Son zamanlarda televizyonda izlediğim bir program var.

Bloomberg kanalda akşam saatleri yayınlanan; 

‘Doğa Rutkay ile her şey bu masada’

Bu hafta konuğu son yılların popüler isimlerinden Aşkım Kapışmak isimli yaşam koçu.

Bir çok konunun yanı sıra benim en çok ilgimi çeken bölüm teknoloji ile ilgili olanı.

Doğa Rutkay’ın yirmi sene önce  yaşanan ilişkilerin başlama aşaması ile bugünkü ilişkilerin hızının,

bu kadarcık bir zaman sürecinde nasıl bu kadar değiştiğini sorması üzerine Kapışmak;

İnsanoğlunun mağaradan toprağa geçişinin 50 bin yıl sürdüğünü, yani değişimlerin bizim zamanımıza kadar hep çok yavaş olduğunu hatırlatıyor.

Bu zamanın teknololojisiyle  o 5o bin yılı 2 veya 5 seneye getirdiğini söylüyor.

İşte hepimizin bildiği ve yaşadığı bir dönem bu.

Çok eskiye telgraf günlerine gitmeye gerek yok. Parmağımızla çevirdiğimiz kablolu telefonlardan cep telefonlarına geçişin hızına yetişebilen var mı?

Fotoğraf baskı günlerinden dijital makinelere geçiş…

Şimdi ondan da vazgeçip sadece bilgisayar ekranında ya da cep telefonlarında

saklanan fotoğraflardayız…

Bu hızdan memnun olanlar elbette var, onlar günümüzün şanslı insanları.

Bende dahil kimilerine göre ise “teknoloji” tam bir çağın hastalığı…

Bence teknoloji, ölü toprağı gibi üzerimize serpildi, kıpırdayamıyoruz.

Karnımız yarı aç yarı  tok gezerken, tüm zenginliğimiz bir akıllı telefona bağlandı.

Yolda yürürken kocaman çukurlara düşeceğiz tabii hala düşmediysek.

Özçekim yaparken uçurumdan düşenlerin, araba altında kalanların sayısı hiç de az değil.

Parmaklar ya iletişim için harekette ya da oyun oynamak için…

Artık yolda yürürken kafamızı kaldırmadığımızdan, kimseyi de görmüyoruz.

Toplu taşım araçlarında, kaldırımlarda, parklarda hepimiz garip bir haldeyiz.

Kendi kendine gülümseyen, öfkeyle kafasını iki yana sallayan, heyacanlı, perişan…

Gencecik insanların iki kaşının arasında çizgiler oluştu, sürekli aynı noktaya bakmaktan.

Mutluluğu da, kederi de iletişim ağlarından ulaşacak iki cümleye bağladık.

En büyük korkumuz ise zamansız biten şarj.

Aileler, çocuklarının, internet sosyal paylaşım sitelerinde, kaç kişi tarafından takip edildiğiyle övünüyor.

Çünkü dışarıdaki dünyayla kimsenin bir ilgisi kalmadı…

İhtiyacımız olan tek şey gerekli sinyal!

Hayal ediyorum da;

 Laptopu, iphone’u, ipad’i, bir uçurumdan aşağıya bırakmışım ve sevdiğim dostlarıma koşuyorum…

Aklım telefonumda değil, çünkü bütün sevdiklerim yanımda…

Teknolojiyi çıkarıp atmışım hayatımdan…

Ve işte şimdi özgürüm…