CHP’nin yeni Merkez Yönetim Kurulu (MYK) bugün yarın ortaya çıkacak gibi.

İsimleri belirleme hakkına sahip Kemal Kılıçdaroğlu, bazı dengeleri daha iyi oturtabilmek adına listeyi birkaç gün geciktirdi.
Türkiye’nin sorunları nedeniyle mesleki dengeyi önemseyen Kılıçdaroğlu, üç büyük il ile diğer iller arasında bir denge oturtmaya da çalışıyor.
Kurultaydan aldığı destek sonrası, başarı dışında tek bir mazeretin kalmadığı inancındaki Kılıçdaroğlu, buradan hareketle MYK üyelerinin, sağlayacakları etkinlikle içe değil, dışadönük mücadele kapasiteleri üzerinde duruyor. 

TEKİN YENİDEN ÖNE ÇIKIYOR

Liste kesinleştiğinde daha detaylı analizler yapılır, ama önemseneceğini düşünerek birkaç isimle ilgili son durumu aktarmak isterim.
GÜRSEL TEKİN: Yeniden MYK’ya dönüyor. Başlangıçta, Teşkilat Başkanlığı’na iadeyi daha çok istiyordu, ancak yaptığı danışmalar sonucu Medya ve İletişim Başkanlığı’nda daha yararlı olacağına inandı. Bu görevi, eski kırılganlıklarını geride bırakarak üstleniyor. Kılıçdaroğlu, kendisinden ne istediğini ayrıntılı konuştu. Artık, medyada daha fazla görünen, her konuda uzman isimleri öne çıkaran bir CHP’den ve daha etkin bir Tekin’den söz edilebilir.     
ŞAFAK PAVEY: Kılıçdaroğlu, Pavey’i hem özel yetenekleri hem de gençliği ve kadın olması nedeniyle öne çıkarıyor. Pavey için Doğa Hakları ve Sosyal Politikalar Başkanlığı kuruluyor. Yani CHP, Pavey’le yeşillere göz kırpacak.
GÜLSEREN ONANÇ: KAGİDER eski başkanı Onanç, Halkla İlişkiler Başkanı olacak. Kılıçdaroğlu, CHP’nin bu alanda attığı adımları çok daha ileri götürmesi konusunda çok güvendiği Onanç’ın örgütçülüğünü de önemsiyor.
FARUK LOĞOĞLU: Dış Politika Başkanlığı’nı sürdürecek olan Loğoğlu,
Kılıçdaroğlu için, “Doğru düşünce, doğru politika geliştirme, doğru yol çizme konusunda başarılı” bir isim. Ancak, “Yeterince siyasallaşarak halkın önüne çıkmadığı” ise kesin. Gündem, dış politika üzerinden gelişirken medya taramalarında Loğoğlu’nun adının çok gerilerde kalması da bunun kanıtı. Kürt sorunu ile dış politikanın bütünleştiğini düşünen Kılıçdaroğlu’nun, Loğoğlu’nu, “Bu süreçte daha fazla öne çık, kamuoyunu daha fazla bilgilendir ve siyasal bir dil kullan” diye özendirdiğini tahmin edebiliriz.

İKİNCİ ADAM YOK, AMA BİRİNCİNİN YOLU AÇIK

Erdoğan Toprak, Sencer Ayata, Gökhan Günaydın, Sezgin Tanrıkulu gibi isimler de konumlarını korurken, Haluk Koç ile Umut Oran’ın yeniden MYK’ya girmesi çok güçlü olasılık, ama bir anlamı da var.
CHP’de Deniz Baykal’la liderlik yarışına girişmiş olmalarına rağmen Kılıçdaroğlu, bu iki isme de daha başından itibaren MYK’da şans verdi.
Ancak açık söylemek gerekirse, geleceğe yönelik umutlar da beslediği bu iki isimden istediği performansı bulamayınca dinlendirme yoluna gitti.
Şimdi yeniden onları öne çekerken, onlar üzerinden CHP’ye şu mesajı veriyor:
“Kimse ile kişisel hesaplaşmam yok. Tek beklentim, halkla kucaklaşmanız. CHP’de artık 2. adam yok, herkes eşit. 1. adamlık hayali kuran ise mutlaka vardır ve olmalı. Arzum da bu, ama bunun yolu, birbirinizle mücadele değil, kendinizi halka kabul ettirmekten geçiyor. Bunu yapanın yolu açık.”
Kılıçdaroğlu’nun, Toprak’a yeniden görev verirken onu da Tekin gibi, “Sadece ve sadece dışadönük mücadeleye yoğunlaşacaksınız, en küçük çatışma istemiyorum, bunu bilin” diye uyardığını da belirtebilirim. 
Bu arada, Kılıçdaroğlu’nun benzer mesajlar verdiği PM toplantısında üyelerin talebiyle varılan şu mutabakat da CHP adına önemli gelişme sayılmalı:
“20 yıl hep birbirimizle mücadele ettik, sonuçta hepimiz kaybettik. Artık içeride sevgi dilini kullanıp dışadönük mücadele yapalım.”

(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)