Dün, kızımın sınıf öğretmeninin isteğiyle, yardımcı anne olarak okul gezisi “Brooklands müzesine” gittik.


Yolculuğumuz yarım saat, gezimiz ise dört saat sürdü.


6 yaşlarında 28 çocuğu 6’lı gruplar halinde paylaştık.


Çocukların her biri resmen başka bir yöne kaçmak isteyen civcivler gibiydiler.


Onun için 4 saatlik gezi, bir ömür sürdü desem yeridir.


Kaçma gibi bir şansın da yok, onlara örnek olmak için her şeyi en ince ayrıntısına kadar dinlemek zorundasın.


Belki de anlatılan bir konuya bu derece konsantre oluşum, beni bile hayrete düşürdüğü ender zamanlardan biriydi...


Neyse gelelim öğrendiklerim ve hatırladıklarıma;


Brooklands müzesinde;


-1819 yılında imal edilmiş bisiklet örnekleri,


-1900 yılı yapımı, dünyanın en eski araba fabrikası olan peugeot marka bir otomobil,


-135 yaşında ilk atlı otobüs,


-İlk yapılan uçakların imalat yerleri,


-Birinci ve ikinci dünya savaşında uçan uçaklar, 


-Şuanda bile 1 milyon sterlin değerindeki uçak motorlu bir araba,


-İlk 24 saatlik araba yarışlarının ve formula 1'in yapıldığı ilk yer,


-Saatte 332 km hız yapabilen dünyanın en hızlı bisikleti, 


-Bombalar...

Artık aklına ne gelirse...


Hatta o uçaklarda uçmuş, çok yaşlı ve bir o kadar da bakımlı görünen, resmen canlı tarih pilotlarla tanışma ve sohbet etme imkanı... 


Bu tarih cümbüşünün içinde benim ve bir çokların en çok ilgisini çeken;


Koskoca Atlantik okyanusunu bile 3 saatte aşabilen, sesten hızlı bir uçak! 


Elbette ki “Concorde” tan bahsediyorum.


Concorde, 2000 yılında 113 kişinin hayatını kaybettiği bu  feci  kazadan 3 yıl sonra emekliye ayrıldı.

Dünyanın en şöhretli ve en hızlı yolcu uçağı ‘Concorde’, Brooklands müzesindeki restorasyonundan sonra yine bu müzede sergileniyor.


Dış yüzeyi, çok hafif ve ısıya dayanıklı titanyum maddesinden üretildiğinden, uçuş sırasında sürtünme nedeniyle uçağın boyu uçuş sırasında 7.5 cm uzuyormuş, akıl alacak gibi değil!


Bir tek gidiş biletinin bile yaklaşık 5 bin sterlin olduğu Concorde'la yolculuk edebilmek malesef sadece ünlü ve zengin kişilere mümkün olmuştu.


Bugün ise, bu görkemli uçağın içini ve dışını itina ile gezerken, 6 yaşındaki çocuklara, neden şuanda uçağın içinde olupta uçamadıklarını anlatmak zor.


Biraz da hüzünlü bir atmosferi olduğu kesin... 

Kolay mı kaç kişiye mezar olmuş bir uçağın içinde oturuyorsun...

İşte dünyada ender rastlanan bu müzeyi biraz anlatmaya çalıştım.


Gerçi Türkiye’den gelen turistlerin ilgisini çeker mi bilmem...


Londra’ya gelen birine "Brooklands müzesine mi gitmek istersiniz yoksa buranın en uygun, en ucuz alışveriş merkezlerine mi" diye sorsam sizce cevap  ne olurdu?