Bulunduğumuz dönemlerin, her yıl ebeveynlere ve çocuklara verdiği anlam bambaşkadır. Çocuklar için yeni bir okul yıllının, yeniliklerin olacağı bir dönemken aile için bu dönemde çocuğuna nasıl davranması gerektiğiyle ilgili soruların oluştuğu bir dönemdir.

Okula yeni başlayan çocuklarda ise psikoloji tamamen bambaşkadır. Yeni bir sosyal hayat, yeni insanlara doğru bu yolculukta evden uzaklaşmaya dair korkuluklar yaşar. Bu korkular çocuğun içinde yoğun bir kargaşaya sebep olur.

Her insan duygularını farklı yöntemlerle ifade eder. Kimi duygularını direkt, sözel yolla, empatik bir biçimde ifade derken, kimisi bunu davranışlarıyla anlatmaya, kimi ise içine dönüp bu duygularını vücuduna yansıtmaya başlar.

Bu durumlarda da olduğu gibi çocuk okula gideceği o heyecanlı gün için annesine “okul korkusu yaşıyorum”, “fena halde kafam karışık” ya da “şu an acayip bir biçimde gelgitler yaşıyorum”  demeyecektir. Bunu yetişkinlerde dahi az görürken çocuklarda sergilenmesini zaten bekleyemeyiz.

Çocuk bu durumu ya davranışları ile ifade edecektir, ya da vücudundaki değişikliklerle ifade gösterecektir. Yani, okula gitmek istemeyen bir çocuk bu kaygı ve korkularını ailesine ifade edemeyeceği için okula gidilen ilk sabah aniden altına kaçırabilir, ağlamaya başlayabilir ve benzeri farklı davranışlarla kendini ifade etmeye çalışabilir; ya da çocuk bu durumu bu davranış yöntemleriyle ifade edemeyeceğini düşünüp, bilinç altının çocuğu korumak maksatlı koruma programı açmasıyla çocuk sabah aniden hastalanmış, boğazları şişmiş bir halde olabilir.

Bu iki durumda da çocuğun bunu yapma sebebi duygu ve düşüncelerini ifade etme şekli olarak bu iki yöntemi gerek aile bireylerinden öğrenerek, gerek kendi deneyimleriyle şekillendirerek oluşturmuştur. Çoğu farkında olmadan bilinç altının verdiği tepkilerdir.

Peki okulun ilk gününün verdiği kaygı ve korkuyu yaşayan çocuğa neler yapılmalı, nasıl yaklaşılmalı?         

Öncelikle okula okulun ilk günü gidileceği konusunda kararlı olunmalıdır. Bu karar hem anne hem baba tarafından aynı olmalıdır. İstikrarlı durulan kararlar karşısında  çocuğun duruma adaptasyonu daha kolay olacaktır. Bir taraf eğer “acaba bu gün gitmese mi ki” derse o durumu fark eden çocuk bilinç altı o günden sonra gitmeme ihtimaline sarılacaktır. Çocuğun ağlama, tepinme, bağırma ve benzeri diğer tepkilerinden korkup çocuğa  aşırı yoğun tepkilerle değil soğukkanlı bir şekilde yaklaşılmalıdır. Bu sayede çocuğun olayı olağan bir durum olarak ele alması sağlanmış olacaktır. Kısacası okulun ilk günü “bugün normal bir gün” gibi davranın.

Çocukla derse girmek ve bu davranışı sürdürmek işleri zorlaştırabilir. Bu sebeple aileler okula çocuğu götürmeli ve yanında olmalı ancak belli bir noktada net kararlılıkla çocuğun yanından ayrılmalı. Okul çıkışı onu buradan alacağını, evde yine onu bekleyeceğinizi ifade ederek evi ve ebeveyni kaybetme korkusu kontrol altına alınabilir.

Bu dönemde çocuğun yoğun tepkileri sizin sağlığınızı bozuyorsa, bunu kesinlikle şiddet yöntemleriyle ifade etmeyiniz. Bu durum çocuğun ilk günden okula bağdaştıracağı anısının fiziksel şiddet olmasına sebebiyet verebilir. Bunun yerine onu dinleyin ve sakin cevaplar verin. Onunla bir yetişkinmiş gibi konuşun. Bu sayede çocuk kendini daha olgun hisseder ve bir yetişkin gibi davranma yönünde ilerler. Çocuğunuzla kısa, net ve kesin ifadeler iletişim kurun. Bu sizi daha rahat anlamasını sağlayacaktır.

Her şeye rağmen çocuk okula gitmek istemeyişini, kaygılarını uzun vadede yaşıyor ve adapte olamıyorsa bir uzmandan yardımı alın. Yardım alacağınız uzmanın çocuk alanında uzmanlaşmış olmasına özen gösterin.