Rusya, geçen Eylül ayının başından itibaren Suriye'nin kıyı kesimlerine büyük bir askeri yığınak yapmıştı. Rus ordusunun dev kargo uçakları bölgeye, özellikle Hazar Denizi-İran-Irak üzerinden kurulan hava koridoruyla ulaşmıştı. Artan Rus askeri yığınağına uluslararası tepkiler büyürken, Rusya 30 Eylül 2015'te Suriye'de "terörle mücadele" adı altında hava saldırıları başlatmıştı. Ancak, Rus saldırıları terör unsurları yerine ılımlı muhalifleri hedef aldı. 

Kremlin, bu operasyonlar için Esed rejiminin Lazkiye'deki Hımeymim havaalanını üs olarak kullandı. Hımeymim'de Su-24, Su-25, Su-30, Mi-24 taarruz helikopterleri ve İHA'ları bulunduğu biliniyor. 24 Kasım 2015'te Türk hava sahasını ihlal ettiği için Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye’ye S-400 hava savunma füze sistemi yerleştirdiğini açıklamış, Lazkiye kıyısına yakın Moskova kruvazörünün görüntüsünü yayınlamıştı. S-400’lerin Rusya üssünü karadan koruyacağı, Moskova kruvazörünün ise denizden destek vereceği belirtilmişti. 
Rusya'nın Esed'in kalesi Lazkiye'nin Tartus limanında da savaş gemileri bulunuyor. Rusya, ılımlı muhaliflere yönelik saldırılarını hem Hımeymim havaüssünden hem de denizden düzenliyordu. Esed rejimine ait Humus'taki T-4 askeri havaalanında da Rus uzmanlarının bulunduğu belirtiliyordu. Rusya'nın Suriye'deki toplam asker sayısı yaklaşık 4 bin olarak tahmin edilirken 35 civarında savaş uçağı bulunduğu biliniyor. 
Rusya'nın Suriye'nin Türkiye sınırı yakınındaki Kamışlı Havaalanı'nı üs olarak kullanmak için pistte genişletme çalışmaları yaptığı öğrenilmişti. 
27 Şubat gece yarısından itibaren uygulamaya geçen geçici ve kısmi ateşkes anlaşmasını takiben Rusya, Suriye'de 30 Eylül 2015'ten beri düzenlediği saldırılarını nispeten azaltmıştı. Ancak, Kremlin'in Cenevre'de Suriye görüşmelerinin yeniden başladığı gün Suriye'deki Rus güçlerinin büyük bölümünü çekme kararını açıklaması tüm dünyada geniş yankı uyandırdı. 
Kremlin Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov dün Rusya'nın Suriye'de kullandığı üslerden çekilip çekilmeyeceğine ilişkin, "Devlet Başkanının, Hımeymim ve Tartus'taki üslerin havadan, sudan ve karadan güvenliğinin sağlanması gerektiği talimatına uygun olarak hareket edilecektir" açıklamasını yaptı. 

Muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komisyonu'nun (MYK) Sözcüsü Salim Muslat'ın dün yaptığı yazılı açıklamasında kullandığı "Kimse Putin'in aklının içindekileri bilmiyor" ifadesi, dünyanın Putin'in sürpriz kararına bakışını özetliyor. 

- Muhaliflere darbe vurdu, DAEŞ'e dokunmadı, PYD'yi güçlendirdi 

Putin'in ani kararının altında birçok sebebin yatması muhtemel. Akla gelen ilk senaryo, Putin'in açıklamasında da belirttiği gibi Rus kuvvetlerin Suriye'deki görevini tamamlamış olduğu. 

Rusya, 2015 ortalarında muhaliflerin stratejik bölgelerde ilerlemesi üzerine müttefiki Esed rejiminin yardımına koşmuştu. Rusya'nın yoğun bombardıman desteğiyle kara harekatı düzenleyen Esed güçleri, Halep, Lazkiye, Dera illerinde ilerleme sağladı. 

