PARİS - Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye ile terörle mücadelede örnek teşkil eden iyi bir işbirlikleri olduğunu ve terörle mücadeleyi birlikte sürdüreceklerini belirterek, "Türkiye-AB ilişkilerinde iki yüzlülükten çıkmak gerekiyor." dedi.

Macron ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, heyetler arası ve baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Türkiye ile Fransa arasında eski, güçlü ve yakın ilişkilerin olduğunu belirten Macon, Erdoğan ile görüşmesinde ortak sorunları, ikili ve bölgesel konuları ele aldıkların ifade etti.

Macron, Türkiye’nin, NATO ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi içerisinde yer almasının, iki ülke arasında bağı güçlendirdiğini söyledi.

Her iki ülkede Fransız ve Türk vatandaşları olduğunu ve ortak noktaların bulunduğunu ifade eden Macron, "(Türkiye ile) terörle mücadelede örnek teşkil eden iyi bir işbirliğimiz var. Terörle mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz." dedi.

Macron, Erdoğan ile terörle mücadelenin önemi konusunda aynı düşündüklerini ifade ederek, "Fransa'da terör örgütü olarak kabul ettiğimiz PKK ile özellikle finansı sağlayan şebekelerle mücadele etmek için gereken önlemleri alıyoruz." açıklamasında bulundu. 

Bütün terör örgütleri ile mücadelenin devam edeceğini ifade eden Macron, nisan ayında düzenlenecek zirvenin bu amaca hizmet edeceğini söyledi.

Macron, Sinop’ta nükleer santralin önemli olduğunu hatırlatmak istediğini belirterek, son aylarda tarım alanında 5 bin 700 ton ihracat yapıldığını, tavuk eti, meyve ve sebze konusunda çalışmaları ilerletmek istediğini kaydetti.

Suriye’deki iç savaşın Türkiye’de 3 milyon sığınmacının ağırlanmasıyla sonuçlandığını bildiğini belirten Macron, terör örgütü DEAŞ ile savaşın kazanıldığı zaman Suriye'de istikrarın sağlanacağını ifade etti.

Macron, Suriye meselesi ile ilgili, siyasi açıdan taraflı olduğu için Astana ve Soçi'nin bir sonuca götürmeyeceğini belirtti.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilere değinen Macron, "Türkiye-AB ilişkilerinde iki yüzlülükten çıkmak gerekiyor." diye konuştu.

Macron, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu bildiğini ve saygı duyduğunu söyleyerek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hayat hikayesini ve geçmişte özgürlüklerden mahrum kaldığını biliyorum." ifadesini kullandı.

Türkiye’deki üniversite öğretim üyelerinin ve gazetecilerin durumunu da ele aldığını kaydeden Macron, bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir liste ilettiğini dile getirdi.

Macron, Avrupa’da aktif olan teröristler konusunda kendileri de dikkatli olacaklarını söyledi.

- İki ülke arasında 3 anlaşma imzalandı

Basın toplantısı öncesinde Erdoğan ve Macron’un huzurunda Türkiye ve Fransa arasında üç anlaşma imzalandı.

Buna göre, "Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi Aşama-B Sözleşmesi (Kavram Tanımlama Çalışması Sözleşmesi)", Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, ROKETSAN ve ASELSAN yetkilileri ile EUROSAM Genel Müdürü Abdoulaye Samba tarafından imza altına alındı.

"Türk EXIMBANK ve Bpifrance Assurance Export Arasında Karşılıklı Reasürans Anlaşması"na ise Türk EXIMBANK Genel Müdürü Adnan Yıldırım ile Bpifrance Assurance Export Genel Müdürü Christophe Viprey imza koydu.

"Türk Hava Yolları AO ile Airbus SAS arasında Mutabakat Zaptı" ise THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ile Airbus Yönetim Kurulu Başkanı Tom Enders tarafından imzalandı.

-Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransız basınına konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa ile son dönemde bölgesel ve ikili ilişkilerde atılan adımların iyi yönde olduğunu belirterek, iki ülke ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından yeni bir döneme girildiğini ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan umutlu olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız TF1 ve LCI kanallarına verdiği bir röportajda, yarın gerçekleştireceği Fransa ziyareti ve iki ülke arasındaki ilişkilere dair açıklamalarda bulundu.

Fransa ziyaretinin Avrupa ile yeniden yakınlaşma amacı güdüp gütmediği yönündeki soruyu Erdoğan, "2018'in ilk ziyaretini Avrupa'da Fransa'ya, dostum Macron'a gerçekleştireceğim. Tabii ki bu ziyaretin çok farklı bir önemi var. Zira Fransa ve Türkiye arasında siyasi, stratejik, ekonomik alanlar başta olmak üzere birçok alanda atılacak adım var. Bu ziyarete çok önem veriyorum. Bir güne sığdırılacak bir ziyaret olacak. Bu bize yeterli değil tabii ki ama bir ilk adım olacak ve umuyorum farklı bir şekilde devamı gelecek." şeklinde yanıtladı. 

Erdoğan, Almanya'da Angela Merkel'in zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Macron'un, AB'nin sürükleyici lideri olarak görülüp görülmediği sorusuna, "Her şeyden önce Fransa farklı bir pozisyona sahiptir. Bu, geçmişten beri devam eden bir tavırdır ve AB içerisinde Almanya olsun, Fransa olsun, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, kesintisiz 15 yıl boyunca görev yaptım ve ne olup bittiğini görme fırsatım oldu. Bu 15 yıl içinde (Jacques) Chirac ile sorunsuz bir iletişimim oldu. Daha sonra (Nicolas) Sarkozy döneminde başka bir periyot geçirdik." cevabını verdi. 

Türkiye ile AB arasındaki ilişkide Fransa'nın katkısına ve bu yöndeki tavrına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sayın Macron’la bir dönemin içerisine girdik. İyi bir başlangıç Sayın Macron’la yaptık. Yani bölgesel konularda olsun, ikili ilişkilerde olsun, Sayın Macron’la attığımız adımlar gayet iyi bir şekilde gelişiyor ve kendisinden ümitliyim. Özellikle savunma sanayi alanında Fransa-İtalya ve Türkiye olarak üçlü bir işbirliği söz konusu. Sanıyorum bu aynı zamanda bu üç ülkenin dayanışması açısından oldukça önemlidir. Bu bakımdan ben Sayın Macron’un Avrupa Birliği’ndeki yerini önemsiyorum ve bunun hakkını da vereceğine inanıyorum."

Görüşmede güvenlik konusunun da gündeme geleceği belirtilerek, "Suriye'deki savaşın ilk günlerinden itibaren bölgeye giden Fransız savaşçıların Türkiye'den geçtiği ve savaşın sona erme aşamasında bu kişilerin yeniden aynı yolu kullanarak Fransa'ya dönecekleri yönündeki endişeler" ile ilgili soruya Erdoğan, "Tabii liderlerin bu tür konularda endişe duymaları haliyle normal. Fakat Türkiye DEAŞ ile mücadele olsun veya daha genel olarak yabancı savaşçılarla mücadele konusunda oldukça hassastır. Biz bunları asla affedemeyiz. Bu konuda bizimle dayanışma içinde olan tüm ülkelerle gerekli adımları atacağız." dedi.

