Yerel seçimler yolsuzlukların ağır gölgesi altında ve çatışma üslubuyla tam hızla devam ederken, ülke genelinde olduğu gibi Diyarbakır'da da seçimin harareti kendini göstermeye, Diyarbakır halkı yavaş yavaş seçim heyecanını yaşamaya başladı.


81 vilayetimizin en politik ve politize olmuş şehri kuşkusuz Diyarbakır'dır. Ankara'da sokaktaki 60'lı bir amcaya veya dedeye Kürt sorunu nedir diye sorarsanız vereceği cevap “evladım hepimiz kardeşiz, paylaşamadığımız, bölüşemediğimiz nedir? Neden Kürt kardeşlerimiz gavurun oyununa geliyor..” gibi daha çok genel bir tablo çizer.


Ancak siz Diyarbakır sokaklarında yedi yaşında bir çocuğa “Kürt sorunudur nedir?” diye sorarsanız, o size Kürt sorununun yedi sülalesini anlatır. Ankara sokaklarında gençler daha çok bilimi, ilimi, fiziği, eğitimi, ekonomiyi ve AB'yi tartışırken Diyarbakır sokaklarında ve kahvelerinde konuşulan konuların yüzde 95'i Kürt sorunu ve Öcalan'dır.


Gerek yılların tahribatı, gerek PKK'nin halka kalemi değil kurşunu dayatması ve gerekse cunta rejiminin kendine göre halkı adam etmek için insanlık dışı uygulamalarla dize getirmeye çalışması da bölge halkını bu hale getirdi.


Bölge halkının rağbet edeceği, güveneceği ve kendini bulabileceği siyasal partilerin yokluğu nedeniyle de bölge ile batı illeri arasında da bir kopukluğun yaşamasına neden olmaktadır. Şuanda bölgede en önemli iki aktör parti vardır: BDP ve Ak Parti. MHP bile CHP'den daha fazla oy almaktadır.


Ak Parti kurulurken feodal bağlantılardan bireysel özgürlüğe önem verdiğini, bölgede siyasetini bu şekilde şekillendireceğini ve seçimlerde göstereceği adaylarını da bu doğrultuda seçeceğini belirtmesine rağmen son yerel seçim adayların seçiminde söyleminin tam tersine tekrar feodal yapı, hurafe kurum ve para babalarını tercih ettiği, bu tercihin de toplum tarafından satın alınmadığı da görülmektedir.


Bir anlamda Ak Parti altın tepsi üzerinde bölgeyi BDP/KCK ve PKK'ye bıraktı.


Ancak bütün bunlara rağmen yürüyen barış sürecinden dolayı halk Ak Parti'ye sıcak bakıyor, barışın bozulmaması için yolsuzlukları çok fazla önemsemiyor ve barışın Cemaat ile Hükümet'in savaşına kurban edilmemesini de istiyor. Özetle bölge halkı önce can güvenliği, huzur ve barış istiyor. Halk açlık ve yoksulluğu cumhuriyetten bu yana zaten kanıksamıştır.


Bütün bu hengame içerisinde bölgede en büyük bocalamayı yaşayan, bir türlü iki yakayı bir araya getiremeyen, Kur'an-ı Kerim'in kılıfını bile giyse kendini halka inandırmayan CHP'nin Diyarbakır'da son günlerde yaşadığı durumlar ise Aziz Nesin'in hikayelerine taş çıkartmaktadır.


Partiye katılmadan önce ulusal basında Kürt sorununda yeni aktör geliyor, CHP bölgeyi almak için Sezgin Tanrıkulu'yu ikna etmeye çalışıyor ve Kürt sorunun çözümü için CHP kolları sıvadı gibi şişirilmiş haberlerden sonra Diyarbakır eski Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu büyük bir heyecanla CHP'ye katıldı. Katılımı pek çok kesim tarafından da heyecanla karşılandı.


CHP'ye katıldıktan sonra Tanrıkulu'nun ilk sözü: “CHP'yi Diyarbakır'da ve bölgede çıkmaz sokaktan çıkaracağız.” oldu.


