Politbüro canlandı!.. CHP’deki ulusalcıları harekete geçiren “Dersim tartışması” kaset skandalıyla devrilen Baykal-Sav yönetiminin kurultay hesaplarına ortam hazırlıyor.
Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu ikili baskı altında.

Başbakan Erdoğan AKP grubunda 1937-38’de Dersim’de yaşananlara ilişkin bir jandarma raporunu açıklayarak, “özür” dilemişti. Gözler bugün Kılıçdaroğlu’nda olacak. Kemal Bey Brüksel’deki temasları sırasında “devlet adına” Cumhurbaşkanı Gül’ün “özür dilemesi” gerektiğini savunmuştu. Ancak bu çağrı CHP liderinin tutumu açısından kuşkusuz yeterli bulunmayacak. CHP liderinin bugünkü grup konuşmasında “Erdoğan’ın gerisine düşmeyen” açıklamalar bekleniyor. Böylece Kılıçdaroğlu iktidarın “Dersim baskısı”nı aşmaya çalışırken, Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün “Katliamdan Atatürk’ün de haberi vardı” sözleri üzerine harekete geçen “eski CHP”lileri dizginlemeye çalışacak.

Haluk Koç, Nur Serter gibi ulusalcılardan sonra kulislerde dün de Muharrem İnce’nin “Gün ola harman ola” diyerek kurultay hesapları yaptığı konuşuluyordu.
Onur Öymen ise Baykal’ı deviren “kaset komplosu”nun ardında ABD ve AB çevrelerini arıyor. Wikileaks belgelerine gönderme yapıyor.

Dersim’i “rövanşist” duygularla sömüren parti içi muhaliflerin CHP’yi daha ileri noktaya taşıma gibi bir kaygıları yok. Amaçları Kılıçdaroğlu’nu giderek daha fazla yıpratmak, partinin “Kürt-Alevi” azınlığın eline geçtiğini öne sürerek kurultay ateşini körüklemek. Ve yerel seçimlerden önce devirmek.
Aslında böyle bir deneme 12 Haziran ertesinde yapılmış ancak imza toplama girişimi destek bulmamıştı.
Dersim isyanı, Politbüro’yu bir kez daha harekete geçirdi.

Tabii buraya gelinmesinde Kılıçdaroğlu’nun da payı büyük.
Partiyi “sola açarak” yöneteceğini söylemesine karşın, seçimler öncesinde “sağa açılmakla” kalmadı, Mehmet Haberal, Sinan Aygün gibi CHP’yle hiç ilgisi olmayan “Ergenekon sanıkları”na milletvekilliği yolunu açarak “dokunulmazlık” kazandırmaya çalıştı. Grupta ağırlıklı bir “Silivri grubu” var. Dersim tartışması açılınca onlar da bayrak açtılar.
Kılıçdaroğlu’nun bu “ideolojik” kuşatmayı aşması kolay olmayacak.

Demokrat bir tutum ve insani bakış açısıyla, “Evet Dersim’de yaşananlar bir katliamdı, CHP’nin son genel başkanı olarak 1937-38’de olanlar nedeniyle partim adına özür diliyorum” dese grupta isyan çıkacak. Sessiz kalsa CHP’ye oy veren Alevi yurttaşların sitemiyle karşılaşacak. Öte yandan CHP’yi de AKP oklarından koruması gerekiyor.
Kamuoyu ise onca iç ve dış sorun karşısında ana muhalefetin parti içi hesaplar nedeniyle “Dersim tuzağı”na çekilmiş olmasına tepkili.

TRT 1’deki “Politik Açılım”da bir izleyici, “CHP, Kemal Bey gibi bir Dersimliyi genel başkan seçmekle özür dilemiş olmuyor mu?” diye soruyordu.
Kılıçdaroğlu’nu dinleyelim. Bakalım ne diyecek?!