Erdoğan yabancı savaşçılar konusunda artık ciddi bir endişenin söz konusu olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:

"Eğer bu ülkelerden gelen yabancı savaşçılar bizim ülkemizi geçiş noktası olarak kullanıp bir yerlere gidiyorlarsa, biz, bizimle iş birliği yapan tüm ülkelere destek vermeye hazırız. Mesela Suriye'ye geçen yabancı savaşçılar konusunda, biz çok büyük sayıda yabancı savaşçıyı yakalayarak geldikleri ülkelere gönderdik veya ülkemizde tutukladık. Gelecek dönemde de bu kararlılığımız, aynı şekilde devam edecektir. Dikkatinizi çekerim, yüzlerce yabancı savaşçıdan değil, binlercesini yakaladığımızdan bahsediyoruz. Biz bunları kesinlikle affetmedik ve ilgili ülkelerin istihbarat servisleriyle iletişime geçtikten sonra geri gönderdik. Yaklaşık 5 bin 600 yabancı savaşçıyı yakalayarak sınır dışı ettik. Bunun yanında 54 binine de Türkiye'ye giriş yasağı koyduk."

Erdoğan, Fransa ve Türkiye'nin Beşşar Esed'in gidişini talep etmesine rağmen Esed'in hala "görevi başında" kalmasını başarısızlık olarak görüp görmediğinin sorulması üzerine "Bu konuda Fransa ile bizim fikir birliği içinde olmamız çok önemlidir. 1 milyona yakın vatandaşının ölümüne sebep olmuş bir devlet başkanından bahsediyoruz. Bu bizim gibi barış ve insanlık için mücadele eden liderler açısından kabul edilemez bir durumdur. Biz 15 yıl önce görüşüyorduk. Kendisine çok tavsiyelerde bulundum. Demokrasiye doğru adımlar atmasını söyledim. Suriye'nin kuzeyinde yaşayan Kürtlere kimlik kartı vermiyordu ve 'Neden vermiyorsun, bunların hepsi senin vatandaşın' diye soruyordum. Demokrasiye geçiş için destekledim fakat anlatamadım zamanında. Daha sonra geldiğimiz durum ortada." ifadelerini kullandı. 

Bugün Suriye'nin neredeyse bölünmüş durumda olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bir tarafta koalisyon tabii ki, diğer tarafta Rusya, İran ve Türkiye. Burada bu üç ülke olarak çabamızın tek nedeni var, Suriye'ye en kısa zamanda barışın gelmesi ve Suriye’den terör örgütlerinin çıkmasıdır." diyerek tüm terör örgütleriyle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Bir terör örgütü olan DEAŞ ile başka bir terör örgütüyle iş birliği yaparak mücadele edilemeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz ABD ile stratejik ortağız fakat PKK, PYD ve YPJ ile Suriye’ye yerleşti. Kim var bunların arkasında, ABD’nin desteği var. ABD bu terör örgütlerine 3 bine yakın tır içinde silah göndermiştir, zırhlı taşıyıcı ve tank göndermiştir. Siz bir yandan 'Terör örgütlerine destek vermeyin' diyeceksiniz, öte yandan da DEAŞ terör örgütüyle başka bir terör örgütüne destek vererek mücadele edeceksiniz. Sayın Trump’a bunların hepsini söyledim. ‘Neden bu mücadeleyi terör örgütleri ile beraber sürdürüyorsunuz?’ dedim. Maalesef bir sonuca varamadık. Bugün bile ABD askerleri bu teröristlerle yan yana görünüyor, birlikte fotoğraf çektiriyorlar. ABD bayrağı terör örgütlerinin bayrağının yanında sallanıyor. Tüm bunlar kabul edilemez."

Türkiye'nin 2015'teki göç ve sığınmacı krizinde büyük bir sorumluluk göstermesiyle Avrupa'dan bunun karşılığında ne istediğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Sınır kontrolleri konusunda biz Avrupalılardan çok şey istemedik. Biz onlara, 'Sizin sınırlarınız sizler için ne kadar önemliyse, bizimkiler de bizim için aynı derecede önemli. Şu anda Suriye ile sınırımız 911 kilometre. Irak ile sınırımız 350 kilometre. Ben sınırımı korumak için gerekli adımları atmalıyım. Fırat Kalkanı operasyonunu bu nedenle gerçekleştirdik." değerlendirmesinde bulundu. 