Allah var, Tanrıkulu CHP'yi öyle bir çıkmaz sokaktan çıkardı ki, CHP'nin yedi sülalesi de gelse CHP artık hiçbir sokaktan oy alamayacak durumuna getirdi. CHP'yi tabela partisi haline getirdi, önceki seçimlerde 900 bin seçmenli Diyarbakır'da CHP'nin aldığı yüzde 2,5 oyu (16 bin oy) bile yüzde 0,5' e(5000 bin oy) getirerek CHP'yi Diyarbakır'da ihya etti.


CHP kendi tarihinde hiç yaşamadığı zavallılığın danıskasını şuan Diyarbakır'da yaşamaktadır.


CHP'yi çıkmaz sokaklardan yolu göklere bile çıkamayan yollara savrulduğu için, Allah Sezgin Tanrıkulu'dan razı olsun. BDP, AK Parti ve MHP yatıp kalkıp Tanrıkulu'na dau etsinler.


Neden mi?


CHP sandık görevlileri için BDP'yle anlaştı da ondan.


Nasıl mı? Buyrunuz: CHP BDP ile anlaşarak bu seçimlerde tüm sandık görevlilerini BDP'den seçti. 17 ilçede ayrı ayrı 37 meclis üyesi adayı göstermesi gerekirken her ilçe de sadece altı aday gösterebilmiştir. Örneğin 410 sandıklı Diyarbakır Yenişehir semtinde göstermesi gereken 37 adaydan sadece 6 aday göstermiştir. Bağlar gibi en kalabalık semtte sadece 8 meclis üyesi adayını gösterebilmiştir. 400 sandıklı Kayapınar ilçesinde sadece 6 meclis adayı gösterebilmiştir. -Ki burada en azından 33 adayı göstermesi gerekirdi.


Sur ilçesinde 400'e yakın sandık var. En az 35'ye yakın meclis adayı göstemesi gerekirken sadece 9 tane gösterebilmiştir.


Eski yönetim ve partili üyelere güvenmeyen CHP İl Başkanlığı eski üyelerden gelen yardım teklifini de reddetmiştir. O yüzdende adam bulamadıkları için il yönetimi kendi il başkan yardımcılarını istifa ettirerek Büyükşehir Belediye Başkan ve ilçe belediye başkan adaylarını göstermiştir.


Diyarbakır'ın 17 ilçesinde 510 asil ve 510 yedek olmak üzere toplam göstermeleri gereken 1020 meclis adayından CHP sadece 68 kişilik bir liste vermiştir.


En acıklısı da Lice, Kulp ve Bismil gibi ilçelerde sıfır çekerek aday gösterememiştir.


CHP 8 ayda 7 kez kongre yapmış ve sekiz il başkanı değiştirmiştir. Muzaffer Değer, Muzaffer Sayın, Mehmet Sayın, Haşim Özkoyuncu, Nezir Güneri, Medeni Seyrek Bukarki (il başkanı seçildikten ve mazbatasını aldıktan 4 saat sonra görevinden alınmıştır), Kayyum, Beşir İpekçi ve ondan sonra tekrar Muzaffer Sayın gelmiştir.


Sezgin Tanrıkulu'nun getirdiği şimdiki yönetimde Sezgin Tanrıkulu'yla ters düşmüş ve anlaşamıyorlar.


CHP Diyarbakır Mitingini İptal Etti!


Daha önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin “Diyarbakır'da binlerce insanla miting yapacağız” demişti. Sezgin Tanrıkulu ve ekibi Diyarbakır'da en az 6-7 ilçeyi alacağız demişlerdi.


Lakin bu pilli perişan halini gören CHP Lideri Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da yapmayı düşündüğü Diyarbakır mitingini MYK kararıyla iptal etmek zorunda kalmıştır.


Böylece CHP için “Sivas'ın ötesi” hikayesi hikayeydi, hayal kaldı.