Ülkede 7 Mayıs 2015 tarihinde genel seçim yapılacak. Siyasi partiler, 650 koltuklu İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'na girmek için yarışacak. 
Birleşik Krallık'ta 2010 yılında yapılan son genel seçim sonucu, ülkenin siyasi geleneğinde pek de görülmeyen koalisyon hükümeti kurulmuştu. 36 yıl aradan sonra oluşturulan ilk koalisyon hükümetinin büyük ortaklığını David Cameron'ın liderliğindeki Muhafazakar Parti, küçük ortaklığını ise Nick Clegg liderliğindeki Liberal Demokrat Parti yapıyor. Bir önceki dönemde iktidar partisi olan İşçi Partisi ise muhalefette yer alıyor. 
Kurulduktan hemen sonra başarısız olabileceği ve uzun ömürlü olamayacağı yorumlarına neden olan Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyon hükümeti, göreve gelmesinin hemen ardından ekonomiyi iyileştirmeye yönelik büyük kesintilere ve vergi artışlarına gitti. Özellikle üniversite harçlarının artırılması ülke genelinde büyük protestolara neden oldu. Liberal Demokrat Parti bu dönemde koalisyon ortağına çok fazla taviz vermekle eleştirildi ve genç nüfustan aldığı desteği kaybetti. 
Genel seçim eğilimlerine ilişkin son anketler de Liberal Demokrat Parti'ye desteğin oldukça düşük olduğunu gösteriyor. 2010 yılındaki genel seçimden önce üçüncü büyük siyasi parti konumunda bulunan Liberal Demokrat Parti, son kamuoyu yoklamalarında Avrupa Birliği (AB) ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) gerisinde yer alıyor ve dördüncü sırada bulunuyor. Liberal Demokrat Parti'ye destek yüzde 6 ila 10 arasında değişiyor. 

Anketlerden yine koalisyon hükümeti sinyali
Mevcut anketler ayrıca genel seçimin başa baş geçeceğine ve yine bir koalisyon hükümeti olasılığının yüksek olduğuna işaret ediyor.
"Populus" adlı araştırma şirketinin son anketine göre, Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi'ne destek yüzde 35 ile aynı seviyede gözüküyor. Aynı araştırmaya göre yüzde 12 ile UKIP üçüncü sırada geliyor ve UKIP'i yüzde 9 ile Liberal Demokrat Parti ve yüzde 4 ile Yeşil Parti takip ediyor. 
Bir diğer araştırma şirketi "YouGov"a göre ise Ed Miliband'in liderliğindeki İşçi Partisi yüzde 36 ile ilk sırada bulunuyor. İşçi Partisi'ni yüzde 32 ile Muhafazakarlar, yüzde 16 ile UKIP, yüzde 6 ile Liberal Demokrat Parti ve yüzde 5 ile Yeşil Parti takip ediyor. 
Yaptığı kesintiler ve katı ekonomi politikası nedeniyle görev süresinin başında destek kaybeden Muhafazakar Parti'ye genel seçim yaklaştıkça ekonominin de iyileşmesiyle desteğin artması dikkati çekiyor. Ancak son dönemde Muhafazakar Parti'den, UKIP'e kaymalar olduğu biliniyor. Bu nedenle Başbakan Cameron'ın AB ve göçmen karşıtı söylemlerini artırdığı görülüyor. Nigel Farage'ın lideri olduğu ve bu yılki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük başarı elde eden UKIP'in ise genel seçimde parlamentodaki milletvekili sayısını artırmasına kesin gözüyle bakılıyor. 
İngiltere Başbakanı David Cameron, partisinin genel seçimi kazanması halinde AB ile ilişkilerde Brüksel ile yeniden müzakereler yürütmek istiyor. Müzakerelerde AB içerisinde serbest dolaşım gibi konulara sınırlama getirilmesi gerektiğini savunmayı planlayan Cameron'a, AB liderleri ise bunun AB'nin temel ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle tepki gösteriyor. Cameron, müzakerelerin sonunda ise en geç 2017 yılının sonuna kadar ülkesinin 1973 yılından bu yana sürdürdüğü AB üyeliğini referanduma götürmek istiyor. Seçim tarihi yaklaştıkça Cameron'ın söylemlerini daha da artırması bekleniyor.
Parti liderliğinde sendikaların desteğini alarak ağabeyi David Miliband'i geride bırakan ve 2010 yılının eylül ayında İşçi Partisi'nin lideri olan Ed Miliband'in ise genel seçime kadar, koalisyon hükümetinin yaptığı kesintiler, keskin AB ve göçmen politikası gibi konulara odaklanarak eleştirilerde bulunması öngörülüyor.

