AKP iktidarının en iyi becerdiği iş, toplumu gerçek gündemden soyutlayarak, sanal tartışmalar yaratmak ve özellikle de geçmişin kanayan yaraları üzerinden giderek, ülkenin ve dünyanın gerçeğini gözden kaçırmak. Bunun artık ciddi bir kurgu olduğuna kuşku yok! Süreç çok ustaca işliyor ve tüm kamuoyu da bu oyuna geliyor.
Başbakan tartıştırmak istediği bir konu varsa, asla bunu ilk ağızdan dile getirmiyor. Başkanlık sistemi tartışmasında olduğu gibi, birine ihale ediyor. Ardından da gevezelik görevini biz üstlenip, hababam tartışıyoruz. Esas soruyu kimse sormuyor. ‘Neden şimdi? Ne amaçla?’ diye…


ZAMLAR VE KRİZLER

Bu yazıyı oluşturmak için masaya geçtiğim saatlerde yeni bir zam haberi geldi. Aylardır hızla süren zamlara bir yenisi eklendi. Zaten geçen hafta açıklanan enflasyon rakamları ve kredi kuruluşundan gelen düşük not, tüm bu olup bitenin bir göstergesi… Başbakanın ‘Van minüt’vari çıkışını hiç birimiz yutmadık gerçi ama, vakit bulup da tartışamadık. İktisadi sorunlar ne zaman sahici gündem olma konumuna gelse, tarihi meseleleri konuşur bulduk kendimizi. Başkanlık sistemi de benzer bir yem! Cambaza bak hele!


Suriye krizi bitti(!) Sanki yanı başımızdaki gerilim halloldu. Uluslararası fetih tamamlandı. Başbakan öncülüğünde Ortadoğu’nun bu en karmaşık sorunu çözüldü. Dünya basını artık farklı haberler geçiyor. ‘İsyancılar’ diye yazıyorlar örneğin. Ölen Suriye askerlerinden söz ediliyor. ‘İsyancı’ ve ‘saldırı’ sözcükleri bir araya geliyor. Sert ve saldırgan tutumlu Türkiye yalnızlaştı. Bizim medya zaten gerçekleri yazamazdı ya, neyse… Başbakan ve danışmanlar durumu fark ettiler. İster şike tartışın, ister ‘Deniz’ler darbeci(!)’ topuna girin. Yeter ki cambaza bakın!
İsteyen CHP ve İsmet Paşa’nın camileri ahır yaptırıp, yaptırmadığını tartışabilir. Dileyen menüden Dersim paketini seçebilir. Eğer anayasa tartışması istiyorsanız, o da var! Ha eğer isterseniz AKP’nin darbelerle memleketi yüzleştirme meselesine de takılabilirsiniz. Boy boy, dizi dizi tartışmalar var… Cambaza bak da, ne yaparsan yap!


PARALEL GÜNDEM

AKP’nin yazar kılıklı ve yorumcu görünümlü siyasal pazarlamacıları bu işlerin içinde hayli önemli görevdeler. Esasen son derece ciddi konular ardı ardına gündeme geliyor. Sorun da bu. Hangisini ele alsanız günler sürecek tahliller yapmak gerektiren bu konular, iki üç gün gazete diliyle, içerikten ve derinlikten yoksun eskitiliyor ve sanki bir sonuç alınmış gibi de tarihin çöplüğüne atılıyor. Hem hayli önemli meseleler içi boşalarak değersizleşiyor, hem de gündem gözden kaçırılarak, AKP’nin istediği yönde bir toplumsal evrim sürüyor. Her ciddi konuyu kanıksayan toplum, uyuşturucu almış gibi duyarsızlaşıyor.


Bu taktik iki büyük başarı sağlıyor. AKP toplumun sinir uçlarıyla oynarken, demokrat, ilerici hissi uyandırıyor. Böyle bir iklimde yönünü bulmaya çalışan yurttaş samimi bir dönüşüm duygusu taşıyor. Sıkça demokrasi, özgürlük sözcükleri kullanılınca, sahiden demokraside yaşadığını ve özgür olduğunu sananların sayısı artıyor. Hal böyle olunca da işler kolaylaşıyor elbet. Sanal demokrasi, sanal özgürlük ve bolca cambaza bakan entelektüeller ve onların cambaz olduğundan habersiz yurttaşlar!


YAKALANINCA ACİL KIVIRMA HAMLESİ BAŞLIYOR!

Elbette her zaman cambaz görevini tam yapmıyor, yapamıyor. Örneğin 3X4 eğitim yasasında olduğu gibi, tüm okulları imam hatip yapma girişiminde yakalandı AKP! Yalnız ben bunun da başarıyla sonlandığını görüyorum. İyice tartışmaktan yorgun düşmüş ahali, ciddi bir sorunla karşılaşınca ilkin büyük tepki gösterse bile, fikri takip yapamıyor. Üstelik o anlarda başbakan doğrudan sahaya inip, sert ve net konuşuyor. KESK türü örgütler ne denli dirense de yalnız kalıyor. Üstelik mutlaka bir başbakan düzeltmeni çıkıp ‘Siz yanlış anladınız, başbakan kindar demedi, aslında o vallahi demokrasi arıyor’ türü değerlendirmelerle durumu idare ediyor.


En son ‘Tek Din’ tartışmasında olduğu gibi, esasen başbakan zihninden geçeni söylüyor ama ardından Hüseyin Çelik çıkıp, durumu toparlıyor(!) Ya da biz öyle sanıyor, avunuyoruz.


Bakın yeni anayasa yapacaktık da, kısmet olmadı! Şimdi başka sularda yüzüyoruz.
Dün Haşimi buradaydı ve kahramandı, bugün kırmızı bültenle interpol arıyor. Ayıkla pirincin taşını!
Gerçekler nerde, biz neredeyiz! Hoş hangi gerçek…

Cambaz her daim ipte!

(BirGün gazetesinden alınmıştır)