-Terör eylemleriyle FETÖ darbe girişimin karşılaştırılmamalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'daki terör eylemleriyle Türkiye'deki FETÖ'nün darbe girişiminin karşılaştırılamayacağını belirterek, devlete karşı girişilen bir darbenin sonuçlarının çok daha ağır olmasının gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız TF1 ve LCI kanallarına verdiği bir röportajda, yarın düzenleyeceği Fransa ziyareti ve iki ülke arasındaki ilişkilere dair açıklamalarda bulundu.

Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası baskı uygulandığı iddiaları üzerine Erdoğan, durumun baskı olarak algılanılmaması gerektiğini, Fransa'da bir darbe girişimi sonrası değil terör saldırılarının ardından olağanüstü hal ilan edildiğini ifade etti.

Erdoğan, işten çıkarmalarla ilgili olarak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının devletin birçok kurumuna sızdığını ve hala bazı kurumlarda bu örgüte mensup çok sayıda kişi olduğunu vurgulayarak, "Ben bir örnek vereceğim size, bakın Almanya, iki Almanya’nın ayrışması meselesinde 500 bine yakın Alman devlet dairelerinden atıldı, kimse onu konuşuyor mu? Kimse onu konuşmuyor. Ve az önce de söyledim, Fransa’daki olağanüstü hal bakın hala devam ediyor." dedi.

Erdoğan, sayısı ne kadar olursa olsun "suç işleyen herkesin adalete teslim edileceğini" ve Türkiye'nin de bunu yaptığını bildirdi. 

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sizdeki (Fransa'da) devlete karşı yapılmış bir darbe girişimi değildir, sadece terörist bir eylemdir. Bizde de terörist eylemler noktasında böyle kalkıp bu kadar insan işten çıkarılmamıştır. Bu devlete karşı yapılan bir darbe olunca bu sayı ne oluyor? Aynen Almanya’daki gibi işte 500 bin civarında insan ne yapılıyor, işten çıkarılmış oluyor. Buradaki olay budur, bunu birbirine karıştırmayalım, eğer elmayla armudu birbirine karıştırırsak bedeli ağır olur. Bütün mesele, biz hukuk içerisinde neyse yapılması gereken bunu yapıyoruz. Çünkü bizim bir defa hukuk devleti olduğumuzu kimse tartışamaz, bu noktada biz çok çok farklı bir yerdeyiz, Avrupa'dan çok daha iyi bir konumdayız."

Gazeteci kisvesi altındaki bazı kişilerin de terör örgütlerine katıldıklarına dikkati çeken Erdoğan, şunları ifade etti:

"Mesela basın, medya diyorsunuz, bu gazeteci dediklerinizin çoğu bu terör eylemlerinin içerisine bulaşmış olanlar; yani terör eyleminin içerisine bulaşmış olan gazeteci de olsa bırakalım mı? Alakası var. Eğer o da teröristse onun da içeri girmesi lazım. Bakın, serbest bırakılıyor, gazeteciymiş ve serbest bırakıldıktan sonra kaçıyor; nereye? Almanya'ya ve Almanya'ya kaçtıktan sonra da Almanya'da bu sözde gazeteci ödüllendiriliyor. Soruyorum şimdi size, o kişinin anında ne yapılması lazımdı? Tutuklanması lazımdı, tutuklanmadı. İşte bakın adli kontrolle bırakıldı ve bırakıldıktan sonra da kaçıp oraya gitti. Ve bunların hiçbirisi, gazeteci diye konuşulan bu kişiler yazıları sebebiyle değil, bunların bir kısmı ne yazık ki ruhsatı olmayan silah, bir kısmı bakıyorsunuz bankamatiklerden para çalıyor, bir kısmı ölüm hadiselerine karışıyor. Şimdi bu insanları kalkıp da serbest bırakmak mümkün mü?"

