Bir süredir Türkiye'deyim.


Türkiyede olmak sürekli bir hareket içinde olmak demek. “Harekette bereket vardır” dediniz değil mi? Doğru bir söz ama baş döndüren hareket pek bereket getirmiyor gibi. İnsan bu hareket içinde bazı önemli gerçekleri kaçırıyor sanki.


Herkesin gördüğü gibi siyaset son derece hareketli. Her yerde gündem yoğun. Nerdeyse tarafsız ya da kararsız vatandaş kalmamış gibi. Tüccar tedirgin, memur endişeli, esnaf karamsar. Bazıları çok kızgın. Sade vatandaş her gün, her saat çıkan haberlerden şaşkın.


Her neyse, siyasi konulara girecek değilim burada. Bu güne kadar herhangi bir siyasi partiye gönül vermememi sağlayan aile büyüklerime hep duacıyım. Benim gibilerin meselesi insanımızla. İnsanımız iyi olsun zaten herşey düzelecektir. İdeolojik düşüncelerin de insanda saplantılar oluşturduğunu ve gerçeği görmeyi de engellediğini düşünüyorum. Şimdi şuraya “falanca semtteki kaldırımlar şöyle olsa daha iyi olurdu” yazsam yüzlerce dostumun bana olumsuz yorum yazacağını biliyorum. Hemen siyasi mesaj algılayacaklar. Denedim, öyle oldu.


Şehirleri dolaşıyorum işim gereği. İstanbul, Denizli, Eskişehir, Afyon, Kütahya, Ankara, Kayseri, Konya, Bursa, İzmir... Her şehirden anlatılacak çok şey var. Ama 31 Mart’a kadar yazmamaya karar verdim. Ne desem yanlış anlaşılacak.


Velhasıl, siyasetin bu kadar prim yaptığı bir ortamda siyasi bir laf etmeden yazı yazmak da zor.


Tüm bu hareketliliğin ortasında kenarda kalmak en iyisi galiba. Dışardan daha net gözüküyor manzara. Ve üzücü olan Türkiyemizde hayal ettiğimiz güzelliklere ulaşmak için hala baya bir zamana ihtiyacımız var. Kafanızdaki meşgalelerinizi bir kenara bırakın, İstanbul’da yarım gün seyehat edin, beni daha iyi anlayacaksınız.


Ümitsiz değilim, ümitli olmak için acele etmemem gerektiğini öğrendim sadece.


Doğru şekilde çalışırsak; bir gün bereket, zaten kendiliğinden gelecek.


Bereket getirecek harekete devam...


Selam ve muhabbetler.


[email protected]

www.twitter.com/ahmetferruh

www.ahmetferruh.com