Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa'nın kaderini derinden etkileyebilecek olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) için görüşmeler sürüyor. Sadece ticari bir anlaşma olarak görülmeyen TTIP, “ekonomik ve siyasal bir entegrasyon” olarak değerlendiriliyor. Anlaşmanın imzalanması halinde ise dünyanın ekonomik haritasının yeniden çizileceği ifade ediliyor. Serbest ticaret anlaşmalarına karşı olduğunu belirten Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi ve Avrupa'da aşırı sağın yükselişi, müzakere sürecindeki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasının önündeki en önemli engeller olarak görülüyor. Avrupa ve ABD'de ortaya çıkan yeni siyasi atmosferin anlaşmanın geleceğini nasıl etkileyeceği ise büyük bir merak konusu. 

Anlaşma dışındaki ülkeler zarara uğrayacak
Center For Economic Policy Research (CEPR) tarafından yapılan araştırmaya göre 2027 yılına kadar Avrupa'daki GSYİH'nın 68 ile 119 milyar Euro, ABD'de ise 50 ile 95 milyar Euro arasında artması bekleniyor. Avrupa Komisyonu'nun yaptığı hesaplamalara göre ise TTIP'nin imzalanması Avrupa ekonomisini 120 milyar Euro, ABD ekonomisini ise 100 milyar Euro büyütecek. Anlaşmanın dışında kalacak olan ülkeler ise büyük kayıp yaşayacak. Örneğin, Rusya'nın kaybının 44,9 milyar dolar, Çin ekonomisinin 35,2 milyar dolar ve Hindistan ekonomisinin ise 35,3 milyar dolar zarar göreceği hesaplanıyor.

Türkiye bu işin neresinde?
Türkiye'nin 1995 yılında Gümrük Birliği'ne katılması ile birlikte Türkiye ile AB arasında malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımının önü açıldı. Bu durum Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişimine büyük katkı sağladı. Nitekim Türkiye'nin dış ticaret alanındaki en önemli ortakları da Almanya, İngiltere ve diğer AB üyesi ülkelerden oluşuyor. Bunun en önemli sebebi ise Gümrük Birliği'nin ticaret alanında ortaya çıkardığı kolaylıklar olarak dikkat çekiyor.

Gümrük Birliği revize edilecek
Türkiye'nin bir diğer önemli talebi ise Gümrük Birliği'nin revize edilmesi. Bu amaçla Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği konusunun yeniden ele alınacağı açıklandı. Avrupa Politika Çalışmaları Merkezinde (CEPS) geçtiğimiz ay gerçekleştirilen “Türkiye: Siyasi-Ekonomik Gelişmeler ve Gümrük Birliğinin Geleceği" başlıklı toplantıya konuşmacı olarak katılan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Gümrük Birliği anlaşmasının revize edileceğini açıklamıştı.

2017'de görüşmeler başlayacak
Zeybekci, Gümrük Birliği'nin, Türkiye'nin karar alma mekanizmasında yer alacağı, tarım, gıda hizmetler ve kamu alımları alanlarına genişletilmiş şekilde güncellenmesi gerektiğini söyledi. Zeybekçi bu çerçevede Gümrük Birliği'ni revize etme görüşmelerinin 2017'de başlayacağını dile getirdi. AB-ABD görüşmeleri karşısında tedbir almak isteyen Türkiye, anlaşmanın imzalanması halinde Türk mallarının karşı karşıya kalabileceği rekabet dezavantajlarının ortadan kaldırılmasını ve Türk sanayicisinin ihtiyaç duyduğu hammadde ve yarı mamullerin daha uygun koşullarda temin edilmesini hedefliyor.

Türkiye'nin politikası
Son tahlilde ortaya çıkan tablo ve Türkiye'nin önündeki yol haritası şu şekilde özetlenebilir:
-Seçim kampanyası ve sonrası yaptığı açıklamalarda TTIP'e karşı olduğunu açıklayan Trump'ın anlaşma ile ilgili görüşmeleri iptal etmesi durumunda Türkiye, sadece AB ile Gümrük Birliği'ni revize etmeye odaklanacak. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi Türkiye'nin en büyük hedefi olarak ön plana çıkıyor.
-Eğer Trump döneminde de serbest ticaret anlaşmasının müzakereleri devam ederse, Türkiye görüşme masasında yer almaya çalışacak.
Diğer üç ihtimal ise şu şekilde sıralanabilir:
-Türkiye, kendisi gibi Gümrük Birliği'ne üye olan İsveç, İrlanda ve Ukrayna gibi ülkelerle koordineli hareket ederek anlaşmadan doğabilecek zararları engellemeye çalışabilir.
-Türkiye, TTIP'ye paralel olarak ABD ile doğrudan görüşerek Gümrük Birliği ile uyumlu olacak olan bir serbest ticaret anlaşması imzalayabilir.
-Türkiye AB'nin üçüncü taraflarla imzalayacağı serbest ticaret anlaşmalarına karşı yeni tedbirler alabilir.