İngiliz ekonomisinde büyüme bekleniyor
İngiltere'de koalisyon hükümetinin 5 yıllık görev süresi boyunca en büyük başarısı ekonomi alanında sağladığı başarı olarak görülüyor. İngiltere Merkez Bankası ve İngiltere Maliye Bakanlığı'nın öngörüleri dikkate alındığında, İngiltere'nin 2015 yılında yüzde 2,4 ila yüzde 2,9 arasında büyüme kaydetmesi bekleniyor.
Küresel büyüme verileri dikkate alındığında İngiltere için 2014 yılı ortalamada G-7 ülkeleri arasında en güçlü büyümeyi kaydetmesi açısından önemli bir yıl oldu. Öte yandan Avro Bölgesi'nde devam eden resesyon ve deflasyon risklerinin İngiltere ekonomisini de belli bir oranda etkilemesi bekleniyor.
IMF'nin Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda, küresel ekonomideki dengesiz iyileşmenin devam etmesi gerekçesiyle bu yılki küresel büyüme beklentisi yüzde 3,3'e çekilirken, İngiltere ekonomisinin bu yılın sonunda yüzde 3,2 ile G-7 ülkeleri içerisinde en yüksek büyümeyi kaydedeceği belirtildi.
IMF tahminlerine göre, İngiltere ekonomisinin önümüzdeki yıl ise yüzde 2,7 büyüme kaydetmesi bekleniyor. Öte yandan İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney geçen ay düzenlediği toplantıda, İngiltere'nin ekonomik büyüme tahminini gelecek yıl için yüzde 3,1'den yüzde 2,9'a revize ettiklerini açıkladı. Bankanın 2016 yılı için öngördüğü büyüme tahmini ise yüzde 2,8'den, yüzde 2,6'ya revize edildi. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne ise İngiltere'nin son birkaç yılda Almanya'dan 2,5, Avro Bölgesi'nden 3 ve Fransa'dan 7 kat daha hızlı büyüme kaydettiğinin altını çizerek, İngiltere'nin 2015 yılında yüzde 2,4'ün biraz üzerinde büyümesinin beklendiğini açıkladı. 

İngiltere faiz oranlarını 2015'te artıracak
İngiltere Merkez Bankası'nın 2009 yılında beri tarihinin en düşük seviyesi olan yüzde 0,5 oranında tuttuğu politika faiz oranını 2015 yılında artırma kararı alması bekleniyor. Daha önceİngiltere Merkez Bankası Başkanı Carney olası faiz artırımının kademeli bir şekilde 2015 yılının bahar aylarında başlayabileceği mesajını vermişti.
Öte yandan bu yılın ağustos ayında açıklanan Para Politikası Kurulu'nun (PPK) tutanaklarında 2011 yılından bu yana ilk kez İngiltere Merkez Bankası PPK üyeleri arasında politika faizine ilişkin görüş ayrılığı yaşandığı görülmüştü. Daha sonraki aylarda yapılan PPK toplantılarına ilişkin tutanaklarda da kurulun iki üyesi faiz artırımına sıcak bakarken, diğer yedi üyesi faizlerin artırılmaması yönünde oy kullanması dikkati çekti.
İngiltere Merkez Bankası piyasalarda uzun zamandır beklenen faiz artırımını sinyalini verse de iş dünyası içerisinde zamanlamaya ilişkin endişeler devam ediyor. Örneğin Britanya Ticaret Odaları (BCC), İngiltere Merkez Bankası'nın uygun ortam oluşmadan faiz artırma kararı almasının, İngiliz ekonomisi için büyük risk oluşturabileceğini savunuyor.