"Kürtaj bahanesi ile başlatılan polemiklerde iş teşhirciliğie vardı. Birileri bedenini teşhir ederken birileri de habire cenin fotoğraflarını gözümüze sokuyor. Televizyonlar da gazeteler de teşhir reyonlarına döndü."


Büyük bir toplumsal talebin olmadığı, bir kadının rahmindeki bebek üzerinden yürütülen berbat bir gündem değiştirme gürültüsüne kurban gidiyoruz.

Ahlaki, sosyal ve tıbbi yönleri olan mahrem bir meselenin bile ağızlarda sakız edilebildiği, kamplaştırmalara vesile yapılabildiği bir süreç yaşıyoruz.

Konumuz malum; kürtaj!

Günlerdir, bugüne kadar yetkililerinin dışında kimsenin aklına gelmeyen kürtaj konusunda Maşallah kalem oynatmayan, kelam etmeyen kalmadı.

Alimler, yazarlar, siyasiler vs. kime baksanız ya kadın doğum iç hastalıkları uzmanı kesilmiş ya jinekoloji ihtisası yapmış da haberimiz yokmuş.

Başbakan’ın demografik bir gerçeklikten yola çıkarak tıbbi bir meseleyi gündeme getirmesi, bu işi maddi kazanç olarak görenleri sert dille eleştirmesi, kürtajla sezaryeni hedefine koyması, bu gündemin patlamasına neden oldu.

Ardından medyada, siyasette ve sosyal hayatta gerilen sinirlere, kamplaşan zihinlere tanık olduk. Kürtaj meselesi, gelişmiş Batı toplumları da dahil birçok ülkede yıllardır tartışılan bir konudur.

Ama Türkiye gibi Müslüman bir ülkede, hiç de tartışma gündemimizin bildik maddeleri arasında değildi. Bu konuda daha çok ahlaki zaviyeden din adamlarının ve teknik ve açıdan tıpçıların konuşmasıdır normal olan.

Onlar görüşlerini söyler ve işin dini, ahlaki veya tıbbi yönünü iyice öğrenen insanlar da kendi kararlarını verirler.

Çünkü bugüne kadar hiçbir yasakçı uygulamanın hiçbir toplumda iktidarların istediği ideal sonuçları verdiği görülmemiştir. Aksine illegal arayışlara, yoksullar için merdiven altı, zenginler içinse yurtdışı alternatiflerine kapı aralamıştır.  

Medya, “Yine Başbakan gündem belirliyor, uymayalım” demiyor mu hep?

Ama bakıyorsunuz, kürtaj konusunda en çok top çeviren onlar. Niye? Çünkü konu mahrem bir konu ve yine reyting alacak bel altı konusu!

Örneğin hiçbir fırsatı kaçırmayan Hürriyet’in Ayşe Arman'ı hemen soyunup fotoğraf çektirerek “Beden benim” derken, CNN’nin Cüneyt Özdemir'i ise “Her fırsatta soyunup bizlere teşhir etmelere doyamıyorsan, o beden pek de senin olmuyor” diyerek Ayşe Arman’la medyanın üzerine balıklama atladığı bir polemiğe girdi. Kürtaj konusu nerde kaldı bu arada? Ama nedense Arman daha samimi geliyor bana.

Mesela CHP’li Akif Hamzaçebi, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in kürtaj mesajının laik devlette 'yanlış' olduğunu söyledi. Halbuki neden yanlış olsun ki? Laik devlet de olsa orada yaşayan bir inancın mensupları kendi dini liderlerinden fetva bekleyebilir. Ve isteyen “haram”a uyar istemeyen uymaz!

Başbakan tamam sezaryen konusunda haklı olabilir bu işi sadece paraya endeksleyen hastaneler ve doktorlar yok değil hani ama doğurmaktan korkup da sezaryen olmak isteyenlerin de bedeni kendisinin karar da kendisin

Ama Başbakan’ın kürtaj konusunda bütün dediklerine katılmıyorum. Hem kürtaj meselesinde farklı yorumlar da var dinin içinde!

Devletten daha önce bu konuda kararın ailelerde ve bireyde olması gerektiğine inanıyorum.

Tartışmaların görsel bir hal almasıyla birlikte artık midemin ağzıma gelme durumunu yaşıyorum.

Hadi polemikleri, teşhiri anladık da kürtajın yasaklanması için boy boy cenin fotoğrafları yayınlamak neyin nesi?

Size ne milletin kürtajından yahu. Devlete ne!

Yineliyorum arkadaşlar. Kürtaja kesinlikle karşıyım ama yasaklanmasına da...

(platinhaber.com)