"Batı'da kendisi hakkında otoriter ve baskıcı bir lider olduğu şeklinde iddialarda bulunulmasıyla" ilgili soruya Erdoğan, "Bu konuyla alakalı olarak Batı'nın ne dediği beni pek ilgilendirmiyor. Bu konuyla ilgili olarak beni ilgilendiren, sadece milletimin takdiridir." dedi.

- "Fransa gibi değiliz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'dan gelen eleştirilere, Türkiye'deki yerleşmiş demokrasi kültürü ve seçimlere katılım oranlarıyla yanıt verdi.

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şimdi Türkiye'de eğer Tayyip Erdoğan halkının yüzde 52’sinin oyunu alıp Cumhurbaşkanı seçilebiliyorsa, Batı Tayyip Erdoğan’a nasıl olur da kalkıp her türlü saygısızlığı yapar, böyle bir şey olabilir mi? Biz silah gücüyle, vesairesiyle işbaşına gelmiş bir parti değiliz ki. Ve şu anda da yine aynı şeklide başında olduğum partim benim yüzde 50’ye yakın oy almış. Şimdi bir defa hiçbir yerde, yani otoriter, totaliter, bu tür rejimler hele hele bizim gibi bir ülkede hiçbir zaman kalkıp da halkının desteğini alamaz." 

Seçimlere katılım oranları konusunda Türkiye ile Fransa'yı karşılaştıran Erdoğan, "Bizim ülkenin bir özelliği var, Fransa gibi değiliz biz, bizde oy kullanma oranına baktığınız zaman yüzde 85’e varan halkın oy kullanma oranıdır. Demokrasinin bizim kadar güçlü olduğu bir başka ülke yoktur. Biz bu yüzde 85’in içinden yüzde 52 oy alarak gelmişim, partim de yüzde 50 oy alarak işbaşına gelmiş. Yani demokrasiyi konuşuyorsak halkımın takdirini mi konuşacağız, halkın iradesine mi saygı duyacağız, yoksa bazı otoriter mantıkların, anlayışların takdirine mi bakacağız?" diye konuştu. 

Erdoğan  '2019 seçimlerinde aday olacak mısınız?' şeklindeki soruya, "Kim öle, kim kala. Eğer partim, sağ olur da o günleri görürsek, partim de beni aday gösterirse niye olmasın?" şeklinde yanıt verdi.

İran ile ilgili son gelişmelere dair görüşlerini de aktaran Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefonda görüştüğünü, Ruhani'nin kendisine endişelenecek bir durumun olmadığını söylediğini aktardı. 

Ruhani'nin halka verdiği mesajların ve gösterilere karşı tutumunun tamamen demokrasiye uygun olduğunu belirten Erdoğan, görüşmede Ruhani'ye, halkın taleplerini dikkate alması gerektiğini ifade ettiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani'nin demokratik bir tutum içeresinde olduğunu gözlemlediğini ve polislere halka karşı silah kullanılmaması emri verdiğini hatırlatarak, ülkede hafta sonuna kadar durumun normale döneceğine inandığını bildirdi. 

İran'daki olayların yurtdışından provoke edildiğine dikkati çeken Erdoğan, benzer bir süreci yakın zaman önce Türkiye'nin de geride bıraktığını belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yani bu İran'ın kendi iç meselesidir, halkının özgür talepleridir. Ama birilerinin dışarından kalkıp da aynen bizim Taksim’deki Gezi olaylarında yaptıkları gibi, burada da aynı şeyleri yaparlarsa ve bunlar tabi doğru değil, yani bu ülkelerin iç meselelerine karışmaktır. Bıraksınlar da ülkeler kendi iç meselelerini kendi içerisinde dizayn etsinler, o çok daha sağlıklı olur."

