Yeni Demokrat Kadın Yöneticileri’ne ait bir internet sitesinde yer alan “avukat Sedat Yurtdaş bir kadını taciz etti” başlığı altında haberi okuyunca adeta beynimden vurulmuşa döndüm.

Yıllardır yakında tanıdığım, daha önce de ailece görüştüğüm, kişiliğinden, ahlakından ve onurlu duruşundan zerre kadar şüphe duymadığım DEP eski Milletvekili Sedat Yurtdaş’a yapılan bu çirkin ve ahlakdışı saldırıyı şahsım adıma şiddetle kınıyorum.

Bugüne kadar toplumsal barış, kardeşlik ve birliktelikten yana duruş gösterip mücadele eden, bu duruşundan ötürü adeta BDP ve PKK tarafından da “istenmeyen adam” ilan edilen Yurtdaş, kamuoyunda sık sık görünen, bir çok basın ve farklı kurumlar tarafından fikir, entelektüel birikiminden, sosyolojik ve tarihsel deneyimlerinden yararlanılan biri olması nedeniyle galiba biri veya birilerini çok fazlasıyla rahatsız etti.


Ya da tacize maruz kaldığını iddiasında bulunan hanımefendi Yurtdaş üzerinden gündeme gelmek ve varlığını hissettirmek istemektedir.


DEP’li Yurtdaş’a sorulmadan, savcılık kendisine bir bildirimde dahi bulunmadan, hatta sorma gereğini duymadan, taciz iddiası doğruymuş gibi, yayın yapmak yayın ilkeleriyle de asla bağdaşmaz.


Kaldı ki bütün siyasal yaşamı boyunca bu tür derneklere destek vermiş, emek vermiş biri olan Yurtdaş’a bilgisine başvurulmadan, olayın doğru/veya yanlışlığına sorgulamadan kendi internet sitelerinden yayınlanmış olması da kişilik ve onursal haklara da açıkça bir saldırıdır.


Konuyla ilgili bir açıklama yapan DEP eski Milletvekili Sedat Yurtdaş; bu saldırının bir yargısız infaz olduğunu belirterek söz konusu siteye ve kamuoyuna yazdığı açıklamasında şunları söylemektedir:


Yurtdaş; “Kişilik haklarıma saldırı nedeniyle 02 Ocak 2014 21:41 itibariyle, “http://yenidemokratkadin.net” web siteniz ve “facebook” ile “twitter” sayfalarınızda yayınlanan haber ve “Tacize sessiz kalma!” dövizinin bulunduğu bir fotoğraf ile benim bir fotoğrafımı bir arada kullanmak suretiyle yaptığınız büyük bölümü konuya ilişkin literatür içerikli saldırgan ve kesin hüküm bildiren bu manada “yargısız infaz” eden haberin bütün internet yayınlarınızdan kaldırılarak orijinal fotoğrafım ve aşağıdaki metin ile birlikte bir hafta süre ile aynı sayfada aynı büyüklükte haber olarak yayınlanması talebimdir. Web adresiniz ve “facebook” ile “twitter” sayfalarınızda yer alan haber tümden asılsız bir iftiradır. Bu nedenle bu iftira sahibine karşı gerekli bütün cezai ve hukuki mücadele başlatılmıştır. Zaten daha ilk gün fark eder etmez, 03/01/2014 tarihinde Saat:12: 50’de facebook sayfanıza aşağıdaki metni gönderdim. “Yeni Demokrat Kadın Yöneticileri’ne Bugünkü internet sitenizde yer alan “Avukat Sedat Yurtdaş bir kadını taciz etti” başlığı altında yer alan haberi bırakın Diyarbakır Barosu, savcılık süreçlerini, bana henüz resmi bir bildirim dahi yapılmadan, hatta sorma gereği dahi duymadan, doğruymuş gibi, kanıtlanmış gibi, kesinleşmiş gibi yayın yapmanın kadın hareketi ve yayın ilkeleriyle bağdaşır bir yanı yoktur. Kadın özgürlük hareketine kendimce yaşamım boyunca önem vermiş biri olarak, bütün diyalog kapıları açıkken bu konuda hem ilgili kurumlarda hem de herkesin önünde hesap vermeye hazır olduğumu bilmenizi isterim. Bu nedenle öncelikle bu siyasal, hukuksal dayanaktan yoksun ve kişilik haklarımı yok sayan yanlış yayının düzeltilmesini dilerim.


