaktır. Uluslararası kabul görmüş devletler, Avrupa Birliği, Birleşmiş Miletler, NATO, Doğu Bloku devletleri, Orta ve Güney Amerika Ülkeleri, Asya ve Afrika ülkeleri, Avustralya, İngiltere eğer önlem almazlarsa, onların orduları ve istihbarat örgütleri bu terör örgütleri ile başa çıkamayacaklardır.

Bu endişelere ve bu üzüntüye, paniğe nereden ve niçin kapılıyorum? Anlatayım.

1-      Uluslararası devletlerin kendilerine kırmızı halı serilen hükümet başkanlarına ve üyelerine ve onlara maaş veren ordu subaylarına, yargı sistemlerine ve yargıçlarına  güven, adalet duygusu sıfırlanmıştır. Bu teröristlerin ve onlara katılmak için can atanların kendilerini adaletin hatta Allah’ın temsilcisi görmeleri için , mevcut hükümetler çıkardıkları saçma sapan yasalarla ve bu yasaları da yarım yamalak uygulatarak , bu yoldan sapmış ve sapmakta olan zavallıları adeta teşvik etmektedirler.

2-      Eğitim sistemlerinde çapraşıklık söz konusudur. Hakiki ilimlerden sapan eğitim yetkilileri, 1500 sene önceki fıkıh, meal gibi kişisel yorumcuların duygularını ilim diye, öğrenim diye, eğitim diye genç çocukların kafalarına tıkıştırmaktadırlar.

3-      Dünyada genç nüfus hızla artmaktadır ama işsizlik de, açlık ve yoksulluk da artmaktadır. Terör örgütleri bu işsiz gençlere rütbe, unvan, yetki, makam, kadın, para vaat etmektedir.

4-      Kendisini hiçbir yere ait hissetmeyen, kimlik arayışında olan ve yasal kurum, kuruluşlar tarafından horlandığını, hakir görüldüğünü, kakıldığını, itildiğini hisseden ve buna inanan gençlere terör örgütü ciddi ve onurlandıran davranışlarla yaklaşarak, onların gururlarını okşayarak, onları katliam makinesine çevirmektedir.

5-      Dinler arası diyalog ve ılımlı İslam gibi martavallar dinler arasındaki uyumu, güveni, bağlantıyı daha da kötü bir hale getirmiştir. Tüm dinler diğer dinlere, tüm mezhepler diğer mezheplere düşman edilmek için, yabancı ülkelerin istihbarat servisleri özel kampanyalar, propagandalar yürütmüşlerdir ve bu iğrenç oyunlarına hala devam etmektedirler. Bunun adına da psikolojik harp demektedirler ve böylece sanki diplomasi yapmış  kadar, sanki uluslararası tatbikat yapmış kadar kendilerine uluslararası yasal zemin ve vicdani gerekçeler uydurmaktadırlar.

6-      Televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde, İnternette yapılan yayınların yüzde doksanı siyaset, politika ve günü kurtaran laylom, boş, geyik muhabbetlerdir. Bilime,  geleceğe yönelik yayınlar, insan aklını ve zekasını geliştirici yayınlar yüzde 5-10 arası sınırlı kalmaktadır.

7-      Sosyal medya paylaşım sistemlerinden, İnternet toplu arkadaşlık, grup sistemlerinden hangi gençlerin yoldan çıkmaya namzet oldukları , onların kendi düzenledikleri profillerinden gayet iyi anlaşılmaktadır ve yine aynı sistemlerle bu gençler, hatta çocuklar avcı durumundaki terör örgütlerinin insan kaynaklarına av olmaktadırlar.

8-      Mevcut din adamları, hangi dinden olurlarsa olsunlar hala Allah’ın gazabı, Allah’ın korkusu temalarını işlemektedirler. Allah’ın sevgisi, Allah’ın bağışlaması, Allah’ın dostluğu temaları her nedense din adamlarının çok büyük çoğunluğu tarafından hiç işlenmemektedir.

9-      İsrail Hükümetleri kurulduğundan beri zaten devlet olarak Yahudi dini terör örgütü gibi hareket etmektedir. Müslümanların büyük çoğunluğu  buna yıllardır kin duyup, nefret ve intikam duygularını geliştirmişlerdir. Hıristiyanlar ise Avrupa Birliğini, Birleşmiş Milletleri, hatta NATO’yu Haçlı Orduları, Haçlı İttifakı haline getirmek için İkinci Dünya Savaşından beri adı konulmamış bir seferberlik başlatmışlardır ve bu seferberlik en acımasız haliyle hala devam etmektedir.

10-   Ülkeler, devletler, hükümetler birbirine güvenmesi gereken, işbirliği yapması gereken bu ortamda istihbarat, teknoloji ağları ile birbirlerini gizlice dinlemektedirler , kameralar, uydular  ile gözetlemektedirler ve bunu da itiraf etmektedirler.

11-   ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya gibi kendilerini süper güç kategorisinde gören devletler, bir numaralı, first, süperlerin süperi, beş yıldızlı, on numara süper güç olarak küresel hakimiyeti elinde tutmak istemektedirler ve bunun için din, mezhep, etnik farklılıkları körükleyerek, çağımızın Lawrens’i olan Saroz’ları kullanarak, o ülkede iç kargaşa çıkartmak için her türlü fitneyi, fesadı, iftirayı, yalanı, hileyi işlemektedirler ve bunun adına da gizli servis faaliyetleri demektedirler.

12-   Ülke idare etmek demek belediyecilik yapmak, çöp toplamak, sokakları süpürmek, seyyar satıcıları belediye zabıtalarına dövdürmek, sürekli inşaat yapmak, bina , gökdelen, iş hanı dikmek, ithalat ve ihracat yapmak demek değildir. B unlar devlet olmanın, hükümet olmanın gerektirdiği sorumlulukların binde birisi bile değildir. Devletlerin, hükümetlerin birinci vazifesi ülkesinin güvenliği, milletinin bekasıdır, istikbalidir ve bunun için hiçbir terör örgütüne müsamaha edilmez, eline silah alan, devlete kafa tutan her kim varsa yok edilir.

13-   Devletler, hükümetler adalet duygusunu kuvvetlendirmek, yaşatmak zorundadır. Bunu başaramayan devletlerin halkı kendi adaletlerini kendileri kurmaya, korumaya ve geliştirmeye çalışırlar. Bunu da kendilerine hak görürler.

14-   Son olarak dünyanın bütün gazetecilerine, basın ve medya mensuplarına, televizyoncularına sesleniyorum. Obama’nın telefonla konuşurken beyzbol  sopasını göstermesini, Putin’in belden üstü çıplak  ata binmesini,  Merkel’in eteğini haftalarca işlediniz ama terör örgütlerini asla hak ettikleri gibi işlemediniz, sanki onların gönüllü propagandalarını yaptınız ve öldürülen iki meslektaşınızın kanı  sizin de  ellerinize ve üstünüze bulaştı.

Bu terör örgütleri böyle günahsız gazetecilerin kellerini kestikçe hiçbir hükümet halkının nazarında makbul değildir, hiçbir asker  askerlik  yeminine sadık değildir, hiçbir siyasetçi mevcut  itibar değerlerine göre henüz adam olamamıştır.

Küreselleşmeye, global laflarına pek meraklı olanına duyurulur! Alın size küresel bir yazı! Buyurun okuyun lütfen, global bir uyarıdır!

Saroz ile muhabbeti olan da bir zahmet kendisine soruversin! Geceleri rahat uyuyor mu?