-Erdoğan’den Fransız gazeteciye: FETÖ ağzıyla konuşuyorsun

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız gazetecinin "Suriye'de savaşan kişilere bu kadar silah göndermiş olmaktan dolayı pişman mısınız?" sorusu üzerine, "Suriye'ye kim silah gönderdi? Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda onlar içeride, hapisteler şu anda ve operasyon yaptılar. İstihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlara yönelik, kamyonlarla silah taşıma vesaire gibi, nereye neyi taşıyacağı gibi yetkileri, hakkı vardır. Sen bana bu soruyu böyle soruyorsun da Amerika'nın 4 bin tır Suriye'ye şu anda getirmiş olduğu silahları niye sormuyorsun?" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Elysee Sarayı'nda gerçekleştirilen baş başa görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ziyaretin hedeflerinden birinin, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin yeniden ivme kazanması olduğu hatırlatılarak "Bu konuda beklentileriniz gerçekleşti mi?" sorusu üzerine, "Beklediğimi alabilmiş değilim. Herhalde beklediğimizi alabilmek için biraz daha zaman gerekecek. Öyle görünüyor? Onun için de gerek Dışişleri Bakanım gerekse Avrupa Birliği Bakanım süreci takip ediyorlar. Şu anda 16 fasıl açılmış vaziyette ama bunlar kapanmış değil. 35 fasıl... Ne zaman ki bunlar aç, kapa yapılır, 'Tamam, üye oldunuz.' denir, ondan sonra bu sorunuza çok daha rahat cevap vereceğim." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransız gazetecinin "Sayın Erdoğan, Fransa ve Avrupa Birliği terörle mücadelede size güvenebilir mi? Suriye'deki iç savaştan 7 yıl sonra orada savaşan kişilere bu kadar silah göndermiş olmaktan dolayı pişman mısınız?" sorusuna yanıt verdi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Suriye'ye kim silah gönderdi? Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun. Gazeteci gibi değil, tam FETÖ'cü gibi konuşuyorsun. Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda onlar içeride, hapisteler şu anda ve operasyon yaptılar. İstihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlara yönelik, kamyonlarla silah taşıma vesaire gibi nereye neyi taşıyacağı gibi yetkileri, hakkı vardır. Sen bana bu soruyu böyle soruyorsun da Amerika'nın 4 bin tır Suriye'ye şu anda getirmiş olduğu silahları niye sormuyorsun? Gazetecisin ya bunları da bir öğrenseydin, bunları da bir araştırsaydın, bunların üzerinde de bir dursaydın. Niye bunların üzerinde durmuyorsun? 4 bin tır... Bunları yazın. Sorularınızı sorarken bu noktada hassas olun ve bir başkasının ağzıyla konuşmayın. Bunları da kolay kolay karşınızda yutacak biri yok, onu da bilmenizi isterim. Tamamıyla bir FETÖ ağzıdır bu. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin."

- "Suriye'nin kuzeyinde terör koridoruna müsaade etmeyeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Astana ve Soçi süreçlerine inanmadığını söyledi. Türkiye, İran ve Rusya ile bu süreçlerin içinde. Diğer yandan da Fransa ile Suriye krizinin çözümü konusunda diyalog istediğinizi söylediniz? Bu durumda Fransa ile Türkiye, Suriye krizinin çözümü konusunda nasıl diyalog içinde olacak?" sorusunu da yanıtladı.

Astana sürecinin 8. toplantısının yapıldığını ve sürecin devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, sürece Rusya, İran ve Türkiye'nin yanı sıra ABD'nin de dahil olduğunu belirtti.

Ürdün ve gözlemci üyeler de göz önüne alındığında Astana Süreci'ne katılımın daha fazla olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu sürecin devamında bir de Soçi çalışmaları başlatıldı. Astana, Soçi dahil bunlar Cenevre'ye alternatif değil, Cenevre'yi tamamlayıcı çalışmalardır. Bu çalışmalar da aynı şekilde devam ediyor. Çünkü Suriye'de Rusya'nın ciddi bir etkinliği var. İran'ın aynı şekilde bir etkinliği var ve Türkiye de 911 kilometre sınırıyla Suriye'de önemli bir yere sahip. Tabii ki Suriye'nin kuzeyi Türkiye için sürekli bir tehdit unsurudur. Şu anda kuzeyde belli bir bölge bizim kontrolümüzün altındadır ama biz Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmeyeceğiz. Burada kararlılığımız var. Burada böyle bir gelişme olması halinde gereği neyse bunun gereğini de yaparız. Buradan geri adım atmamız mümkün değil."