Moskova, iç savaşa müdahil olmadan önce muhalifler, Temmuz 2015'te Halep'in tamamını ele geçirmek için büyük bir taarruz başlatmış, merkezdeki stratejik noktaları ele geçirmişlerdi. İdlib'in tamamında hakimiyet sağlayan muhalif birlikler, güneyden Hama'nın kuzeyine doğru ilerleyerek, "Lazkiye'ye açılan kapı" olarak nitelendirilen Gab Ovası'nın büyük kısmını almıştı. 

Rusya'nın Rus hava saldırıları ekim ayında, sahil şeridine doğru sıkışmaya başlayan rejim güçlerine nefes aldırmak için İdlib, Hama, Humus, Halep'in kuzeyine yoğunlaşmıştı. Ekimin ikinci yarısından bu zamana kadar saldırılar, Halep'in güneyi ve kuzeyi, İdlib'in güneyi ile Lazkiye kırsalında Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Bayırbucak bölgesinde muhaliflerin elindeki bölgeleri hedef aldı. 

Rus hava desteğindeki rejim güçleri, Ocak ayında Türkiye-Halep koridorunu keserek, muhalifleri il merkezinde sıkıştırdı. Muhaliflerin İdlib'le bağlantılarını kesmek için Halep'in güney ve batısından da saldıran Rus hava destekli rejim güçleri, Halep'in güneyinde birçok köy ve beldeyi ele geçirse de henüz bu hedeflerini gerçekleştirememişti. 

Lazkiye'deki Bayırbucak bölgesi rejimin Rus hava saldırılarından en çok faydalandığı bölgelerden biri oldu. Rus hava şemsiyesindeki rejim güçleri, Türkmendağı'nı güneybatısından çevreleyerek, bölgenin yaklaşık yüzde 80'ini ele geçirdi. 

Suriye'nin güneyindeki Dera ilinde stratejik Şeyh Miskin ilçesi geçen ayın sonunda yoğun bombardıman sonucu rejim güçlerinin kontrolüne geçmişti. 

Bu arada Ekim ayı sonundan bu yana Rusya ile yakın ilişkiler kuran terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD de Rusya'nın hava şemsiyesinden faydalandı. Özellikle Rus savaş uçağının düşürülmesi olayının ardından Rusya, PYD'ye bağlı güçlere Halep'in kuzeyinde, Afrin'in doğusundan ilerlemeleri için destek sağladı. 

Ancak, Rusya Suriye'ye girme hedefi olarak açıkladığı terör örgütü DAEŞ'i geriletmedi. PYD'nin Fırat Nehri'nin batısına geçerek, DAEŞ bölgesinde ilerleme hedefi Rusya'dan beklenilen desteği görmedi. ABD öncülüğündeki koalisyonun hava saldırılarından istifade eden PYD, uzun süredir planladığı Mümbiç operasyonunu gerçekleştiremedi.

Rusya, rejimi sadece bir noktada, Halep'in doğusunda DAEŞ'e karşı destekledi. DAEŞ kuşatmasındaki Kuveris havaalanı alınarak, rejim güçleri Bab ilçesinin 7-8 kilometre yakınına ilerledi. 

Muhalifler ise 6 buçuk aylık Rus müdahalesi boyunca Hama'nın kuzeyinde Kafr Nabude beldesini ve Şam-Hama-Halep bağlantısı üzerinde bulunan Morik ilçesini ele geçirebildi. İdlib'deki hakimiyetlerini koruyan muhaliflerin, Lazkiye'ye inmelerinin ise önü kesildi. 

Rusya’nın Suriye’deki 6 buçuk aylık şiddetli saldırılarının doğrudan sonuçlarından biri de sivil kayıplar oldu. Suriye İnsan Hakları Ağı'nın (SNHR) Suriye iç savaşının 5 yıllık bilançosunu aktardığı rapora göre, yalnızca Rus hava kuvvetlerinin bombardımanlarında bin 984 sivil hayatını kaybetti. 

- Söylemdeki hedefler değil, gizli hedeflerde başarı 

Uzmanlar, Suriye iç savaşına terörle mücadele iddiasıyla katılan Rusya’nın hedeflerinin çok daha farklı olduğunun 6 buçuk aylık operasyonları neticesinde açıkça görüldüğüne dikkati çekiyor. 

