Hrant Dink davasından vicdanları yaralayan, adalet duygusunu rencide eden bu kararın çıkmasındaki tüm sorumluluğu siyasi iradenin üstüne yıkmak taraftarı değilim. Çünkü Dink\'in katillerine gerekli cezanın verilmemesi siyasi iradenin puanını arttırmaz, bilakis elini zayıflatır ve kocaman bir çelişki görüntüsü doğururdu.

Çelişki çünkü, son 10 yılda Ergenekon çetesinin peşine düşülmesinin, darbecilerden hesap sorulmasının, devlet eliyle gayri-müslimlere ve Kürtlere yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesinin yolunu açan irade, AK Parti hükümetidir. Ve Hrant Dink davasından, -aksi kanıtlarla ortada olduğu halde- bu cinayetin Ergenekon\'la hiçbir ilgisi olmadığını iddia eden bir sonuç çıkması, mantıken Ergenekon davasına destek vermiş bir hükümetin destekleyeceği bir sonuç olmazdı.

Dolayısıyla, bendeniz siyasi iradenin bilinçli bir şekilde Hrant Dink davasının vicdansız bir kararla sonuçlanmasını amaçladığını ya da bunu öngördüğünü zannetmiyorum.

Ancak, bu davada Trabzon ve İstanbul emniyet müdürlerinin-sorumluların yargılanması gerekirdi. Yasin Hayal\'in jandarmayla ve Erhan Tuncel\'in polisle ilişkisi ortaya çıkarılmadıkça karşımıza çıkacak olan, bugün adil olmadığını söylediğimiz bu sonuçtu. Ne Ergenekon\'dan yatan Veli Küçük bu davayla ilgili yargılandı ve ne Celalettin Cerrah\'a, ne de Ramazan Akyürek\'e bu konuda tek bir soru soruldu.

Yukarıda, Hrant Dink davasının tüm sorumluluğunu hükümete yıkamam dedim ama, hükümet tamamen hatasızdır da diyemem. Adalet duygusunu, insanlığı filan geçtim, pragmatist bir perspektifle bile bakıldığında, siyasi iradenin bu davanın adil bir şekilde karara bağlanması konusunda ısrarcı olması, yukarıda adı geçen ve geçmeyen bağlantılı isimlerin adalet önüne çıkarılması için ciddi bir irade ortaya koyması gerekirdi. Yapmadı. Sonuç ortada. Ve sorumluluğu da siyasi iradenin sırtında.

\"EVET BU TOPRAKLARDA GÖZÜMÜZ VAR AMA, ALTINDA YATMAK İÇİN\"

Ama meselenin \"aydınlar\" vechesi de daha az iç karartıcı değil bence. Bundan 5 yıl önce Hrant Dink katledildikten birkaç gün sonra 23 Ocak 2007 tarihinde şunları yazmışım:

\"Yüzüstü yatan o ölüyü gördüğü halde boğazı düğümlenmeyen insanlar oldu bu memlekette. Üstüne örtülmüş kağıdın kapatamadığı ayaklarına baktığında, kalbinden bıçak gibi bir sızı geçmeyenler, içe doğru bükülmüş, birbirine bakan o cansız ayakların duruşuna rikkat beslemeyenler oldu. Bakan her gözü yaşla doldurmaya yetecek altı delinmiş ayakkabılara bile burun kıvırıp; \"Ermeniler pinti olur, ne yani parasızlıktan mı ayağına bir ayakkabı alamadı? Bu devirde fakirlikten delik ayakkabı giyen mi kaldı?\" şeklinde sözler bile duydum....

Hrant Dink\'in tek bir yazısını okumamış, hiçbir fikrini duymamış, bu ölüme üzülmeyecek derecede hınçla dolması için merhumun Ermeni olduğunu bilmesi yetmiş insanların oluşturduğu bir kitle var, bu memlekette....

Hrant Dink\'i koruyamamış olmamıza öfkeleniyor şimdi herkes. \"Evet bu topraklarda gözümüz var ama, altında yatmak için\" diyen bir memleket aydınının kaybına mı, ele güne karşı düştüğümüz duruma mı, bu ülkede dirliğin tesis edilebileceğine duyulan inancın Hrant Dink\'le birlikte toprağa düşmesine mi? Hangisine yanacağını bilemiyor şimdi gazeteler, TV\'ler...

Oysa asıl yanmak, dizleri döverek ağlamak gereken buydu: Bu ülkede, ırk, soysop, nesep, vatan, milli hassasiyetler adına, gözü döndüğünde, hatta bir provoke ateşlemesine bile ihtiyaç duymadan canı sıkıldığında adam öldüren, ondan daha da kötüsü öldürülmesine tepki duymayan bir \'vatandaş modeli\'nin türemiş olmasıydı... Üstelik bu vatandaş tipolojisinin, rejimin de rejim karşıtlarının da, ulusalcıların da solcuların da, siyasetin de bürokrasinin de elbirliğiyle suyunu taşıdığı bir \'vatanseverlik\' bataklığından türemesiydi...\"

Demişim...

Hrant Dink davasının kararı açıklanır açıklanmaz sosyal medyada yapılan yorumları, \"Bir Ermeni ölmüş diye 5 yıldır ağlaşıyorsunuz, şehitlerimize böyle ağlamazsınız\" ve benzeri acımasız, insanlık dışı cümleleri okudukça, utandım.

Geçen 5 yılda hiçbir şeyin değişmediğini fark ettim.

Demek ki, Hrant\'ın bir \"vatan haini\" olmadığını, O\'nun olsa olsa bu ülkenin güvercini olduğunu anlatamamış aydınlar, yazarlar, çizerler, düşünürler bu topluma...

Davanın sonucundan daha acı olan, en azından beni daha çok yaralayan da buydu galiba.