"Hani Biz Marjinaldik"

İngiliz toplumunda erkeklerin eşlerini (kocaların karılarını) satabildikleri bir dönem olduğunu, hem de bu dönemin 200 yıl sürüp 1910'lara kadar devam ettiğini biliyor muydunuz?

İlk olarak ne zaman başladığı bilinmemekle beraber bu konuda bilinen en erken yazılı kayıt 1692 yılına aittir: "Tipton kasabasından Nathan Whitehouse'un oğlu John, karısını Bay Bracegirdle'a satmıştır".

Aslında bu olayın gerçek anlamda hiç bir yasal dayanağı yoktu. Yine de bu durum galiba -dönem şartları içinde- satılan kadın da dahil olmak üzere herkesin işine geliyordu. Bu sebeple, bilinen ilk ve son örnek arasında geçen 220 yıl boyunca erkekler hiç çekinmeden eşlerini köy, kasaba ve şehir meydanlarına boyunlarına veya bellerine taktıkları bir iple getirip, aynen büyükbaş hayvan satar gibi (bazen açık arttırma usulüyle) rahatça satabilmişlerdi.

Bu garip adetin ortaya çıkmasının en önemli sebeplerinden birisinin boşanma işleminin çok zor olması ve çoğu zaman uzun sürüp insanlara istemedikleri masrafları yüklemesi olduğu düşünülür.

"Herkesin işine geliyordu" dedim. Evet, bu satış işlemi kadınların da -çok istekli olmasalar da- bir kısmının işine geliyordu. Boşanmış bir kadının 18.yy. İngilteresinde hem de çocuklarıyla beraber, başında bir erkek olmadan yaşayabilmesi kolay bir şey değildi. Hatta çoğu zaman bu mümkün bile değildi. Böyle bir durumda çocukların sonu şanslılarsa ıslahevi, kadınların ise daha da kötü olabilirdi. Kocası kendisinden vazgeçmiş bir kadın için kendisine bakabilecek yeni adama -satış yoluyla da olsa- gidiyor olmak sokakta kalmaktan çok daha iyiydi. Bu sebeple bazen bu satışlar sembolik fiyatlara olabilirdi. Mesela 1913 yılına ait olan ve bu konudaki son yazılı kayıt kabul edilen Leeds Polisinin tuttuğu bir tutanakta "...kocasının tarafından iş arkadaşına 1 (bir) Sterline satılan" bir kadından bahsedilir.

Yasal durumu tartışmalı olmakla beraber, açıktan yapılan bu garip ticaretin resmiyet tarafından engellenmemesinin en önemli sebeplerinden birisinin, boşanmış kadınlara bir şekilde de olsa bakmak zorunda kalan devletin/yerel yönetimlerin, bu şekilde o sorumluluklarından kurtuluyor olmasıdır. Böylece kadınlar "sokaklarda sahipsiz ve perişan olmuyor" veya "fahişelik yapmak zorunda" kalmıyorlardı.

Londra'nın en meşhur "eş satış" noktasının Smithfield Hayvan Pazarı ve Et Marketi olduğu düşünüldüğünde, "Büyükbaş hayvan gibi satılırlardı" diye yazmamın hiç de mübalağa olmadığı anlaşılır.

Elbette ki toplumun üst tabakaları tarafından uygulanmayan ve çoğu zaman da ayıplanan bu insanlık dışı davranış, özellikle Victorya Dönemi boyunca giderek azalarak 1900'ler başında bitme noktasına geldi. Yine de -yukarıda örneğini verdiğim- en son kayıt olan 1913 yılına kadar tek tük de olsa İngiltere'de ve Galler'de devam etti.