Facebook tarafından bağımsız bir kuruma hazırlatılan raporda, platformun insan hakları ihlallerinin yaygınlaşmasına olanak sağlayan bir ortam oluşturduğu yer alıyordu.

Birleşmiş Milletler (BM), Myanmar'daki Arakan Müslümanlarına uygulanan şiddetin "soykırım boyutunda" olabileceğini belirtmişti.

Raporda, Facebook'un Myanmar'da 2020'de yapılacak seçimlerden önce bu sorunu çözmesi gerektiği vurgulandı.

Myanmar'da 18 milyon kullanıcısı bulunan sosyal medya platformu, ülkedeki çoğu insan için haber almanın ve paylaşmanın tek yolu.

Facebook, Myanmar'daki sorunları giderme konusunda yol aldıklarını fakat hâlâ yapmaları gereken şeyler olduğunu açıkladı.

Geçen yıl Myanmar ordusunun Arakan Müslümanlarını hedef alan operasyonlarında binlerce kişi ölmüş, 700 bin kişi de komşu ülke Bangladeş'e kaçmıştı. Arakan Müslümanları Myanmar'da yasa dışı göçmenler olarak görülüyor.

BM son dönemde Facebook'u internette nefretin yayılmasını önleme konusunda "yavaş ve verimsiz" olmakla suçlamıştı.

2 sayfalık son rapor, Facebook tarafından, kâr amacı gütmeyen Business for Social Responsibility (Sosyal Sorumluluk için Şirket) adlı bir örgütü hazırlatıldı. Raporda şuı ifadelerle, Facebook'un nefret yaymak ve zarara yol açmak isteyenler için bir araca dönüştüğü belirtiliyor:

"Az sayıda kullanıcı Facebook'u istismar ederek demokrasiye zarar vermeyi ve şiddeti teşvik etmeyi hedefliyor."

Rapora göre Facebook nefret söylemine karşı daha sert bir politika izlemeli, yetkililerle işbirliğine gitmeli ve "kapsamlı bir insan hakları politikası" yaratmalı. 2020'de gerçekleşecek genel seçim öncesinde bu sorunların giderilmesini talep eden rapor, Facebook'un şimdiden benzer ihtimalleri göz önüne alarak hazırlık yapması gerektiğini söylüyor.

Facebook demek internet demek

Nick Beake, BBC Myanmar Muhabiri, Yangon

Myanmar'daki çok sayıda kişi için Facebook demek internet demek.

50 yıldır devam eden devlet propagandasının ardından sosyal medya platformunda en azından renkli, interaktif haberler bulmak mümkün.

Fakat Birleşmiş Milletler'in insan hakları uzmanları, ultra milliyetçi Budistlerin Facebook'u Müslümanlara karşı şiddeti teşvik etmek için güçlü bir araç olarak kullandığını ortaya koydu.

Bunun korkunç örneklerinden biri 2014 yılında yayılan sahte bir haberdi. Haberde Müslüman bir adamın Budist bir kadına tecavüz ettiği yazıyordu ve bu haberin ardından ikinci en büyük kent Mandalay'da ölümcül çatışmalar çıktı.

Facebook, o dönemden bugüne kadar geçen sürede ırkçı paylaşım rüzgarını engellemek için pek bir şey yapmadığını kabul etti.

Bu yıl Ağustos ayında BM uzmanları, Myanmar'da insanların her gün gördüğü kışkırtıcı içeriklerin, ordunun Arakan Müslümanlarına yönelik saldırısına olanak sağladığını buldu. Birleşmiş Milletler bu saldırıların soykırım olduğuna inanıyoru.

Facebook ürün yöneticisi Alex Warofka yazılı açıklamasında "Daha fazlasını yapabiliriz ve yapmalıyız. Facebook'un Myanmar'da istismar edilmesini inceliyor ve çözüm üretmeyi hedefliyoruz" dedi.

Facebook'un bir insan hakları politikası geliştirme konusunu değerlendirdiğini belirten Warofka, bunun şiddete teşvik eden veya kışkırtıcı içerikleri şikayet etmeyi kolaylaştıracağını söyledi.

Warofka, potansiyel olarak hassas içerikleri tespit etmek için Birmanca dilinde uzmanlar istihdam ettiklerini belirtti.

Myanmar'ın büyük bir kısmı internette Zawgyi fontu kullanarak iletişim kuruyor ve bu da İngilizce'ye kolay çevrilemiyor. Bu nedenle zararlı içerikleri otomatik olarak tespit etmek kolay olmuyor.

Facebook yeni kullanıcılar için Zawgyi fontunu kullanma seçeneğini kaldırdı ve Myanmar'ın Unicode fonta geçişini desteklediğini açıkladı.

Facebook son dönemde "etnik ve dini gerilimleri tahrik ettiklerini" söyleyerek Myanmar'ın bazı üst düzey generallerinin ve hükümet yetkililerinin hesaplarını kapatmıştı.