Sevgili okurlar,

Geçen haftaki yazımda sizlere ‘ Hemingway’  ve yaşadığı depresif duygu durumundan bahsetmiştim. Babasının  trajik intihar olayının, kendisini oldukça etkilediği ve sonrasında adeta kendisini suçladığını ifade etmiştim. Yine yazımda, Hemingway’in son yıllarında oldukça depresif bir şekilde yaşadığını ve 2 aylık tedaviden sonra babası gibi intihar ettiğinden bahsetmiştim.

Hemingway’in renkli hayatında dört eşi olmuş ve her seferinde birbirinden çok farklı kadın portlerine aşık olmuştur. Ben bu farklı kadın tiplerinden en özgür ruhlu olanından ,Hemingway’in harika romanı ‘ Çanlar Kimin için Çalıyor’ u yazmasında ilham veren Martha Gellhorn’dan bahsetmek istiyorum.

Martha Gellhorn, 1908 ile 1998 yılları arası yaşamış, özellikle 2. Dünya Savaşı döneminde savaş muhabirliği yapmış cesur bir gazetecidir. Hemingway ile 5 yıl kadar evli kalmışlar, tutku dolu ve inişli çıkışlı bir ilişki yaşamışlardır. Hemingway’in üzerinde bıraktığı etki, yazarın en güçlü romanına yansımıştır.

Gellhorn, güzel fiziği, zeki bakışlari, maceracı, renkli kişiliği ve başarıya odaklı olması ile Hemingwayi oldukça etkiler, çift özellikle Küba’daki güzel evlerinde vakit geçirirken, Gellhorn’a bu huzurlu ve sakin sıkıcı gelir. Gellhorn, üretkenliğinin ve hareketliliğinin neredeyse en yüksek noktasındadır, Hemingway’i terk ederek kendisini adeta yine savaş ortamındaki ateşe atar!

Özgür ruhu ile, arkasında önemli ve etkin bilgiler bırakmak hedefiyle 60 yıllık bir kariyer hayatı olur Gellhorn’un. 20 yi aşkın kitabı olan Gelhorn, özellikle Küba’daki adeta küçük bir cennet bahçesini andıran evi ve MRS. Hemingway soyadını bırakarak kendini daha büyük bir potansiyelle gerçekleştirmeye devam eder.

Naomi Wood’un kitabı olan ‘MRS. Hemingway’ kitabını okurken, müthiş bir zeka örneği olan ancak aynı zamanda da, beraber olduğu kadınlara dengesiz ve kimi zaman duygusal anlamda zorbaca davranan Hemingway’i terk eden tek kadın olan Martha Gellhorn’u 21.yy kadın profili  ile özdeşleştiriyorum.

Gelin şimdi bu ikilinin hayatına biraz daha derinlemesine bakalım.

Hemingway’in Küba’daki evinde Finca La Vigia da bir süre beraber yaşarlar, Gellhorn bu ev için, ‘ Bu ev, pek çok modern yönleri ile, güzel bir çöl adası’ demiştir. Gerçekten de, geçen yıl görme fırsatını bulduğum Havana’nın tepelerine bakan, İspanyol Coloni döneminin bir evi olan büyük ev, rengarenk orkideleri, cıvıl cıvıl kuşları, döküm döküm fusya rengi begomvilleri ile adeta cenneti andiran bir havada idi.

Gellhorn,bu dönemde, Hemingway’in yazım konsantrasyonuna hayran kalmış, kendisi yazarken biraz zorlanmış ancak beraber harika vakitler geçirmişler.

Ancak bu dönemde, bu rahat hayattan kısmen yorulan ve sıkılan Gellhorn, Hemingway’I romanını yazması için yanlız bırakarak, yaklaşan savaş hakkında yazmak için Avrupa’ya dogru yola çıkar. Hemingway bu yanlızlıktan hiç hoşlanmaz ve kendini çok yanlız hissettiğini yazar mektuplarında!

Çift 1940 yılında evlenir, Martha 32, Hemingway ie 40 yaşındadır evlendiklerinde, Düğünlerinde bulunan bir gazeteci onlar için, ‘ flint ve steel’in beraberliği benzetmesini kullanır.

O dönemde, Amerika’nın Pearl Harbor’u bombaladığı haberini alır çift.. Gelhorn elbette ki, yine rahat bir şekilde kalamaz ve içi kıpır kıpır, olayların olduğu yere gitmek ister. Olaylar birbrini takip eder ve 1943 yılının sonuna doğru, çift Londraya gitmiştir. Ancak Hemingway yanlız kaldığı dönemde, Gellhorn’a sürekli olarak yazarak ne kadar yanlız olduğunu ifade eder.

Gellhorn, son dönemde Hemingway ile Londra’da buluştuğunda, artık Hemingway, kendisine hayran olan başka bir gazeteci olan Mary Welsh ile çoktan duygusal bir yaklınlığa girmiştir.

Gellhorn boşanma sürecinden sonra bir süre kendisini suçlar, beraberliklerinde, ilişkilerine mesafe ve zaman koyan hep Gellhorn olmuştur ve sonunda Hemingway’I terk eden de..Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda, ‘ Keşke evlenmeseydim, bundan sonra yanlız olmayı tercih ederim’ gibi ifadeler kullanmıştır.

Cesur gazeteciliği ve savaş muhabirliğinin yanı sıra, Ms. Gellhorn, 5 roman, 14 küçük hikaye kitabı, 2 hikaye kitabı yazarlığı da yapmıştır.

Gazeteciliği 1927 yılında başlar, 1937 de İspanyada Hemingway ile tanışır. İlerleyen yıllarda, Avrupanın pek çok yerinde savaş dönemi ile ilgili yazdıkları gözlemler müthiş saptamalarla doludur. Müttefik devletler Dachau’yu serbest bıraktıktan sonra, oradaki ilk gözlemlerini yazan yine Gellhorn olmuştur!

Kadın hakları savunucu bir annesi ve doctor bir babası olan Martha Gellhorn, 20. Yüzyıla en yakın şekilde tanıklık etmiş bir yazar olmuştur. 1934 yılında Almanya’yı öğrneci kimliği ile gezme fırsatı yakalayan Gellhorn, faşizm ile ilk tanışmasını unutmayacaktır. Daha sonra Amerika’ya dönen Gellhorn, 1936 da Hemingway ile evliliğini yapacaktır. Evliliği sonrası Londraya yerleşen Gellhorn, bir çouğu evlatlık edinir ve kendisi büyütür. Londra’da yerleştiği South Kensington’daki evi gazeteci ve yazarların toplantı yeri haline gelir adeta. 1979 yılında yazdığı otobıyoğrafisi büyük ses getirir

Gellhorn hayatının son döenmlerinde, ‘ Çok ayrıcalıklıyım.  Harika bir hayatım oldu, Hakketmedim ama yine de harika bir hayatim oldu’ demiştir.

89 yaşında hasta ve neredeyse tamamen kör olan Gellhorn aşırı doz ilaç alarak intihar etmiştir.[5] Ölümünden sonra Martha Gellhorn Gazetecilik Ödülü'ne adı verilerek anılmıştır.

Heyecan, hareket, renklilik ve öğrenme dolu bir hayat! Cesur bir kadını daha tanımış oldum! Öğrenmenin bana verdiği mutluluk ve huzur anlatılamaz!

Üretici ve yaratıcı bir hafta dileklerimle.