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rusya'nın çekilmeye, hedeflerini büyük oranda gerçekleştirdiği için karar verdiğini anlattı. Ulutaş, "Rusya, açıkladıkları hedefi olan DAEŞ'i geriletmeyi değil, açıklamadıkları hedeflerini gerçekleştirdi. İdlib ve Hama kırsalında sahil hattına doğru sıkışan rejimi, muhaliflerin baskısından kurtardı. Muhalifler ciddi motivasyon ve momentum yakalamışken durumu rejim lehine çevirdi" dedi. 

Cenevre sürecinin "mühendisinin" Rusya olduğunu hatırlatan Ulutaş, "ABD ile Rusya, Rusya'nın müdahalesinden sonra ortak zeminde buluştular. Bu bile Rusya'nın gerçekleştirdiği hedeflerinden biri" ifadesini kullandı. 

Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ali Karasar da "Rusya’nın açıklaması uluslararası kamuoyuyla paylaşmadıkları hedeflerinin gerçekleşmiş olduğu anlamına geliyor" dedi. 

Karasar, Rusya'nın kararını diplomatik bir manevra olarak niteleyerek, "ABD ve Batı ülkelerinin dışişleri bakanları, Rusya'yı ateşkese rağmen Suriye’de güç kullanmaya devam ettiği yönünde sert bir şekilde eleştirmişti. Bu kararı Rusya’nın diplomatik cevabı olarak görebiliriz. Kararı, Suriye konusunda bir dönüm noktası olarak görmek için henüz erken. İyimser olmamız için henüz bir neden yok" ifadelerini kullandı. 

- Karada elde tutulabilecek kadarını almak 

Rusya, 30 Eylül 2015'te katıldığı iç savaşın seyrini rejim güçlerinin lehine değiştirmeyi başardı. 

Ancak Rusya’nın hava desteğine bağımlı kara güçlerinin kazanımlarını korumaları bu yardımın kesilmesi halinde tekrar muhaliflerin tehdidi altında olacak. 
Dolayısıyla Rusya rejim güçlerinin, karada ellerinde tutabileceklerinden fazla toprak kazanmalarını sağlayabilse dahi hava desteğinin sonsuza kadar devam etmeyeceği gerçeğiyle karşı karşıya. 

Diğer taraftan, Suriye’de halihazırda terör örgütü DAEŞ militanları dışında yaklaşık 90 bin silahlı muhalif mevcut. Muhalif güçler, Rusya ve rejim güçlerinin tüm şiddetine rağmen, geri çekildikleri noktalarda dahi varlıklarını sürdürebiliyor. 

İşte tüm bu nedenlerle Suriye’de savaşın kontrollü çatışmalar düzeyine düşürülerek, siyasi bir çözüm bulunması, rejimi mümkün olduğunca güçlü tutabilmek kaydıyla Rusya için de acil ihtiyaç. 

- Askeri maliyetler ve zafiyetler 

Rusya'nın operasyonun maliyetini düşürme ihtiyacı da çekilme kararının altındaki sebeplerden biri. Kara kuvvetleri ve gemileri çekmek Rusya’ya bu imkanı verecek. 


Muhalif kaynakların askeri hesaplamalarına göre, Rusya elindeki 5 bin seyir füzesi ismi verilen balistik füzelerden 2 binine yakınını Suriye'de kullandı ve bunun da yarısını sadece Lazkiye'de attı. Bunun yanı sıra onbinlerce ton bomba attı. Dolayısıyla askeri maliyetler ve zafiyetlerin, çekilme kararının arkasındaki motivasyonlardan biri olduğu da belirtiliyor. 

Londra merkezli IHS araştırma merkezi, Kasım 2015'te Rusya'nın Suriye'deki hava operasyonları ve askeri varlığının bir günlük maliyetinin 2,4 ile 4 milyon dolar arasında değiştiğini açıklamıştı. Aralık ayında yayınlanan Rusya kaynaklı analizler ise maliyetin 4 milyondan 8 milyon dolara çıktığını yazmıştı. 
Buna göre, Rusya'nın Suriye'deki görünür maliyeti yaklaşık 1 milyar 440 milyon dolar. 