Türkiye-Suriye sınırında yerleşim bölgeleri bulunmasının yanı sıra yaklaşık 260 bin mültecinin yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda bütün mesele YPG, PYD, bunlar PKK'nın yan kuruluşları olarak kuzeyden aslında Akdeniz'e girmenin yollarını arıyorlar. Buna müsaade yok. Burada kararlıyız ve dostlarımızın da burada bizimle beraber hareket etmesi beklentimizdir ama ne yazık ki bizim NATO'da dostumuz olan, kendilerine de bunu söylememize rağmen, Amerika'nın kalkıp halen PYD, YPG, bunlara tırlarla yüklü zırhlı taşıyıcıları, silahları vermeleri bizim üzüntü kaynağımızdır. Böyle bir şey olamaz. Müttefiksek bunun gereğini yapmamız lazım. Kaldı ki biz 'Özellikle DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi beraber yapalım.' teklifini kendilerine yaptık ama bu kabul edilmedi."

- "Hedefimiz, Esedli bir çözüm değil"

Erdoğan, "Bir terör örgütünü, iki terör örgütüyle yok etme anlayışının, terörle mücadele olmadığını" vurgulayarak, "Bunu bir defa kafamızdan silmemiz lazım. Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürmekte kararlıyız. Yani biz Soçi sürecinde bu ay Soçi'deyiz, önümüzdeki ay İstanbul'dayız, ondan sonra Tahran'dayız. Bizim hedefimiz, Esedli bir çözüm değildir. Bizim hedefimiz Esedsiz ve Suriye halkının kendi iradesiyle demokratik iradesiyle bir seçimi gerçekleştirmektir. Bizim buna yardımcı olmamız lazım. Suriye halkının kendi iradesinin ortaya çıktığını hep beraber görmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bunun için de tabii elimizden gelen desteği, gayreti ortaya koyacağız." değerlendirmesini yaptı.

- "Kavala'nın avukatları..."

Fransız gazetecinin "Görüşmelerde hangi konulardan bahsedildi, Osman Kavala'nın ismi geçti mi?" sorusuna Erdoğan, "Kavala'nın avukatları var, iyi. Burada da demek ki bu avukatlar bayağı iş görüyorlar, çalışıyorlar ama bunlar, Türkiye'de İstanbul'daki 2013 Gezi olaylarının perde arkasındaki, geri planındaki aktörleri olduğunu ben hanımefendiye hatırlatayım da onun üzerinde de bir çalışma yapsın, isabetli olur." karşılığını verdi.

- İki ülke arasında 3 anlaşma imzalandı

Basın toplantısı öncesinde Erdoğan ve Macron’un huzurunda Türkiye ve Fransa arasında üç anlaşma imzalandı.

Buna göre, "Uzun Menzilli Bölge Hava Ve Füze Savunma Sistemi Projesi Aşama-B Sözleşmesi (Kavram Tanımlama Çalışması Sözleşmesi)“ Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, ROKETSAN ve ASELSAN yetkilileri ile EUROSAM Genel Müdürü Abdoulaye Samba tarafından imza altına alındı. 

"Türk EXIMBANK ve Bpifrance Assurance Export Arasında Karşılıklı Reasürans Anlaşması"na ise Türk EXIMBANK Genel Müdürü Adnan Yıldırım ile Bpifrance Assurance Export Genel Müdürü Christophe Viprey imza koydu. 

"Türk Hava Yolları A.O ile Airbus S.A.S arasında Mutabakat Zaptı" ise Airbus S.A.S Yönetim Kurulu Başkanı Tom Enders tarafından imzalandı.