BİR yerlerde Türkiye'yi de içine alacak büyük olaylar için düğmelere basma gücü olan bazılarının Türkiye'den Dışişleri Bakanı'nın kellesini istedikleri yolunda işaretler alınmaya başlandı.
"Yeter artık biz harekete geçeceğiz" uyarısı taşıyan ilk mesaj, uçağımızın düşürülmesiyle verildi. "Bir yerlerde artık düğmeye basıldı" mesajından ibaret olan uçağımızın düşürülmesi hakkında hükümetin bugüne kadar net biçimde açıklama yapamaması işte bu nedenledir. Çünkü açıklama yapıldığı ve doğrular söylendiğinde bize karşı harekete geçirilen gücün büyüklüğü ortaya çıkacak ve belki de panik havasının doğmasına neden olacaktı. TSK tarafından olayla ilgili yapılan yazılı açıklamada "Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen uçağımız" şeklinde bir ifadenin kullanılması, çoğu insanı şaşırtmıştı. Ama ben şaşırmadım, çünkü bu açıklama düğmelere bir yerlerde basan güce verilmiş "Biz senin başlattığın oyunu görüyoruz" mesajıydı. Ve temelde akıllı bir hamleydi.

ŞEMDİNLİ VE SALDIRI
Şemdinli'de bir süredir yaşananlar ve dün gerçekleştirilen acı olayın da şimdi sahneye konulan bu büyük oyun dışında düşünülmesi imkânsızdır. Çünkü dünyanın düzen koyucuları "Büyük Kürdistan" haritasını gerçekleştirmek için de düğmeye bastılar ve o haritaya Türkiye'den neyin ve nasıl katılacağının belirlenmesine sıra geldi.
Bu adım önünde sonunda atılacaktı ancak süreç hızlandırıldı, zamanlamalar değiştirildi, bana 21 yıl önce gösterilen harita kasadan çıkarıldı ve Türkiye'ye sürecin başlatıldığının işareti, uçağımızın düşürülmesiyle verildi.

AHMET DAVUTOĞLU
Sürecin hızlanmasına neden olan Türkiye'nin bir süredir dünyada oluşturulmaya çalışılan yeni düzene uymayan ve kırmızı çizgileri zorlayan adımlar atmasıydı. Özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun verdiği demeçler ve attığı adımlarla Türkiye'nin dünyanın düzen koyucularıyla uyumlu adım atmayabileceği ve tek başına hareket edeceği izlenimi vermesiydi.
Uçağımızın düşürülmesiyle harekete geçildiği işaretini veren derin güçler, Türkiye'nin en hassas olduğu Kürt devleti oluşturulması konusunda da hızlı adımlar attı. Suriye'nin kuzeyindeki ani gelişmeler, Şemdinli olayları, dün yaşanan acı olay ve Barzani'deki temkinli kararlı adımlar hepsi de aynı düğmesine basılmış oyunun parçalarıdır.
Bölgenin potansiyeli en büyük, en güçlü ülkesi Türkiye'ye "Belirlenen çizgilerin dışına çıkıyorsun artık hizaya gel" uyarısı da taşıyan bu büyük operasyon sürecinde Türk Dışişleri Bakanı'nın koltuğunu kaybetmesi ihtimali büyüktür. Çünkü bir yerlerde düğmelere basma gücü olan birileri, Dışişleri Bakanı'nın yaratıcı fikirlerinin dünyada oluşturulmaya çalışılacak yeni düzeni bozma potansiyeli olduğunu gördü.

CHP'DEN SÖYLENENLER
CHP'den bir süredir gelmekte olan "Dışişleri Bakanı görevinden alınabilir" mesajları bu güçlerin CHP üstyönetiminin kulağına bazı şeyler fısıldamış olabileceği kuşkusunu doğuruyor.
Dünyanın düzeninden sorumlu güçler, İsrail ile karşıtlığına rağmen Türk hükümetiyle son analizde birlikte hareket edileceği umudunu korudu bir süre boyunca. Türkiye'nin Arap Baharı'na tek başına ve kendi yorumuyla müdahil olma çabalarına bile hoş bakıldı bir süre. Ancak Türkiye'nin, dış politikasındaki uyumsuz davranışları ve kırmızı çizgileri zorlayan tavırları ile uyumlu bir yeni düzen oluşturma çabalarına aykırı düşecek davranışları, bu güçlerin son analizde uyumlu çalışma umutlarını kaybetmeye başlamalarına yol açtı.
Bu zamana kadar üzerinde yeterli resmi açıklama yapılamayacak şekilde uçağımızın düşürülmesiyle Türkiye'ye "Artık harekete geçildi" mesajı verildi.
Türkiye'nin bugüne kadar saldırılara ve provokasyonlara beklendiği kadar hızlı cevap vermemesi de devletin bu gizli oyunu görmesindendir. Şimdi hükümet bir ikilem içinde. Bugüne kadar atılmış olan adımlardan geri adım atıyormuş gibi gözükmeden düğmelere basan güçle uyumu tekrar nasıl sağlayacağının yolunu bulmak zorunda. Dışişleri Bakanı da bu güçlerle uyumlu çalışmaya ikna edilebilirse görevinde kalacak, yok ikna edilemezse görevini bırakması istenecek.
Türkiye beklenildiği gibi uyumu hızlı sağlamazsa Kürdistan haritasına Türkiye'den alınacak katkının boyutu o kadar ağır olacak. Eğer uyum sağlanırsa, Türkiye düğmelere basan güçle uyum içinde çalışmaya başlarsa, mutlaka kurulmasına karar verilen Kürdistan işinden en az zararla kurtulacak.

DİKKAT! KARŞIMIZDAKİ TEHLİKE ÇOK BÜYÜK
Bunlar basit gündelik haberler şeklinde görülecek şeylerden ibaret değil. Daha önce de söylediğim gibi çok büyük bir oyunun pençesindeyiz şu anda. Büyük gelecek projeksiyonları, büyük çıkarlar söz konusu. Ve bazı güçler bu çıkarlar doğrultusunda Türkiye'yi ciddi bir savaşın içine atma opsiyonunu da düşünüyor.
Dünyadaki enerji politikalarının tarihini yazmış olan Daniel Yergin "The Quest: Energy, Security and the Remaking of the Modern World" adlı kitabında bölgemizdeki hiçbir oyunun enerji kaynakları göz önüne alınmadan oynanmadığını gösteriyor. Osmanlı Devleti'nin dağılmasıyla haritası çizilen Irak devleti de "Enerji kaynaklarını nasıl en rahat koruma altında tutarız?" diye düşünülerek oluşturulmuş. Bugün Kürdistan'ın haritası da bu kaynakların güvenli geleceği göz önüne alınarak çizilecek.
Dolayısıyla Batı ve İsrail ile uyumlu olacak yeni Kürdistan'ın önemi büyüktür dünyanın düzeninden sorumlu güçlerce. Onlar Türkiye'nin de bu yeni Kürdistan ile uyumlu bir yan yana yaşama politikası oluşturmasını ve işbirliği istiyorlar. Son atılan bütün adımlar bu hedefi yakalamaya yöneliktir.

 

Yöntem üzerine

BÖLGEMİZDE oynanmakta olan yeni bir büyük oyunu anlatma iddiasında olan bir yazının sadece konuşulan kaynaklara bağlı olarak yazılması gayet tabii ki söz konusu olamaz. Yazının temel çatısı, son günlerde yaşanılan olaylar çok dikkatli ve çok katmanlı ve dünya basınındaki yazılar derin bir şekilde okunarak oluşturuldu. Kaynaklarla da konuşuldu tabii ki ama onların katkıları yazıda sadece bazı önemli rötuşların yapılmasında kullanıldı.
Bazen iyi ve dikkatli okuma yapılarak gerçeği keşfedebilmek mümkündür. Bu tip olaylarda kendimi sanki Akbabanın Üç Günü adlı filmde başrol oynuyormuş gibi hissediyorum. Hatırlayın o filmde Robert Redford görevi sadece casus kitapları okuyup notlar çıkarmaktan ibaret olan bir CIA biriminde çalışmaktadır. Okuduğu bazı kitaplardan öyle bilgilere ulaşır ki bilmeden büyük sırları keşfeder. Bu duyulunca çalıştığı birim bazıları tarafından basılır ve Redford dışında herkes öldürülür. Şansı nedeniyle o olaydan kurtulan Redford'un uzun kaçış günleri başlar ve filmin sonunda da New York Times Gazetesi'ne gidip her şeyi anlatmaya karar verir.
Bazen ben de dikkatli okuyarak bazı gerçekleri, aslında açık istihbarat olarak önümüzde durmakta olan bilgileri öğrenmeye başladığımı hissediyorum. Bu yazıda kullanılan yöntem bundan ibarettir.

 

İsrail

YAZIDA anlattığım süreç gerçekten de başlamışsa, Türkiye dünya düzen koyucularla artık tamamen uyum içinde çalışacaksa, ben o zaman önümüzdeki günlerde Türkiye ile İsrail'in arasının hızla düzeltilmeye başlanılacağını tahmin ediyorum. Bunun olmasının istendiğinin işareti zaten bir süredir İsrail'den gelmekteydi.

(Haber Türk gazetesinden alınmıştır)