“Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, “Aşk’tan güzel merdiven bulamazsın. Eğer Aşk’ı bulmaksa niyetin, aramadan duramazsın”(Yunus Emre). Aşk olsun!

Bilmez misin, bekçisiyim eklediğin lütfun! Latife eyledin ömrümün sebebiyetine, idrak ettiğim benliğe ve arzuladığım yola… Hatta manisiyle baş koymaya! Başımı eğik tutarken gözlerim dimdik duruyor ya ne isterim ki senden, ben denen elden!

Birbiriyle çarpışmayan molekülleri, çıplak gözle görürken arkasındaki cisimleri adlandıran ben, hayranlık içindeyim. Yine yeniden; öğrendiğim, içine indiğim senden. Nasıl bir sevdadır ki bu, yürüdükçe yürünen! Demezler mi, beni sevdiren de bana sevdiren de ‘hepsi bizden’.

Görmeden sevdim; gördüm eridim. Bilmez misin, ötekileştirdim! Bu nasıl bir aşktır, daha manasında kalmışken insan; aşk bildikleri, gerçek aşktan ibaret değilken!

Gördüm Mevlana’yı, Şirin’i, Aslı’yı, ki hep bu gönül deminden giderken! Kime nasip olmuş da ‘sen kaldın’; kime nasip olmuş da ben, ‘ben oldum’!

Aşk’ın yolu birdir... Gitmesini, sevmesini, görmesini, hakkını vermesini ve almasını bilene! Başı öne eğik, eli yüreğinde yeminle bekleyene!... Aşk engeline daha neler denilecek bekle...

“Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, “Aşk’tan güzel merdiven bulamazsın. Eğer Aşk’ı bulmaksa niyetin, aramadan duramazsın.” Aşk olsun!

 

El vermişim sevdaya
Göz koymuşum kitaba
Sır tutmuşum rüyaya
Dolunayda gök aya

Her görüneni gerçek belleme, görünmeyeni keşifle incele! Vardır güzellik, sevgi ve güvende. Durma koş sevenine!

H. Kars