New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) sözcüsü Eva Cosse, AB-Türkiye anlaşmasını eleştirdi. Cosse, "Yunanistan'da uygulamaya giren AB politikaları IŞİD teröründen, Taliban tehdidinden ya da Suriye rejiminin varil bombalarından kaçan aileleri cezaevine tıktı" dedi. İnsan Hakları İzleme Örgütü, mültecilerin tümünün kapalı kamplarda tutulmasının ne ahlaki ne de yasal açıdan haklı gösterilebileceğini duyurdu.

YARDIM KURULUŞLARI KAMPLARDAN ÇEKİLDİ

Her iki kampın da açık kayıt ve kabul merkezleri olarak tasarlandığını hatırlatan insan hakları savunucuları, mart ayında varılan AB-Türkiye anlaşmasından sonra bu tesislerin adeta cezaevine dönüştürüldüğü görüşünü dile getirdiler. Anlaşma sonrası kamplarda görev yapan birçok yardım kuruluşunun geri çekildiği belirtildi. Koşulların o tarihten bu yana daha da kötüleştiğine dikkat çekildi.

KAMPLARIN ÇEVRESİ TEL ÖRGÜLER VE DİKENLİ TELLERLE ÇEVRİLİ


İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporuna göre Nisan ayı başında Midilli ve Sakız adalarındaki sığınmacı kamplarında incelemelerde bulunuldu. Kamplarda tutulan mültecilere yeterli sağlık hizmeti verilmediği, hijyen ve hukuki danışmanlık servislerinin de yetersiz olduğu görüldü. Midilli'deki Moria kampı çevresinin üç kez dikenli tellerle çevrildiği, bu kampta yaklaşık 3 bin 100 kişinin tutulduğu belirtildi. Sakız adasındaki Vial kampında ise bin civarında mültecinin bulunduğu, söz konusu tesislerin de dikenli teller ve tel örgülerle çevrildiği kaydedildi.

AB-TÜRKİYE ANLAŞMASI GEÇEN AY YÜRÜRLÜĞE GİRDİ

AB ile Türkiye arasında Mart ayında varılan anlaşma, Yunanistan'a yasadışı yollardan giriş yapan sığınmacıların Türkiye'ye geri gönderilebilmelerini öngörüyor. Geri gönderilen her sığınmacı karşılığında Avrupa Birliği Türkiye'deki mülteci kamplarından yasal yollarla bir Suriyeli sığınmacıyı kabul edecek.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe