“İnsanlar bir kez doğmazlar. Bu iş, annelerinin onları doğurduğu gün bitmez. Fakat hayat yeniden ve yeniden onları kendilerini doğurmaya mecbur eder.”

Bu alıntı ünlü Kolombiya’lı yazar Gabriel Garcia Marquez’in ‘Kolera Günlerinde Aşk’ adlı romanından... Sevdiği kız evlenmek için başka bir erkeği tercih edince, zarif bir depresyon içine düşen roman kahramanı, sevdiğine kavuşma hayali ile yanarak ömrünü geçiren bir adamdır...Yaşlılık yılları gelip çattığında ise, kaderin cilvesi onları, tamda çok büyük bir kolera salgınının ortasında, nehirde bir aşağı bir yukarı seyahat eden bir gemide, karantina içinde buluşturur...

Gönüllü bir şekilde evlerimizde karantinada olduğumuz bu zor günlerde, seneler öncesinde okumuş olduğum Marquez’in bu romanından hissiyatlar aklıma gelmeye başladı. Bütün romanlarında olduğu gibi hayatın anlamını vede, hayatta en önemli olan değerleri çok güzel bir şekilde sorgulatan bir romandı, Kolera Günlerinde Aşk!

Şimdi evimizde hayat arkadaşlarımız olan eş ve çocuklarımız ile sürekli yakın temasta kalmak zorunda olduğumuz bu dönemde, hayati değerlerimiz ile gerçekten aynı çizgide miyiz, değil miyiz, test ediliyoruz. Bu zor günlerde, üzerimizde pek çok baskı varken, içsel değerlerimizi, sevgiyi, saygıyı, iyilik severliği, merhameti, sabrı, çevremize vede kendimize gösterebiliyor muyuz? Hayat samimiyetimizi test ediyor şimdi!

Evet bir kahve ya da çay vakti şimdi, vede derin bir nefes alma vakti...

Ben kendim adıma, sürekli üretimde kalmaya çalışarak çözüm buldum! İçinden geçtiğimiz bu belirsizlikler döneminde, aile içinde ve çevremde bana ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını  gidermeye çalışmak önüme ışık tutuyor sanki! Beni mutlu ve sakin hissettiriyor.

Fiziksel olarakta, Kraniosakral Terapi’de çok önemli anatomik bir yapı olan vagus sinirini rahatlatıcı şeyler yapıyorum; en azından her saat başı esneme hareketi yapmak, içim sıkıldığında yüzümü soğuk su ile yıkamak, endişelenmeye başlayınca, 3 ile 6 kez derin nefes alıp vermek, neşeli bir şarkı söylemek, ve sevdiklerim ile güzel bir telefon sohbeti yapmak gibi. Düzenli egzersiz yapmaya alışkın değilseniz bile bu ufak hareketleri her yetişkin yaş gurubu ve, her türlü sağlık durumunda vücudunuzun Bağışıklık Sistemini güçlendirmek için uygulayabilirsiniz.  Vagus siniri, direk beyinden çıkan 12 sinirden biri olup, vücudun en uzun sinirlerinden birisidir. Pek çok fonksiyonlarının yanı sıra; dil kökü, yutak, gırtlak, nefes borusu, yemek borusu, kalp, akciğer, miğde, karaciğer ve bağırsaklar organ ve bölgelerindeki parasempatik sinirleride  kontrol eder. Endişe, depresyon, stres ve travma durumlarında Vagus Parasempatik sinirleri aktifleşir. Ama vagus sinirinin parasempatik rahatlatmayı başardığımızda, buna uyumlu olarak vagus sinirinin bağlantıda olduğu tüm vücut fizyolojisi rahatlar ve vücudun Bağışıklık ve onarım sistemleri daha etkin bir şekilde çalışmaya başlar.

Bu dönemde dünyanın ve bireysel olarak hepimizin içinden geçtiğimiz sıra dışı deneyimler, her bir gün, her birimizi, sanki bir kez daha yeniden doğuyormuşuz gibi değişime zorlayacaklar. Tabi ki değişimde de sadece iki yön var!

Şimdi yine derin bir nefes ve,  çay/kahvemizden bir yudum almak zamanı…

Hepimizin şimdi  birliğe, bize neşe, huzur ve destek kaynağı olan  bir çevreye ihtiyacı var!

Sanal bile olsa, karşılıklı kahvenizi yudumlayıp, size kendinizi mutlu hissettiren sohbetleriniz bol olsun. Üretim dolu haftalarda tekrar buluşmak dileğim ile…

Sorularınız olursa bana [email protected]  mail adresinden ulaşabilirsiniz. Yardımcı olabilmekten mutluluk duyarım. Bir sonraki güzel buluşmamıza kadar sağlıcakla ve esenlikle kalın…

Tuba Karacalar Mandel

www.sifahouse.co.uk