Ancak görünen o ki, kişilik haklarımı hiçe sayan, hukukun en temel prensiplerinden masumiyet karinesini yok sayan, genel yayın ve etik ilkeleri ile kendini bağlı saymayan yayın anlayışınız bir sonucu olarak, benim gönderdiğim metne yer vermediğiniz gibi, tümden iftira olan yayınınızı hala sürdürmektesiniz. Bu organize ve Anayasanın 38. maddesinde karşılığını bulan “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” gibi, suç ve cezaya ilişkin en temel esası yok sayan, tutumunuz basın yayın ve ahlak ilerinin başında yer alan “Yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez haberlerde ve yorumlarda suçluymuş gibi değerlendirmeler yapılamaz” ilkesi bir LİNÇ KAMPANYASI” şeklinde bugün de sürdürülmektedir.


Bu itibarla, 1970’lerin ortalarından bu yana insan hak ve özgülükleri uğrunda, Kürt özgürlük mücadelesi uğrunda faili meçhullerin kol gezdiği koşullarda mücadele etmiş, en ağır işkencelere uğramış, tehdit edilmiş, yargılanmış, buna rağmen, 1991 Genel Seçimlerinde Milletvekili olarak mücadelesini HEP-DEP içinde sürdürmüşümdür. Bir Temmuz 1994’te DEP’in kapatılmasıyla birlikte tutuklanmış, yargılanmış hakkında ceza kararı verilmiş; bugün de Radikal Gazetesi’ne bir yıldan beri Pazartesileri yazı yazan çok sayıda Kürtçe-Türkçe televizyon programına konuk olarak yorum ve değerlendirmeler yapan; DİTAM (Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi), Mezopotamya Vakfının ve Üniversitesinin kurulması çalışmalarında aktif yere alan biri olarak; Orkestra Yeni Ezgiler Çalacak, Remo, Bir Gensoruda Parlamento Gerçeği, İnsanlar Düşünceler Kavgalar, Xelat ve Kefarat gibi Türkçe-Kütçe çeşitli çalışmaların sahibi olarak; Bu son derece planlı ve örgütlü kumpasın, kampanyanın, karalamanın, saldırının hangi sebep ve saiklerle yapıldığının bütünüyle ortaya çıkacağından ve ifitirayı/çamuru atan/lara bumerang misali geri döneceğinden, siyasal toplumsal ve entelektüel onurumu zedelemek isteyenlerin onurlarının zedeleneceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. “Haysiyet cellatlığı”nın kimseye bir yararın olmayacağı er geç anlaşılacağından hiçbir kuşku duymadığımı kamuoyunun, tanıyan tanımayan herkesin bilmesini isterim. Belirttiğim sebeplerle bu metnin web adresiniz facebook ve twitter sayfalarınızda orijinal fotoğrafla birlikte 1 hafta süre ile aynen yayınlanması aksi halde, sonucun sağlanması için 5651 Sayılı “İnternet Yayınları ve Suçları Hakkında Kanun”un “İçe¬ri¬ğin ya¬yın¬dan çı¬ka¬rıl¬ma¬sı ve ce¬vap hak¬kı “başlıklı 9. maddesinin açık hükmü gereğince yerine getirilmesi için, her türlü maddi ve manevi tazminat talep ve dava hakkımın saklı kalmak kaydıyla gerekli hukuki ve cezai yollara başvuracağımı bildiririm” demektedir. Yurtdaş; bu açıklamayı yaptıktan sonra çamur at izi kalsın olayı gibi söz konusu site haberi yayından kaldırmıştır. Yurtdaş söz konusu çirkinlikle dolu haberin yayınlamasıyla ilgili Diyarbakır 5.Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak hak arama yoluna gitmiş, mahkeme Yurtdaş’ı haklı bulmuş ve haberin yayından çıkarılmasına karar verilmiştir. Bana göre belden aşağı vurmak en aşağılık bir harekettir….