Hepimizin, kendince ördüğü şemaları ve bu şemalara yerleştirdiği davranış biçimleri vardır. Bunlar, gerek ailemiz, gerekse sosyal olgulardan edindiğimiz deneyimler sonunda biçimlenir. Genellikle de, bu şemaları korur ve tekrarlarız. Uyanları kabul eder uymayanları dışlarız. Benzer şemalar taşıyan kişilerle bağlarımızı kurar; uymayanlara göre, ya değişim ya da red davranış biçimini uygularız.

Çoğu kişi, özellikle stresli zamanlarında değişimi red edip, alışılmış olanı, rahatlığı yeğler. Çünkü, alışılmışın dışında olanları denemek cesaretini kendinde bulamaz. Yalnız kalmaktan, yanlış anlaşılmaktan korkar ve içinde bulunduğu mutsuz durumu değiştiremez.

Hepimizin değişim için içsel kaynakları vardır. Yeniliklere göre kendimizi geliştirir, değiştiririz. Şemamıza göre adlandırdığımız, "iyi", "kötü", "güzel", "çirkin", "doğru", "yanlış" larımıza ters gelen, uymayanlar bizi sinirlendirir ve huzursuz yapar. Bu algı düşüncemize, düşüncemiz de davranışlarımıza yansır. Şemanıza uymayan bu etkenler karşısında, sinirlenmek sizi mutsuz eder. Oysa karşı çıkmak, sinirlenmek yerine, empati kurarak, karşı şemaları anlamaya çalışmak sizi olgun ve huzurlu kılar. Bunun ardından da değişim başlar.

Değişmek istediğiniz her yaşta değişebilirsiniz. Ayrıca “değişim” kötü bir kavram olarak algılanmamalı, tam tersine adaptasyon, hoşgörü, özgürlük, esneklik olarak değerlendirilmelidir.

Unutmayın, değişmek bizi hem özgürleştirir hem de daha esnek kılar.

Mutlu olmak bir seçimdir. Geçmişte bizi mutsuz eden etkenleri değiştiremeyiz ama, üzerimizdeki etkilerini değiştirebiliriz.

Hepimizin seçenekleri vardır. Eğer, bizi mutsuz eden etkenleri saf dışı bırakıp; bedenimize iyi bakacak, duygusal dünyamızı doyuracak, çevremizden ve sosyal ilişkilerimizden tatmin olacak, manevi dünyamızı besleyecek şekilde bilinçli seçimler yaparsak mutlu olabiliriz.

Pozitif değişimlerle dolu nice günlere...