Yaklaşık dört yıldan beri, uluslararası çapta ülkemiz ekonomisine zarar veren döviz operasyonları yapılmaktadır. Dış kaynaklı operasyonlar, ülke içinde yatırım adı altında para kazanma hırsıyla yapılan saldırılarla birlikte ivme kazanmakta, saldırılar iki cepheden yapıldığı için müdahale zorlaşmaktadır. Döviz bir yatırım aracı değildir. Çünkü ülkemizde üretilip piyasaya sunulan bir emtia değildir. Yurtiçinde yatırım amacıyla döviz alan kişiler yatırım yapıp kur farklarından para kazandıklarına inanmaktadır. Oysa kur yükselmesinde, kendisinin de aynı gemide olduğu, tüm toplumu olumsuz etkilendiğinde, geri dönüşümün kendisini de etkileyeceğinin farkına varamamakta veya varmak istememektedirler.

Dövizin yükselişe geçtiği süreçte, bankalar kanalıyla mevduat yapılması amacıyla bir hafta içinde, özel ve tüzel kişiler tarafından, 8 milyar dolarlık işlem yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Bankalarımızda herkes istediği döviz cinsinden hesap açar ve TL karşılığını ödeyerek istediği miktarda döviz alabilir, bunda bir sınırlama yoktur. Şu hususu özellikle belirtmek gerekir ki, Avrupa ülkelerinde bankalar, gerek görülen ticari işlemler dışında kendi milli paraları dışında hesap açmazlar. Yabancı parayla işlem yapıp bir gelir elde etmek isteyen insanlar için, değişik piyasalarda imkanlar vardır ve yapmak istedikleri işlemleri burada yaparlar.

2017 yılında, zamanın Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Nihat Zeybekçi’ye dövizdeki spekülatif hareketlerin önlenmesinde yardımcı olabilecek tedbirleri içeren, mektuplar sunmuştum. Bakanlarımıza gönderdiğim mektuplarda ve bu köşedeki makalelerimizde, dövizle ticari bir bağı olmayan, mevduat amacıyla döviz satın alan mevduat sahipleri, yükselmeden dolayı bir kar elde ediyorlarsa, bu karın vergiye tabi tutularak, bankalar tarafından kaynağında stopaj yoluyla tahsil edilmesini, bu uygulamanın caydırıcı olacağını ve insanların yatırım amacıyla döviz satın almayacaklarını, dövizin spekülatif alımlara karşı, kontrol altına alınmasında kesinlikle etkili olacağını belirtmiştim.

Bu uygulamanın yapılması halinde, insanlar döviz taleplerini kayıtdışı yollara veya döviz bürolarına yönelerek nakit temin etmeye çalışırlar akla gelebilir.

Bu düşünülenlerin hiçbiri olmaz. Günümüz teknolojisinde, bankaların yaptıkları bütün işlemler, online olarak yetkili merciler tarafından izlenebilmektedir. Bankalarda satılan dövizler, istisnai işlemler dışında, nakdi değil kaydi paralardır. Kaydi paralar bankalar kanalıyla rahatlıkla alınıp satılabilir. Bankalar tarafından bir hafta içinde sekiz milyar dolar kaydi para alınıp satılabilir, fakat böyle bir meblağın nakit olarak müşterilere satılması veya alınması mümkün değildir. Türkiye’deki bankalar bütün kaynaklarını kullansa 8 milyar dolar nakit dövizi üç ay içinde temin edip müşterilere veremez. Pratik uygulamada, nakit sirkülasyonu ile dövizin yükseltilip düşürülmesi mümkün değildir.

Döviz büroları kanalıyla alınıp satılan nakdi dövizler, döviz fiyatlarının yükselmesinde veya düşmesinde hiçbir etkisi olamaz. Piyasaya etki edecek o kadar nakidin, döviz bürolarında sirküle edilmesi mümkün değildir.

Türkiye’deki tüm döviz bürolarından bir milyar dolar dövizi almak isteseniz bir ayda toplayamazsınız. Bunun satışı da temin edilmesi gibi olacaktır.

İç piyasadaki döviz taleplerine vergi uygulanırsa, yurt dışında operasyon yapmak isteyen spekülatörlere bu uygulama yapılamaz düşüncesi akla gelir. Doğrudur, Türk Lirası konvertibl bir para birimidir, dünya piyasalarında 24 saat işlem görmektedir.

Yurt dışındaki Spekülatörün elinde, Türk Lirası olduğu zaman dövize müdahale edebilir, Türk Lirası yoksa operasyon yapamaz. Yurtdışı spekülatörler swap kanalıyla vadeli işlemler yapabilmektedirler. Spekülatöre TL’yi sağlayan kanalların istediği zaman işlem yapabilmesini engelleyebilecek veya bu kanalları daraltabilecek caydırıcı tedbirler alınabilir. Uluslararası spekülatör yaklaşık on yıldan beri aynı parite üzerinden işlem gören ABD Doları, Japon Yeni veya onlarca ülke paralarının işlem gördüğü dünya piyasasında neden operasyon yapamamaktadır. Swapın, spekülatif amaçlarla kullanılmasına engel olabilecek en önemli etken, vadesinde karşılığını rahat temin edemeyeceği yüksek faizin uygulanması daha ndoğrusu ümit edilen kazancın engellenmesi vs. gibi tedbirler alınmasıdır. Swap işlemi her ülkenin ihtiyaç duyduğu ve gerektiğinde kullanılması zorunlu olan bir unsurdur. Ülkemiz ihtiyaç duyduğu anda ve spekülatif hareketleri önlemek amacıyla Swap işlemi yapmaktadır. Bir kaç ülke ile Swap anlaşması yaparak ihtiyaç duyulan işlemleri gerçekleştirebilmektedir.

Türkiye’nin ihracat ve ithalatı arasında oluşan cari açık farkı vardır. Bu fark da, Turizm ve diğer görünmeyen kalemler ile dengelenmektedir. Türkiye’nin aşırı ihtiyacı olduğundan dolayı Döviz yükselmiyor. Yurt dışı spekülatörlere, TL’yi rahatlıkla bulamayacağı tedbirler, ilgili kurumlar ve tüm bankalarla birlikte koordineli bir çalışmayla ve cesur bir şekilde alınmalıdır.

Swap karşılıklı bir anlaşmayla gerçekleşir. Spekülatör vadede bir kaç defa ağzı yanacak şekilde anlaşmasını yerine getirmek için yüksek miktarda zarar ederse veya TL bulamazsa dükkanı kapatır. Yurtiçindeki spekülatöre, vergi uygulamasının tereddüt edilecek hiç bir yönü yoktur, bu adım cesur bir şekilde atılmalı. Ülkemiz döviz spekülasyonuyla hem iç, hem dış cephede savaşmak durumundadır. Yurtiçi cephe, vergi uygulanarak kontrol altına alınırsa, tek cepheli yurtdışı Spekülatörle mücadele etmede zaman içinde stratejiler geliştirilerek, mücadele imkanı daha da kolaylaşır. Yurt içinde yatırım amacıyla satın alınan döviz miktarının, en az yurt dışı müdahale kadar dövizin yükselmesinde etkili olduğu ve Ekonomik istikrarı bozduğu bilinen bir gerçektir.

BEŞİR ACAR - Emekli Banka Yöneticisi

E-mail [email protected]

@besir1958