Denktaş, hasta olmasaydı, Ergenekon’dan tutuklanacak mıydı?

Bilmiyorum...

İçinde “Denktaş” ve “Ergenekon” geçen ilk cümleyi kimin kurduğunu da hatırlamıyorum...

İddia, Hürriyet gazetesinin bir yazarına ait...

Ergenekon ve Balyoz söz konusu olduğunda cevvaliyetinden eser kalmayan arkadaş hani... Oda TV’nin faaliyetlerine toz kondurmayan ve müstear isimle dedikodu yazıları yazarak bu mecraya katkıda bulunduğu iddia edilen arkadaş hani... Soner Yalçın’a telefon açıp kimin anası için ne tür iyilikler düşündüğünü “müjdeleyen” arkadaş hani...

Buyuruyor ki, “Rauf Denktaş hastalanmasaydı, belki de Ergenekon’dan tutuklanacaktı...”

Ergenekon tutuklamaları başladığında “rahmetlinin” sağlığı ne durumdaydı?

Bilmiyorum.

Levent Ersöz’den ve Hurşit Tolon’dan daha mı beter bir durumdaydı?

Onu da bilmiyorum.

Bildiğim şu:

Kıbrıs davasının sembol ismi Rauf Denktaş, Mehmet Ali Talat Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, tuhaf birtakım kişilerce kuşatıldı.

Hemen aklıma Sinan Aygün, Doğu Perinçek, Fatih Hilmioğlu ve Mümtaz Soysal gibi kıymetli isimler geliyor... Soysal hoca, ayrıca, uzun yıllar “danışmanlık” görevinde de bulunmuştu.

Bir şey daha biliyorum:

Rahmetli Denktaş, Annan Planı’na karşıydı.

Referandumdan çıkacak her iki sonucun aleyhimize olacağına ve Kıbrıs’taki “garantörlük” hakkımızı kaybedeceğimize inanıyordu. (Tabii, rahmetli “Annan Planı” diyemez, kendine has şirin lehçesiyle “Anan Planı” der, gülüşmelere yol açardı.)

Danışmanları ve kendisini kuşatan “partnerleri”, “Rum’a esir oluyoruz” inanışını daha sert sözcüklerle, daha haksız bir düzlemde dile getiriyorlardı.

Maksadını aşıyorlardı yani...

Mesela, “Kıbrıs’ın satılmak üzere olduğunu, Erdoğan’ın yavru vatanı Rumlara peşkeş çektiğini, referandumu kabul eden Mehmet Ali Talat’ın da bir hain olduğunu” söylüyorlardı.

Bir taraftan da, “Kıbrıs satılıyor” düşüncesi etrafında, Ergenekon taifesine alan açıyorlardı.

İlginçtir, Kıbrıs’ın satıldığını öne süren ve şu sıra Silivri’de mevkuf bulunan “partnerler”den birinin, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan hemen sonra taraftarlarını “barış harekâtı” aleyhinde örgütlediğini, “Türk ordusunun Kıbrıs’ta işgalci bulunduğu” yönünde yayınlar yaptığını kimse hatırlamayacaktır... Bu vesileyle hatırını sormuş olalım.

Referandumdan çıkan sonuç, rahmetlinin yanılmış olduğunu gösterdi.

Kıbrıs satılmadı...

Bilakis Türk tarafının eli güçlendi...

Rahmetli de (ciddi bir devlet terbiyesinden geçmişti ve akıllı bir adamdı) muhalefetini kesti, köşesine çekildi.

Denktaş’a ilişkin bildiklerim ve hatırlayabildiklerim bunlar...

Hürriyet yazarının “tutuklanacaktı” iddiasına gelince...

Bu konu bizi aşıyor ve Ergenekon savcılarını ilgilendiriyor...

Ergenekon savcıları diyecek ki, “Söyle bakalım muhterem... Denktaş’ın tutuklanacağını nerden biliyorsun? Önce tutuklanmasına engel teşkil eden sağlık sorunlarını, sonra da bu iddianı nereye, hangi bilgiye, hangi tanıklığa dayandırdığını anlat...” 

Madem kendisi “falanca gazeteciler tutuklanacak” diyen meslektaşlarını (son derece haklı gerekçelerle) Ergenekon savcılarına havale ediyor ve “soruşturmanın ciddiyeti” için bunun şart olduğunu düşünüyor...

Bu iddiasını bir şekilde kanıtlayacak...