İstanbul’un ikinci köprüsü inşa edilirken bizler çocuktuk.
Temellerinin atıldığı ilk günler Beykoz’da ki evimizin bahçesinden dürbünle seyrederdik...
Sonraları alıştık bakmaz olduk tabii.
Zaten köprünün ayakları uzamaya başlayınca dürbüne de gerek kalmadı.
Şimdi bile o günleri hatırlamaya çalıştığımda birbirine karşı iki yakada iki ayak gozümün önüne gelir hepsi o...
Daha sonrası ise her İstanbul ziyaretinde sık sık taksicilerden duyduğum;
“Boğaz şimdi kapalıdır Fatih’ten gidelim mi?”


Fatih Sultan Mehmet köprüsü’nün hizmete açılışından tam 25 yıl sonra 3. asma köprü Yavuz Sultan Selim köprüsünün temelleri atıldı.


Şimdi de başka çocuklar dürbünle izleyecekler tıpkı benim çocukluğumdaki gibi...
Onlarda aynen bizim hiçbir şeyden habersiz olduğumuz gibi izleyecekler.
Büyükler karar vermiş yapılıyor diye düşünecekler.
Aile büyüklerinin verdiği ve kusursuz olduğuna yüzde yüz inandığımız kararları gibi...
Çocukların, ne kesilen ağaçlardan haberleri olacak ne de özgürlüğünü ağaçlar sayesinde sürdürebilen hayvanlardan...


Ama şu da bir gerçek ki aile büyükleri karar değiştirdikçe çocukların kafası karışır.


Mesela çocukluğumda evde tütsü yakıyorum diye kıyamet koparan babamın yıllar sonra uzak doğu gezisinden yüzlerce tütsü getirişi gibi...


Ya da Başbakanın yıllar önce “üçüncü köprüyü yapmak, bu kadar ağacı kesmek cinayettir” sözlerini MHP Grup Başvekili Oktay Vural’ın hatırlattığı gibi...


Hani bir söz var zaman zaman duyarız ve tutarsız davranışlarımızın üzerini harika bir şekilde örter, işte bu sözün tam zamanıdır; “Yalnızca aptallar ve ölüler fikir değiştirmez”


Bense kulağımda geleceğe dair şu sözleri duyar gibiyim; “Boğaz ve Fatih kapalı karşıya Yavuz’dan geçelim mi?”