İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması (Brexit) konusunda kördüğüm sürerken, Birlik sunduğu seçeneklerle sorumluluğu İngiliz hükümetine yükledi.

İngiltere'nin 2017'de Lizbon Anlaşması'nın üyelerin Birlikten ayrılma sürecini düzenleyen 50. maddesini işleterek Brexit sürecini resmen başlatmasının ardından Brexit tarihi 29 Mart 2019 olarak belirlenmişti. 

Ancak taraflar arasında iki yıldır süren müzakereler sonucu varılan ve İngiltere'nin bu tarihte düzenli şekilde Birlikten ayrılmasını öngören anlaşmanın Avam Kamarası'nda iki kez ezici çoğunlukla reddedilmesinin ardından İngiltere anlaşmasız ayrılığı engellemek için AB'den ek süre talep etti.

İngiltere Başbakanı Theresa May, Brexit'i 30 Haziran'a kadar ertelemek istedi fakat geçen hafta Brüksel'de zirvede bir araya gelen 27 AB lideri, May'in teklifini reddederek ortaya farklı seçeneklerden oluşan bir plan sundu.

İlk seçenek 22 Mayıs'a kadar erteleme

AB liderleri, zirvenin ilk gününde tüm gün süren müzakerelerin ardından geç saatlerde Brexit'e ilişkin sonuç bildirgesi yayımlayarak, May'in erteleme talebine yanıt verdi. 

AB ilk olarak Avam Kamara'sının mevcut anlaşmayı 29 Mart'tan önce onaylaması durumunda, Brexit'i 22 Mayıs'a kadar erteleme seçeneğini sundu. 

Böylelikle İngiliz milletvekilleri bu kez anlaşmayı onaylarsa, İngiltere, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri 23 Mayıs'ta başlamadan bir gün önce AB'den düzenli şekilde ayrılmış olacak. 

İngiltere ile AB arasında 21 ay sürecek ve İngiltere'nin ortak pazar ve gümrük birliğinde bu süre sonuna kadar kalmasını öngören "geçiş süreci" de başlayacak. 

İkinci seçenek 12 Nisan

AB, Avam Kamarası'nın 29 Mart'a kadar ayrılık anlaşmasını onaylamaması durumunda ise İngiltere'ye 12 Nisan'a kadar süre tanıdı. 

İngiltere, bu tarihe kadar AB'ye ne tür bir yol izlemeyi planladığını bildirmek zorunda tutuldu. 

AP seçimlerine katılıp katılmayacağı konusunda 12 Nisan'a kadar AB'ye bilgi vermek zorunda olan İngiltere'nin aynı zamanda bu tarihte Birlikten ek bir erteleme talep etmesi de mümkün.

AB bu ertelemenin "uzun" olacağına ve bu ihtimal çerçevesinde İngiltere'nin AP seçimlerine katılmak zorunda kalacağına işaret ediyor.

Brexit'in iptali

İngiltere için diğer bir seçenek de ikinci bir referanduma giderek Brexit'i iptal etmek olarak ön plana çıkıyor. 

AB, bu adımın İngiliz hükümeti tarafından bağımsız olarak atılabileceğini vurgulayarak, bu konuda bir dayatma sunmasa da yetkililer tarafından yapılan açıklamalar AB'nin bu seçeneği memnuniyetle karşılayacağına işaret ediyor.

Avrupa Adalet Divanının geçen yıl aralık ayında aldığı karar da İngiltere'ye 50. maddenin Brexit için yürürlülüğünü tek yanlı iptal etme imkanı sağlıyor.

Öte yandan İngiliz Parlamentosunun internet sitesinde imzaya açılan Brexit'in iptal edilmesine yönelik dilekçeye destek artıyor. Dilekçedeki imza sayısı 5 milyonu aşmış durumda.

Anlaşmasız ayrılık

İngiltere için giderek ağırlık kazanan diğer bir ihtimal de anlaşmasız ayrılık olarak ön plana çıkıyor.

AB geçen hafta da tekrar teyit ettiği gibi mevcut Brexit anlaşmasının müzakereye açık olmadığı konusunda ısrarlı. 

Söz konusu seçeneklerin gerçekleşmemesi halinde, iki tarafın da çok tercih etmediği anlaşmasız ayrılık ihtimali artmış oluyor.

AB, anlaşmasız ayrılığı engellemek için yoğun çalışmalar yürütse de diğer taraftan bu ihtimale karşı önlemler almaya devam ediyor. 

Bu çerçevede AB, anlaşmasız ayrılığın getireceği zararı en aza indirmek için eğitim, ulaşım, sosyal güvenlik ve balıkçılık gibi çeşitli alanlara yönelik farklı düzenlemeleri onaylıyor. 

Top İngiltere'de 

AB kulislerinde genel kanı, artık Birliğin "elinden geleni" yaptığı ve topun İngiltere tarafında olduğu yönünde. 

Ayrılık anlaşmasının müzakereye açık olmadığını ve anlaşmasız ayrılık ihtimalinin giderek artığını her fırsatta dile getiren AB yetkililerinin, açık şekilde dillendirilmese de en sıcak baktığı seçeneğin Brexit'in iptali olduğu değerlendiriliyor.