Güven üzerine kurulan dostluklar, samimiyete dayanan inançlar vardır insan hayatında.  Herşeyinle inanır, tüm değerlerinle güvenir ve hiç bir ihaneti beklemezsin.  Dürüst olduğun kadar dürüst olsun ister ve yakıştıramazsın hiç bir  sırtından vurmaları.  Zaman gelir şahit olur dostluğun satışını, zaman gelir kulak misafiri olursun, yine de konduramazsın kalleşliği ona.

İnsanın hayatına giren dostluklar olur zaman zaman, kalbinin en narin köşesinde yerini alır ve asla paha biçilemez sanarsın.  Kıymet vermenin en kuytu hislerini yaşar ve değer olgusunun zirvelerine tırmandırırsın kalbini.  Yürek denizlerinin en derinliklerinde saklamak ister, kum taneleri sayısınca sever ve karşılıksız bağlanırsın.

Umudun soluduğu her nefes kadar içinde tutar, haykırışların kadar gür bir sada ile susmak istersin verdiğin değeri.  Bilsin, anlasın ve hissetsin dilersin.  İyi de olsa, kötü de olsa yaşanacak günler, kalsın istersin ömründe, hayatında.  Zihin çıkarmak istemez benliğinden, kalp kanamak istemez yokluğundan.  En nadide çiçekler gibi açmak istersin yüreğinden, silleler de yesen kopamazsın yüzünde açan güllerden.

Gün geçtikçe daha da çok yanarsın dost sevgisinden.  Her yanmak kötü değildir der, tatlı bir yanışa kurban edersin sırt dönüşleri.  Suskunlukların arkasına gizlendiğini farkeder, ayrılığı sana sunuşunu hissedersin.  Yüreksiz bir yüreğin, senin için attığını duyar, yine de yanıldığını bile bile inanırsın dostluğuna.

Ahmak inanışlara kafa tutar, yakıştıramazsın tüm kaygılarını dosta, ve inanmak istersin her sağır kaldığın yalana.  Çok sürmez ama...  Gün gelir anlarsın sersem inanışlarına kurban olduğunu ve verilen değerlerin anlamsız kaldığını.  Kahredersin herşeye ve acı çeke çeke inandırmaya çalışırsın kendini.  Bir yalanın bu kadar can yaktığını ilk defa hissedersin, ve kanayan yüreğini pansuman etmekten aciz kalırsın.

Sorgusuz sualsiz dostluğa inadığına yanar, cigerlerinin en dip köşesine kadar küle bürünürsün.  Küllerin içinden, yeniden diriltmek istesen de kaybetmek istemediklerini, çaresiz gözyaşlarına boğularak verirsin nefeslerini.  İç savaşlarına sebep olan “Neden?”ler ile boğuşur, galip gelemediğin satışlara yenilirsin.

Harabeye döner yüreğin ve viranelerde yitirirsin aklını.   Bitsin istersin istemezken bitmesini.  Kaldırmak bu yürek daha fazla der, yine de yüreğine en ağır yükleri yüklersin.  Sabrın anlamını yitirir, kalleşliğe baş eğersin.  İkilemler havuzunda yüzer, boğulmaya yüz tutarken bulursun kendini.  Uyanışın olur son hamle ve ağırlığınca acının, bitti dersin.. bitti...

Artık, dönüşü olmayan bir yok oluşa çağırırsın hislerini, ve hak ettiğini verirsin usta satıcıların.  Sen hak ettiğini bulamasan da, dost sandığının hak edişini kesersin bir sinema gişesinde.  Oyunun son sahnesini de izler, karanlığa gömülürsün sessiz adımlarla.  Arkana bile bakmadan, yüreğini de alıp giderek, çıkarsın sahte hayatlardan.  Çıkarsın sahte dostluklardan...