Cumhurbaşkanı Erdoğan,  önemli bir konuya daha parmak bastı.

Dinin güncellenmesi gerektiğini dile getirdi.

DİYANET’ DE dinin güncellenmesi konusunu gündemine aldı ve gereğini yapacağına inanıyor ve güveniyorum.

Ama ben bu yazımda Diyanete bazı öneriler sunmak istiyorum.

Son günlerde Diyanetin milli günlere önem vermediği söyleniyor.

Ancak Diyanetimizin hakkını vermek gerekiyor. Çünkü Diyanetin dünyada bir benzeri yoktur. 

Diyanet yazılı ve görsel yayınları ile büyük işlere imza atıyor.

Yurtiçi ve yurtdışı camilerimizi tek elden yönetmekle büyük bir başarı sağlıyor.

“Diyanetten terörist çıkmaz” algısını da dünyaya ispatladı.

Bu sözü üç yıl önce Rotterdam’da yapılan “Din ve Şiddet” konulu bir panelde Faslı bir ilahiyatçı dile getirmişti.

Bu ve benzeri birçok konu Diyanetin başarı hanesine yazılıdır.

Bu başarılara ek olarak yapılması gerekenler de vardır.

Diyanetin bence dini ve milli konuları birlikte ele almasında büyük yarar vardır. Çünkü bir milletin varlık nedeni milli ve dini değerlerdir.

Bu işe öncelikle, vaaz, hutbe, yayınlar ve Diyanet takvimi ile başlanmalıdır, diye düşünüyorum.

Örneğin 2018 Yılı Diyanet takviminde milli günlerimiz yazılı ama bu günleri bizlere sağlayan Atatürk’ten tek kelime söz edilmiyor.

Oysa Cumhurbaşkanımız ; “Milletimizin Gazi'ye hürmeti sonsuzdur, Atatürk,  ülkemizin ve milletimizin önemli değeri ve milletimizin istiklalinin sembolüdür,” diyor. (1)

Diyanet, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatana, millete ve kutsal dinimize yaptığı hizmetlerini yazılı, sözlü ve görsel yayınlar ile anlatmalıdır diye düşünüyorum.

HADİSLER ve VAAZLAR KONUSU

Diyanetin öncelikle hadisler konusunda, İmam-ı Azam’ı rehber edinmesini önermek istiyorum.   İmam-ı Azam, Ravilerin getirdiği hadislerin Kur’an’a aykırı olmaması gerektiğini buyuruyor. Çünkü İmam-ı Azam’a göre Allah’ın Peygamberi Kur’an’a aykırı hadis söylemez ve Allah’a muhalefet etmez. (2)

Diyanet, Kur’an’a aykırı hadisleri yeniden gözden geçirirse İslam ve insanlığa büyük bir hizmet etmiş olur.

Çünkü Kur’an’da “Bir kişiyi öldürenin cezası cehennemdir,” buyruluyor. Hadiste ise ‘yüz kişiyi öldürüp tövbe edenin gideceği yer cennettir,’ deniyor. Öyleyse İma-ı Azam-ı bu konuda rehber alalım.

Diyanetin merkezi sistemle camilerde verdiği vaazlar, mikrofondan cemaat tarafından tam anlaşılmıyor.

Oysa Bilişim Çağı’nda yaşıyoruz.  Bu durumda neden camilerimizdeki merkezi vaazlar, görüntülü televizyon ekranlarıyla cemaate verilmesin? Ve bu yayınlar da işitsel engelli Müslümanlar da hesaba katılarak işaret dili de kullanılmalıdır.

İSLAM MEDENİYETİ

Diyanet, İslam dininin,  8. ve 15 asırlar arasında bir MEDENİYET kurduğunu çok iyi biliyor. Peki, Türkiye, Diyanetin öncülüğünde dünyada yeniden neden bir MEDENİYET kurmasın? Neden yeni İbni Sinalar, İbni Haldunlar, Farabiler gibi dünya çapında büyük âlimler yetiştirilmesin? Bunun da yolu bellidir. Medreselerde nakli, dini ilimler ile akli, fenni ilimleri birlikte öğretmeliyiz. Çünkü din ile ilim kardeştir. Ve bu kardeşlikten medeniyet doğdu.

Bunun yanında Diyanetin yurtdışına gönderdiği kitapların dilini basitleştirmelidir. Çünkü çocuklarımız bu kitapların dilini çok zor anlıyorlar.

Diyanet, yurtdışındaki camilerin bulunduğu mahallelerde yerli halka İslamı anlatmalıdır. Böylece en azından İslamafobiye karşı mücadele vermiş oluruz.

En derin saygılarımla.