Dersim'de kötü şeyler oldu, evet...

Rivayetler muhtelif ama binlerce kişi öldürüldü, evet.
Hukuk cinayetleri işlendi, evet.
İnsanlar fare gibi zehirli gazlarla itlaf edildi, evet.
Bütün bunlar 1938 yılında gerçekleşti, evet.
Dersim'de katledilenler Alevi idi, evet.
Üstelik seyyidler vardı katledilenler arasında, evet.
Bütün bunlar konuşulacak da...
Ah bunlardan Atatürk'ün haberinin olmadığı ifade edilebilse... Yani Atatürk'ün de bir şekilde sorumlu olduğu kanaati ortaya çıkmasa...
Bundan İnönü sorumlu tutulmasa...
Bundan CHP sorumlu tutulmasa...
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı yara almasa...
CHP sancılanmasa...
Hüseyin Aygün CHP'den atılmasa...
Kılıçdaroğlu karşıtları, Dersim'den ve Atatürk'ün suçlanmasından yola çıkıp isyan bayrağı açmasalar...
Bütün suç Celal Bayar'a yüklenip, işin içinden çıkılsa...

Nasıl olacak bütün bunlar?

Her şey bir şekilde iç içe girmiş.
Atatürk evet, hasta yatağında yatıyor ama devlet yönetiminden kopmuş değil ki... Ayrıca Dersim işi, sadece 1938'e münhasır bir iş değil ki... Belgeler Atatürk'ü Dersim'le hiç ilgilenmemiş göstermiyor ki...
Artı, İnönü de orada Dersim işinin bir yerlerinde rol üstlenmiş.
Üstelik CHP tek parti iktidarı...
Belki garip olan Kılıçdaroğlu'nun CHP'li olması... Hatta CHP'ye genel başkan seçilmesi... Hatta Aleviler'in CHP'li olması. Hatta Hüseyin Aygün'ün, Dersim davasını kovalayan bir insan olarak, bu kapışmayı hiç hesaba katmadan -ya da tam da hesap ederek- CHP'den milletvekili seçilmesi...
Aslında belli ki, şu an CHP içinde bulunup da Hüseyin Aygün'ün Dersim çıkışına karşı ayaklananlar, o zamanki devlet tavrını onaylıyorlar.
Onur Öymen'in Meclis'teki sözlerini hatırlayalım: Ne diyordu?
"-Dersim'de analar ağlamadı mı?"
Bunun anlamı netti:
-Evet, Dersim'de insanlar vahşice öldürüldü ve tabii ki analar ağladı. Ama bazen devlet öyle şeyler yapar ki, anaları ağlatır. Devlet haklı bir iş içinde ise anaların ağlamasına aldırış etmez.
Aslında, böyle bir çizgi ile ailesinden 40 kişiyi, malum kıyımda kaybeden Kılıçdaroğlu'nun aynı partide buluşması eşyanın tabiatına aykırıdır.

Dersim elde patlayan bomba

Şu an yaşanan, "Alevi kesim" ile CHP'nin birlikte yürüyüşündeki saçmalığın intikamıdır.
Bu böyledir ama saçmalığı besleyen olgu, Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olarak, parti hafızasını ameliyat masasına yatırma cesaretini, belki gücünü kendisinde bulamamasıdır.
Kılıçdaroğlu, Dersim işinin tam da şu anda gündeme gelmesini istiyor muydu?
CHP'nin Dersim işinden, paramparça olmadan çıkabileceğine inanıyor muydu?
Ben sanmıyorum.
Şayet Kılıçdaroğlu'nun dünyasını okuyabiliyorsam, onda derin bir takiye ahlakı bulunduğunu düşünüyorum.
-Sessizce yürü, ilerle, ittifaklar kur, CHP içinde yüksel, gerekirse yol arkadaşlarını tasfiye et, adım adım etrafını aynı dünyadaki insanlarla tahkim et, güçlen, güçlen, güçlen... Sakın maceraya atılma...
Bana göre Dersim, Kılıçdaroğlu'nun hesapları açısından vakitsiz patladı. Hüseyin Aygün kendisi açısından ilkesel ama siyaset açısından yanlış zamanlama yaptı. İktidar, medya, CHP'nin muhalifleri Kılıçdaroğlu'nu meydana çekti.
Ve şimdi Kılıçdaroğlu kıvranıyor.
Ateşteki kestaneleri, AK Parti'ye ya da Başbakan Erdoğan'a toplatmak için, uyanıklığı bağıran, dolayısıyla boşa çıkacak olan hamleler yapıyor.
Belli ki Dersim'i CHP çözecek.
Dersim de belli ki CHP'yi çözecek.
Yani CHP miadını doldurdu Türkiye siyaseti için. Tek parti döneminin neresinden tutsan dökülecek çünkü.