- Rejimi "terbiye" etmek 

Rusya’nın son hamlesinin perde arkasındaki makul nedenlerden biri de Esed rejimini Kremlin’in belirlediği çizgilerde hareket etmeye zorlamak. 

Rusya’nın ABD ile vardığı mutabakat çerçevesinde oluşturduğu yol haritasına uyulması noktasında Esed rejimi halen tam rıza göstermiş değil. 

Esed, 20 Şubat'ta İspanyol El Pais gazetesine verdiği röportajda, muhalifler temizlenene kadar savaşmayı sürdüreceklerini ve ateşkesi düşünmediklerini ifade etmişti. Bunun üzerine Rusya'nın BM nezdindeki Büyükelçisi Vitaly Churkin, açıklamalarının Rusya'nın diplomatik çabalarıyla uyumlu olmadığını söyleyerek, Esed'i uyarmıştı. 

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ise cumartesi günü yaptığı açıklamada, Esed'in "kırmızı çizgileri olduğunu" söylemişti. 

ABD Başkanı Barack Obama da Putin ile çekilme kararının ardından yaptıkları telefon görüşmesinde, rejimin devam eden saldırgan eylemlerinin hem çatışmaların durdurulması anlaşmasını hem de BM önderliğindeki süreci baltalama tehlikesini vurgulamıştı. 
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond dün "Rusya Devlet Başkanı Putin'in, büyük miktardaki askeri ve siyasi bağlılıkla desteklediği Esed'i kontrol etmesini bekliyoruz. Şu aşamada Putin, Esed'i kontrolü altına almış gibi görünmüyor" demişti. Tüm bu açıklamalar, Cenevre'de sağlanması planlanan genel mutabakata yalnızca rejimin peşinen direnen aktör olduğu sonucu veriyor. 

Ulutaş, "Rusya, tüm yatırımlarını Cenevre üzerine yapmak istiyor ki hem İran'la hem Esed rejimiyle görüş ayrılıkları var. Rusya bu kararla Esed rejimine Cenevre'de bir baskı oluşturmak istedi" tespitini yaptı.

- Sonuca göre hızla eski pozisyonuna dönebilir 

Kremlin, Suriye’den her ne kadar güçlerinin büyük bölümünü çekeceğini açıklasa da Tartus deniz üssü ile Hımeymim hava üssündeki varlığını koruyacağını duyurdu. Bu durumda Rusya’nın yalnızca, gemi ve savaş uçaklarının bazılarını ülkeden çekmesi söz konusu. Ayrıca söz konusu üslerin korunması için zırhlı birlikler ve kara gücü tutmak zorunda. 

Diğer yandan Rusya’nın 30 Eylül 2015’te başlattığı hava saldırıları için tahkimatını eylül ayı boyunca yani 1 ay içerisinde tamamlayabilmiş olması, “gerektiğinde” Suriye’ye eski gücüyle dönebileceğini gösteriyor. 

Rusya’nın Suriye’deki askeri gücünü 14 Mart’taki düzeye döndürmesi için Cenevre’de süren görüşmelerin sonucu ve sahada muhaliflerin saldırıya geçip geçmeyeceği belirleyici olacak. 

ODTÜ UIuslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever de kararın, Rusya'nın tüm askeri gücünü çekeceği şeklinde anlaşılmaması gerektiğini söyledi. Rusya'nın Suriye'deki varlığını kısmi de olsa devam ettireceğini belirten Tanrısever, "Özellikle hava savunma sistemini devam ettirecek personeli Suriye’de tutabilirler. Bu dönemde daha çok siyasi hedefi gerçekleştirmeye odaklanacaklar" diye konuştu. 

Ulutaş da "Hava varlığının çekilmesi 1 hafta sürecekse, Rusya'nın geri gelmesi de o kadar sürer. Eğer Cenevre'den Rusya'nın istediği sonuç çıkmazsa Rus kuvvetleri Suriye'ye 1 hafta içinde geri de gelebilir. Zira Hımeymim ve Tartus üslerini boşaltmayacağını açıkladı" dedi.