Hafta sonu Almanya’nın Castrop-Rauxel kentinde, Avrupa Türk İslam Birliği, ATİB’in ‘24. Büyük Kurultayı Gönül Birliği ve Kültür Şöleni’ yapıldı. Hafız Doğan Temiz’in Kuran’ı Kerim tilaveti, İstiklal marşının okunması ve devamında Alman milli marşı dinletisi, Almanya doğumlu minik Berra Arslan kızımızın İstiklal marşımızın tamamını okuması ve Ozan Yusuf Polatoğlu’nun ‘Avrupa’da varoluş’’la iligili her bir cümlesi tek başına yorumlanacak şiiriyle Kültür Şöleni başladı.

-‘Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz’
Şölenin ilk bölümünde başta ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım, kurucu başkan Musa Serdar Çelebi, Selahattin Saygın olmak üzere Avrupa’dan ve Balkanlar’dan gelen misafirler birer konuşma yaptılar. Başkan Yıldırım konuşmasında, Avrupa gündemini ve hatta dünya gündemini meşgul eden ‘göç ve mülteciler’ meselesine dikkat çekti. Konuşmalarda, insanoğlunun bu dünyada bir göç sürecinde olduğu, Avrupa Türklerinin de göç içinde göç süreci yaşadıkları ifade edildi. Yıldırım, her Kültür Şöleninin bir sloganı olduğunu, bugünün de mottosu da: “Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz” dedi.

- Avro İslam’ı Müslümanlara hakarettir
Yapılan konuşmalarda, Avrupa Müslümanlarını yakından ilgilendiren, önce ‘Avro İslam’ sonra ‘Almanya İslamı’ olarak dillendirilen gelişmelere de vurgu yapıldı. Hem Ozan Yusuf Polatoğlu hem Genel Başkan Durmuş Yıldırım, ‘Avrupa İslamı’ndan ‘Alman İslamı’na geçişin, bu ülkede yaşayan Müslümanlara hakaret olarak gördüklerini vurguladı. Bilindiği gibi, ‘Avrupa İslamı’ uzun zamandır tartışılıyor. Konu, geçtiğimiz aylarda Berlin’de iki gün süren bir toplantıyla ‘Alman İslamı’na dönüştürülmüştü.

- ‘İnsanlık Ölmedi: Hak neredeyse biz oradayız!’
Konuşmasında geçtiğimiz günlerde Yeni Zelanda’da Cuma namazı kılan Müslümanların hunharca katledilmesine dikkat çeken Başkan Yıldırım, "Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’in Avrupalı liderler tarafından örnek alınmalıdır’’ dedi. Sağ duyu sahibi genç Başbakan, ülkesinde cereyan eden katliam sonrası insanlığın daha ölmediğini davranışlarıyla ispatladı. Başbakan’ın, dünyayı korku, çatışma, kutuplaşma ve savaşlarla yönetmek isteyen zihniyete ‘Hak neredeyse biz oradayız’ olarak okuyoruz.’’ dedi.

- ‘Çankaya yokuşunda balam’
Gençlik yıllarımın yoğrulduğu dönemde olduğu gibi, değerli dostum Ahmet Baydaroğlu başta olmak üzere, Avrupa’da varoluşumuzu edebiyatımızla dillendiren Ozan Yusuf Polatoğlu, esprili taşlamalarıyla bilinen Hilmi Şahballı’yı yeniden dinleme imkanı buldum. Yıllar önce siyah saçlarıyla hafızamızda yer edinen hoşgörü sembolü olan Musa Serdar Çelebi, Selahattin Saygın başta olmak üzere Muhsin Ceylan, Hidayet Kayaalp, Kamuran Dönmez, Mahmut Aşkar (hariç), Ali Paşa Akbaş, Nurdoğan Aktaş, Salih Çalışkan ve diğer akranlarımın da saçlarına ak düştüğünü gördüm. Baydaroğlu ile birlikte “Çanakkale İçinde Vurdular Bizi”, “Çankaya Yokuşunda Balam Asya’nın Bozkurt’ları”nı söyledik...

Bir ara salon dışında, Hidayet Kayaalp, Muhsin Ceylan ve Abdurrahman Yazoğlu ile İbn Haldun’un ‘göç teorileri’ başta olmak üzere İslâm tarihinde ‘Hz. Ömer dönemi’, İslam tarihinde ‘Kerbela öncesi ve sonrası’, Büyük Selçuklu Veziri ‘Nizamülmülk’,Ülkücü Hareketin yakın çağ tarihi seyri içindeki misyonu’ gibi konularda fikir alışverişi yaptık.

- ‘Balkanlar’dan esen yeller...’
Gönül Birliği ve Kültür Şöleninin benim için bir başka önemli tarafı ise, Balkanlar’dan gelen kadim dostlarımla buluşmak oldu. Uluslarası sempozyumlarda sık sık bir arada olduğumuz filozof Prof. Dr. Numan Aruç, Üsküp, Gostivar, Ohri sokaklarındaki hatıralarımız ve Makedonya parlamentosunda onyıllardır verdiği siyasi mücadelesiyle tanınan Erdoğan Saraç ve Tiran merkezli tüm Arnavutluk’ta mazlumlara uzanan iyilik eli Mehdi Gurra ile kucaklaşma, hemhal olma imkanı buldum. Kucaklaşırken, salondaki o kalabalığa rağmen kulaklarıma ‘Balkanlar’dan esen yeller şimdi sana selam söyler’ cümleleri fısıldanıyordu.

- ‘500 yıllık varoluş tecrübesi’
Evet bütün bunlar, Avrupa ve Balkan Türklerinindeki Gönül Birliğinin apaçık tezahürleridir. Gönül Birliği böyle yılda bir veya iki kez bir araya gelmekle sınırlı kalmamalıdır. Gönül Birliği; Avrupa ve Balkan Türklerinin farklı alanlarda da birlikte çalışmaları, ortak projeler hayata geçirmeleri, karşılıklı ziyaretlerin arttırılması olarak tezahür etmelidir. Unutulmaması gereken önemli diğer bir nokta da; Avrupa Türklerinin Balkan Türklerinin 500 yıllık varoluş tecrübelerinden öğrenecekleridir.
İşte bu işbirliğinin somut bir örneği bugün, Pazar gün Köln’de ‘Balkanlar’da Dini Hayat’ Paneli olarak gerçekleştirildi. Panele Yunanistan’dan İbrahim Şerif, Romanya’dan Yusuf Murat, Mekadonya’dan Erdoğan Saraç ve Prof. Dr. Numan Aruç, Arnavutluk’tan Mehdi Gurra, Sancak/Sırbistan’dan Yakup Lekoviç katıldılar. Balkanlar’ın dini hayat tecrübesi, Avrupa Türkerinin yeni yerlileri hale geldikleri ülkelerde dah az zayatlı varoluşlarını sürdürebilmede hayati önem arzetmektedir.