Seçim döneminde söylenen sözlerin ve yapılan vaatlerin bazıları gerçekten de devlet yönetiminde dirsek çürütmüş insanları, gerçek bürokratları ve devlete hizmet verdiği yıllarda her ay sonu aldığı maaşın hakkını vermiş olan üst düzey geçmişi olan memurlarımızı güldürüyor. Bu gülme kervanına deneyimli hukukçularla, siyasete zamanında hakkını vermiş eski politikacılar da katılıyor, “devlet yönetmek ne demektir”i bilen akademisyenler de.

 

Son birkaç haftadır Ercan ihalesinin iptal edileceği vaatlerini duyuyorum ve okuyorum. Aday arkadaşlar bu ihaleyi iptal edeceklerini söylüyorlar ciddi ciddi… Kendileri peşinen inanmışlar söz konusu ihaleyi iptal edebileceklerine, başkalarını da inandırmaya çalışıyorlar.

 

Çok kısa ve öz olarak bu düşünceye "Kantara'nın keçileri bile güler" derim sadece.

İhale mevcut yasalara, tüzüklere ve kurallara uygun olarak yapılmış. Bu konuda Türkiye'nin açtığı devlet ihalelerinin denetiminde en iyi olan, açıkçası "bir numarası" olan bir kadın bürokrat ihaleyi didik etmiş ve ihale sonuçlandıktan sonra da KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığına tam not vermiş.

 

Bırakın tam not almayı bir kenara, zaten Ercan Havaalanı bu ihale ile ihaleyi kazanan şirkete verilmiş, satılmış veya da hibe edilmiş değil. Kapasitesini en az 4 misli arttıracak şekilde yeni bir pist ilave edilmesi ve yeni bir terminal binası yapılması karşılığında 25 yıllığına kiralanmış. Zaten bizim devletin, memur maaşı ödemekten yatırım yapacak, hele de 750 milyon TL gibi bir parayı Ercan Havaalanına yatıracak mali gücü de yok. İhaleyi iptal edecek kişi hangi parayla ikinci pisti ve yeni terminal binasını yapacak, onu da açıklaması gerekiyor.  

 

Şimdi birileri çıkıyor ve bu ihaleyi iptal edeceğinden bahsediyor. İptal eden, iptal gününe kadar ihaleye kazanmış şirketin yaptığı tüm harcamaları ve de kontratta belirtilen tek taraflı iptalden doğacak bütün zarar ziyanı da kişisel olarak ödemek zorundadır. Kural böyle. Bunu ben söylemiyorum, hukuk söylüyor. Tazminatı önce KKTC devleti ödüyor, sonra da bu parayı iptal kararını alan kişiden veya da kişilerden devlet tahsil ediyor. Çok merak ediyorum doğrusu hangi babayiğit bu kararı alıp, ihaleyi iptal edecek.   

 

Aynı kural, petrol dolum tesisi için de geçerli.

Çarşamba günü Siber hükümeti, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada, eski Bakanlar Kurulunun petrol dolum tesisi için sahil şeridi kiralamasının Anayasa’nın 159’uncu maddesi ile İTEM yasasının 4’üncü maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini açıkladı.

 

Açık olan şu ki, petrol dolum tesisi için sahil şeridi kiralamasının Anayasa’nın 159’uncu maddesi ile İTEM yasasının 4’üncü maddesine aykırı olması ile bu kararı iptal etmek farklı kavramlar.

 

Ben şirketin açıklanan isminin de yanlış olduğu inancındayım. Yaptığım araştırmada açıklanan ismin Türkiye'nin ünlü bir oteller zinciri ve inşaat firması olduğu ve petrol dolum tesisi ile herhangi bir ilgisinin olmadığı, bu açıklanan isme çok yakın bir ismi taşıyan bir başka Avrupa merkezli, uluslararası faaliyet gösteren bir petrol şirketinin bulunduğu ve kiralamanın da bu şirkete yapıldığı sonucuna ulaşmış bulunuyorum.     

 

Eğer gerçek benim düşündüğüm şekildeyse, Siber hükümeti şimdiden, münferiden veya da hep birlikte birkaç milyon Euro tazminatı ödemeye kendisini hazırlamalıdır.

 

Yapılan kira sözleşmesinin 49 yıllık olduğunu düşünmekteyim. Bunun gerekçesi de hiç bir şirketin birkaç on milyon Euro'yu, 21 yıllık bir kira sözleşmesinin bitiminde geri alamayacağı bir tesise yatırmayacağıdır. Umarım söz konusu şirket, Bakanlar Kurulundan kiralama kararı çıktıktan sonra alt yapı ve yakıt depoları için sipariş vermemiş ve ön ödeme yapmamış olsun.   

 

Eğer söz konusu şirket, petrol depolama tesisi kurmak amaçlı alt yapı ve yakıt depoları için sipariş vermiş ve ön ödeme yapmış ise, kimliğini tahmin ettiğim şirketin uluslararası hukukçularının Siber hükümetini dava edeceğini ve iptal edilen kiralama kararı için birkaç milyon Euro tazminat talebinde bulunacaklarını şimdiden söyleyebilirim.

 

Hükümet etmek kolay bir iş değildir. Hele de kararlar mantıksal yerine duygusal alınmışsa, geriye dönüş bedeli çok ağır olmaktadır. Bu iptal kararı bana 2003 yılında, dönemin muhalefet liderinin şov amaçlı, hükümetin verdiği vatandaşlıkların iptal edilmesi için mahkemeye yaptığı başvuruyu getirdi. Sonradan iptal listesi içinde ünleri Türkiye'nin dışına çıkmış isimlerin de olduğu anlaşılınca, bu kişiler yalvar yakar vatandaşlığa tekrar davet edilmişlerdi...