14 Kasım 2016; son yetmiş yılın en güçlü dolunayının yaşanacağı tarih. 21.yüzyılın en yakın dolunayında dünyada bir yerlerde olacağımı bilmek heyecan verici. Çoğu dileğin, o büyülü enerji ışınlarıyla ruhunuzdan geçerek göğe yükseldiğini ve en yakın açık kapıdan girip huzur bulabileceğini bilmek bile özel hissettiriyor.

Şayet bir kuzey hayaleti sizi yolunuzdan alıkoymazsa…

Telaşlı fısıltılar yayılırdı uzak başak tarlalarının arasından. Fısıltılar köprülerden, nehirlerden, bahçedeki ağaçların dallarından geçer, bacalardan içeri sızarlardı. Gece yarısını biraz geçe, tıpkı Kernevek gulyabanisi gibi siz rüyadayken dolanırlardı yatağın etrafında. Kulaklardan içeri girip bilinçaltında pusuya yatarlardı. Çok değil, sadece sabaha kadar; görkemli dolunayın sabahında, jaluzinin arasından içeri sızan soğuk gün ışığı, ilk sisli haberini verene dek.  

İngiltere’nin hayaletleri kuzeyi severler. Ama sadece sarkastik olanları. Kuzey, onlar için sise ve karanlığa daha yakın oldukları yerlerdir. Kuzeydeki parklar eşsiz birer yuvadır onlar için. Sadece dolunayda ortaya çıkan abandone edilmiş bu hayaletler, yine sadece İngiltere’ye has hayaletlerdir. Meşhur “The Ruin” (Harabe) şiiri  bile “Wraetlic is thaes wealhstane” yani Ülkenin Taşı Toprağı Hayaletimsi, olarak başlar dizelerine.

İlk görüldükleri yer Thorns Adası ile Kelt Çayı’nın arasında kalan ve Thames’in bir bölümünü kapsayan bataklıktı. Dünyanın oluştuğu zamanlarda burası uzun süre denizin altında kaldı. Sonra bir gün aniden çekildi sular. Devasa bir dalga her şeyi geri çekimdeymişçesine alıp götürdü. Sular durulup kaotik ortam sakinleştiğinde, milyonlarca yıl denizin dibinde sırasını bekleyen kara parçası da yeryüzüne çıktı. Uzun süre tek bir canlının dahi yakınından geçmediği yapayalnız, terkedilmiş bir öksüz gibiydi.

İşte o karanlık ve sisli çağlarda, gelecekte İngiltere denecek bu topraklara ilk uğrayanlar onlar oldu. Dünya üzerinde kuş uçmaz kervan geçmezken bile onlar bu ülkenin ilk sahipleri olarak hüküm sürüyorlardı. Yeryüzü filizlenip, gözle görünen canlılar ortaya çıkmaya başlayınca her şey değişti. Büyük bir kısmı Yorkshire bölgesine yerleşti. Abandone edilenler ise Londra’nın kuzey semtlerinde yaşamlarını sürdürmeye başladılar.

Sarkastik yani alaycı olanlar azınlıktaydı çünkü onlar sadece dolunay zamanları vücut bulup yeniden güç kazanabiliyorlardı. Diğerleri gibi makro boyutta değillerdi. Dolunay’ın korkusuz ışıltıları arasında şehrin her yerini karış karış geziyorlardı. Arkalarında bilinmeyen pek çok sır bırakmışlardı. Bu işin kompetanı olanlar bile neden sadece dolunay zamanı ortaya çıktıklarını hala çözebilmiş değiller. Ve neden sadece kuzeyde yaşayabildiklerini de…
 
14 Kasım Pazartesi günü (UK saati ile 1:52 pm ) Dolunay’ın ilk kuzey hayaleti, yapraksız bir mevsim yaşayan Hyde Park’ın şimdilerde kendi içine kapanmış Japon kiraz ağaçlarının kuru dalları arasından geçerek Mermer’den doğruca Edgware Road’a ulaşacak. Oradan Paddington’a, sonra biraz yukarda Abbey Road derken yönünü sağa kaydırarak Finsbury Park’a süzülecek.  İnsanlar yılbaşı alışverişlerini yaparken onlarla beraber aynı mağazada aynı hediyeliklere bakacak, aynı marketlerde binlerce yıldır yaptıkları gibi raflardaki pek çok eşyanın görüntüsüne bürünecekler. Ve çoğu yaşlı hayalet gibi aynı otobüste, belki de aynı koltukta yolculuk edecekler.