Bir dönem Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı başkanlığı da yapan Dr. Fahri Demir’in, rahmeti Rahman’a kavuştuğunu öğrendik. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve sevenlerine sabırlar dileriz.

O’ndan geldik ve yine O’na döneceğiz. Böyle iman ediyoruz. Ölüm bizim için yeni bir doğum yeni bir başlangıçtır. Ancak, bazı ölümler bize geçmişi hatırlatır. Hele ölen kişi gök kubbede hoş bir seda bıraktıysa, o kişi hayırla yad ediliyorsa, o zaman bizim de mutlaka bir şeyler söylememiz gerekir.

Dr. Fahri Demir de bizim hafızamızda hayırla hatırlanacak isimler arasında yer almaktadır.
Esasen, yaşamın esprisi, belki özeti, bizden sonra kalanlar tarafından hayırla hatırlanmak, hayırla yad edilmek değil midir? Ne mutlu, geçtiği yerlerde hayırla hatırlananlara...

Hollanda Diyanet Vakfı’nı (HDV), kuruluşundan (1982) itibaren önce öğrenci, sonra bir STK mensubu olarak yakından takip etme imkanı buldum. HDV tarihinde yaşananlara; faaliyetlere, kavgalara, yetkili ve yöneticilerin çalışmalarına, karakterlerine şahitlik yaptım. 38 yıllık HDV’den kimler geldi kimler geçti. İlk müşavir Mehmet Kervancı’dan, son müşavir Yavuz Ünal hocaya kadar, vekâleten görev yapanları saymazsak, onbir başkan gelmiş geçmiş. Bazıları ebedi aleme göçtüler. Bazılarının ise isimlerini ve simalarını unuttuk bile. Ancak, zihinlerde ve gönüllerde iz bırakmışları unutmamız asla mümkün değildir.

Esasen, ‘HDV başkanları nasıl hatırlanıyor?’ sorusunun yanıtı ayrı bir yazı konusu. Ama konumuz o değil.

Eser ve hizmetleriyle unutulmayacak HDV başkanlarından birisi, mutlaka Dr. Fahri Demir hocadır. ‘Fahri Demir’ deyince hemen aklımıza gelen özellikler birkaç cümleyle şu şekilde: Onun kibar, nazik, beyefendi ve alçak gönüllü bir hali ve kişiliği vardı. O, şanlı Peygamberimizin, "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın." tavsiyesine uyan ve bunu davranışlarıyla gösteren birisiydi. Çok çalışan, okuyan, düşünen, öğrencilere değer veren, bilimsel makaleler yazan, kitap ve dergi yayınlayan bir müşavir olarak hatırlıyoruz Fahri Demir hocayı.

Hocanın özel şoförü yoktu. Kendi otomobiline binerdi. Koruması da yoktu. Çoğu zaman çay ve kahvesini misafirlerine kendi eliyle getirirdi. Vakıf parasını harcarken kılı kırk yarardı. Vakıfta; arabalar, korumalar, şoförler, lüks harcamalar, bankamatik memurlar sonradan icat oldu. Bu dönemlerin yani Lale Devrini hatırlatan dönemin müşavirlerini de yazmak, HDV tarihi ve Hollanda Türk toplumu açısından önem arz ediyor.

Fahri Demir’in Hollanda’da görev yaptığı yıllarda, Hollanda üniversitelerinde okuyan Türk çocuklarının sayısı çok azdı. Fahri Demir hoca üniversite öğrencilerine önem veriyordu. Onlarla ilişkilerin gelişmesini istiyordu. Hoca, farklı üniversitelerden küçük bir öğrenci grubuna ulaşmıştı. Coşkun Çörüz, Fadime Örgü, Mehmet Tütüncü, Mustafa Yıldız ve bendeniz de bu gruba dahil olmuştuk. Bu grupla belirli aralıklarla vakıf binasında sohbetler yapılıyordu. O yıllarda Leiden Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde okuyan Cengiz Özdemir part time olarak HDV’de çalışıyor ve üç aylık Hollandaca Türkçe ‘İSLAM ve Arayış’ dergisini yayınlıyordu. Özdemir’den sonra bir müddet bu görevi ve günlük Hollandaca gazeteleri tarama işini ben icra ettim. ‘İSLAM ve Arayış’ dergisi, hafızam beni yanıltmıyorsa hemen hemen tamamı Hollandalı olan 1250 aboneye sahipti.

Fahri Demir döneminde, İslam hakkında Hollandaca hazırlanan yayınlar on binlerce satıyordu. Hocanın kendisinin hazırladığı ve HDV’nin üçüncü yayını olan “DE ISLAM” başlığını taşıyan İslam dini hakkında, kısa bilgiler içeren kitapçık bir ara yok satmıştı. Öyle ki, Hollanda Savunma Bakanlığı bir çırpıda on bin adet sipariş vermişti askerlere dağıtmak için. Biz de, şaşırmış kalmıştık. O yıllarda İslam’a karşı müthiş bir ilgi vardı. Hollandaca yayın da neredeyse yoktu.

Bir Ramazan Bayramı sonrasıydı. Trouw gazetesi serbest kürsü sayfasında Ramazan ve Oruç’la ilgili bir yazım yayınlanmıştı. Yazı için gazete bana 50 Gulden göndermişti. Hemen gazeteyi alıp Vakfa, Fahri hocaya götürdüm. Kendisi yazmış kadar mutlu oldu. Ve gazetenin o sayısından 10 adet almamı söyledi. Yazıyı, Vakfı ziyaret edenlere büyük bir mutlulukla göstermişti.

Evet, Dr. Fahri Demir hocanın vefatı üzerine aklımıza hemen geliverenler bu şekilde.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi; ne mutlu, geçtiği yerde hayırla hatırlanmak. Herkese söz verip yerine getirmemekle anılmak da var bu işin içinde. Eline geçen din ve devlet yetkisini insanları yönlendirmek ve dinlemeyenleri bir yerlere, ‘bunlar şöyle böyle’ diye rapor veren HDV Başkanı olarak da hatırlanmak var kaderde.
Velhasıl; en iyisi, gök kubbede hoş bir seda bırakıp, hayırla anılmaktır. İşte HDV eski Başkanlarından Dr. Fahri Demir hayırla hatırlananlardan birisidir.
Mekanı cennet, ruhu şad, ilmi şahit olsun.

Veyis Güngör
10 Ekim 2020