Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretine saatler kala CHP Diyarbakır eski milletvekili ve eski Genel Başkan Yardımcısı Mesut Değer’den ilginç bir çıkış geldi.

Doğrusu bu açıklamayı okuyunca kendi kendime ancak bir BDP’li veya bir PKK yöneticisi bu sözleri söyleyebilir diye düşündüm. Tabii her zaman ifade ettiğim gibi fikirlerine katılmasam da her fikrin kendini hür olarak ifade etmesinden yanayım. Düzenlediği basın toplantısında başta bütün siyasal partilere, örgütlere, PKK’ye ve Hizmet Hareketine sağduyu çağrısı yapan Değer, söze Said Nursi’den başlayarak Said Nursi’nin bir İslam alimi olduğunu, hayatı boyunca hak, hukuk ve Kürtlerin temel özgürlüğü için mücadele ettiğini belirten Değer, Nursi’nin Osmanlı padişahının karşısına çıkarken ‘padişahım sen çok yaşa demediğini, Kürtçe eğitimden, Kürt kimliğinden ve Kürtlerin yaşadığı ekonomik sorunları dile getirdiğini söyledi.

Said Nursi’nin Afyon zindanlarında tek odalı hücreye ne için konulduğunu soran Değer “1960 darbesiyle Şanlıurfa Halil İbrahim dergahındaki Said Nursi’nin mezarı yıktırıldı. Bilinmeyen yere nakledildi. Sayın Başbakan’ın Said Nursi’nin mezarını Halil İbrahim dergahına yerine nakledecek cesareti göstermesini bekliyoruz.

Said Nursi hiçbir zaman CHP’yle bir araya da gelmemiştir.”dedi. Gülen hoca cemaatiyle ile Ak Parti hükümetinin 11 yıl boyunca birlikte hareket ettiğini, al gülüm ver gülüm ülkeyi paylaştıklarını, ancak şimdi düşman kardeşler haline geldiklerini illeri süren Değer, Cemaatle CHP’nin işbirliğine anlam veremediğini söyledi. Erdoğan Kirli Oyunların Kurbanı Olabilir. CHP’li Değer; “17 Aralık yaşandı, Sayın Başbakan kirli oyunların kurbanı olabilir. Başbakan bu işin ayrılmaz parçası olduğunu öğrenmiştir. 17 Aralık’ta yaşananlar trafik kazası değildir. Demokrasimiz için büyük bir gerileme yaşanmıştır.

Kısacası demokrasimize hem Ak Parti ve hem de Cemaat darbe vurmuştur” iddiasında bulundu. Değer 17 Aralık’tan sonra Başbakanın iddia edemeyeceği tek şeyin ahlaki üstünlük olduğunu, 30 Mart seçimlerinin sonucunu Diyarbakır’dan söylüyorum, Erdoğan’ın başbakanlığının sonun başlangıcı olacağını iddia eden Değer, Ak Parti’nin bütün olumsuzluklarını “paralel yapı” iddialarıyla örtbas etmeye çalıştığını illeri sürdü. CHP Kürt Kelimesini Komisyondan Çıkardı CHP’li Değer; CHP’nin Anadilde savunma hakkının verilmemesi için tavrını da bütçede Kürt, Kürdistan kelimelerinin çıkartılmasıyla ortaya koyduğunu ve çözüm sürecini izlemek için komisyon kurulması için verdikleri önergelerdeki imzalarını geri çektiklerini de hatırlattı.

Değer; 1935’te İnönü raporunda “Kürtler isterlerse Ortaokula alalım” denildiğini, bugün ise CHP “Kürtçe öğrenim hakkını isterlerse verelim” dediğini ancak buna rağmen CHP’nin seçim meydan ve mitinglerinde Kürtleri ağzına almadığını ifade etti. Değer; Kürt sorunun çözümü için yolsuzluklarla kararlılıkla mücadele edilmesi, yargının siyasallaşmadan yargı reformlarını gerçekleştirilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, KCK tutukluların tahliye edilmesi ve DEP eski milletvekili Hatip Dicle’nin de özgürlüğüne kavuşması gerektiğini belirtti.

Değer Türkiye’ye Seslendi Bütün Türkiye’ye seslenen CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Mesut Değer; siyasi partilerin çalışmalarını engellemenin, siyasi partilerin bayraklarını, tabelalarını indirmenin, binlerce kişiyle saldırıya geçmenin kimseye faydası olmayacağını, toplumsal barışı ve kardeşliği dinamitleyeceğini belirterek; “Siyasi görüşü ne olursa olsun herkes kanunlar karşısında eşittir. Herkes özgürce siyasetini yapacaktır. Hiç kimsenin engellemeye hakkı yoktur. Siyasi partilerin çalışmalarına engel olmak, engellemek isteyenleri engellemek anayasal bir suçtur” dedi.

Mesut Değer Kürt Halkına Seslendi Kürt halkına da seslenen Değer “her zaman olduğu gibi onurlu ve dik duracağız. Eğilmeyeceğiz, kararlı duracağız. 30 Mart seçimleri bir belediye başkanlık seçimi değildir. BDP’nin başarısı da değildir. 30 Mart’ta Diyarbakır bir tarih yazmalıdır. 30 Mart Abdullah Öcalan’ın konusudur. 30 Mart Kürt sorununun çözümüne yönelik adımlarımızdır. 30 Mart Kürtlerin kimliğine sahip çıkmasıdır. Türkiye’de yaşayan Kürtler nerede olurlarsa olsunlar 30 Mart’ta oylarına sahip çıkmalıdır.”dedi. Alevilere ve Koruculara da seslenen Değer; “Yıllardır kardeşlerinize kurşun sıktınız. 30 Mart’ta kurşun değil oy verin. Sahiplenin, çözüm sürecinde sizin geleceğinizin belirlenmesidir.

Dersim katliamından dolayı Dersim’den özür dilediğimiz için Dersim’li tarafından görevden alındığımızı bir kez daha anımsayalım. Barış Süreci Tek Taraflı Olarak Sürdürülmektedir Barış sürecine de değinen Değer, barış sürecinin tek taraflı olarak sürdürüldüğünü illeri sürerek “çözüm sürecini Türk tarafına bugün bırakılmış ise Kürtlerin iyi niyetindendir. Kürtlerin iyi niyetini kötüye kullanmayın. Kürtler bölünmek değil bütünleşmek istiyor. Ayrışma değil birlikte yaşamak istiyor ama onurlu bir yaşam istiyor.”dedi.

Başbakan’ın Karesinde Öcalan’da Olmalıydı Diyarbakır’da Mesud Barzani ve Şivan Perwer’in görüşmesine de atıfta bulunan Değer çok ilginç bir temennide bulundu. “Sayın Başbakan, Kürt sorununun çözümünü gerçekten istiyor musun? Uzun lafa gerek yok, Kürt sorununun çözümünü tek kelimeyle bir cümleyle söyleyeyim: Geçenlerde Sayın Başbakan Diyarbakır’da Mesud Barzani ile birlikte bir toplantı yaptılar. Karede 2 kişinin resmi fotoğrafı vardı. Bu karede 2 kişi değil 4 kişi olmalıdır. Yeni Başkan Abdullah Öcalan, Mesud Barzani ve Salih Müslüm.” Dedi.