Zalimlere, diktatörlere, insanlığın kasaplarına karşı asırlardır varolma, özgürlük ve haysiyet savaşını veren Kürt halkının en tarihsel ailelerinden ve en önemli şahsiyetlerden biri olan Molla Mustafa Barzani'nin oğlu Mesud Barzani; Cunta Rejimi Kürt halkını kından kılıçtan geçirdiği, İstiklal mahkemelerinde binlerce Kürt insanını yağlı şeritlerle onları dar ağacında astığı sırada, katliamdan kaçan Kürtlere ocağını açmıştır.


Barzani ve ailesi onları kanı, canı pahasına korumuştur...


Barzani sahip olduğu en kıt ve yoksul imkanlarla zalimlerden ve zulümlerden kaçan kardeşlerine sahip çıkmıştır. Kürt halkının varolma savaşını sonuna kadar vermiştir.


İnsanlık tarihinde yaşanan insalık suçunun işlendiği Halepçe'de Kürtler, katliamla karşı karşıya kalındığında başta emperyalist, kolonyalist ve sömürgeci devletler katliamı görmezlikten gelirken, yüzünü öbür tarafa çevirir ve adeta katliamı onaylarken bu sırada Türk halkı, bin yıldır aynı topraklarda yaşayan, aynı kaderi ve değerleri taşıyan ve aynı kıbleye dönen kardeşlerine kucağını açmış ve emperyalist devletlere rağmen yüreğini ortaya koymuştur.


Kürt halkına bu katliamı yapan Saddam'la ne acı ki PKK diyaloğa girmiş ve Kürt halkının kasabıyla anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmayı merak edenler varsa buyursunlar ilk yazdığım kitapta bulabilir ve okuyabilirler.


Son 30 yılda yaşanan kirli savaştan kaçan Kürtlerin bir kısmı Barzani'ye sığınmış ve Kuzey Kürdistan'da yaşamaya çalışmıştır.


Barzani; en sıcak ve en çatışmalı dönemlerde yaralananan ve ölümle pençeleşen PKK militanlarını kendi hastanelerinde tedavi ettirmiş, onları hayata döndürmüş ve bütün baskılara rağmen kardeşkanını dökmemiştir. Onlara aş ve iş imkanı vermiştir. Bugün eğer; dünya ölçeğinde Kürtlerin varlığı tanınıyor ve Kürtler bir halk olarak kabul ediliyorsa burada en büyük payının Barzani'ye ait olduğunu hiç kimse inkar edemez.


Eğer bugün Türkiye'de Kürt halkının haklı davası başarıya ulaşmış, varlığı kabul edilmiş, gaspedilen ve ihlal edilen hakları iade edilmişse burada hiç kimse Barzani ve ailesinin katkısını yok sayamaz.


Barzani ve ailesi Kürt halkının varlığı ve onrulu yaşamı için kan verir, canları toprağa düşerken bugün BDP'nin başında olan, ne konuştuğunu bilmeyen, Kandil, İmralı ve Avrupa'dan kumandalı olan, kendine ait hiçbir cümlesi olmayan, ezberlenmiş nakaratları bozuk plak gibi tekrarlayan, emir ve talimatla cümle kurup sözükleri yan yana getiren Selhattin Demirtaş, Marks'a ait 3-5 cümle, Stalline ait kulaktan dolma bilgiler ve ne olduğunu bilmediği Sosyalizm'e ait atfılar yapan Sabahat Tucel ve girilen çatışmada kendisine bir şey olmayan, 9 arkadaşı ölen, Samanlıkta saklanan Ertuğrul Körkçü'ler yoktu.


Bugün Barzani'yi eleştirebilecek en son insan BDP Lideri Selahattin Demirtaş'tır.


PKK Kuzey Irak'ta güçlendikçe başta Irak ve Türkiye'de rant ve pasta payının büyüklüğü peşine düşmüş, Barzani ve diğer tüm Kürt lider ve kesimlerini ezmeye çalışmıştır.


Hani “besle kargayı oysun gözünü” sözü gibi Barzani sayesinde bir yerlere geldiler ancak bugün o Barzani'yi beğenmedikleri gibi girdikleri kıskançlık krizi nedeniyle onun hakkında ağzına geleni söyleyip duruyorlar.


Bu PKK ve BDP taifesinin A takımında ne vefa, ne sadakat ve ne de minnet duygusu vardır. Bu taifeyi bin yıl sırtında taşı, bir gün de onlara 'kardeş valla omuzum çürüdü, hele biraz inde dinleyeyim'derseniz, vermiş olduğunuz o kırk yıllık emek boşa gider, sizi vatan haini, cahş, ajan, işbirlikçi ilan eder ve aklınıza gelebilecek her türlü kötülüğü yaparlar. Şivan Perwer'e, İbrahim Tatlıses'e, yüzlerce aydın, yazar ve sanatçıya yaptıkları gibi.


Sadece Şivan Perwer'in Kürt halkı için vermiş olduğu bedel, Demirtaş ve Demirtaş gibilerin verdiği emek ve bedelden bin kat daha değerlidir. Hem Demirtaş, Kürt halkı için ne bedel vermiş ki?.. Kebap gibi hukuk fakültesini okumuş, İHD gibi yerlerde görev almış ve hoooop BDP'nin başına gelivermiştir.


Demirtaş yurtdışında, Erdoğan'a “ismini açık koyalım o zaman. Mesela barış sürecini deyip karakolları yapanları mı kastediyorsun? Barış süreci deyip askeri amaçlı baraj yapanları mı kastediyorsun? Barış sürecini deyip duvar örenlerini mi kastediyorsun?..” gibi soruları sormaktadır.


Peki siz gerçekten barış istiyor musunuz?


Daha öcenki gün Mardin'de PKK militanları saldırı yapmadılar mı? Barış sürecinde PKK yüzlerce eylem yapmadı mı? Onlarca okulu ve barajı bombaladı mı? İlçe başkanlarını kaçırmadı mı? Gariban şöfürleri ve işçileri kaçırmadı mı? Diyarbakır'da ve bölge illerinde parti il ve ilçe teşkilatlarına yönelik saldırılar yapılmadı mı? İmamlar öldürülmedi mi? Hakkari İmam'ının külliyatına bombalı saldırı düzenlenmedi mi?


Hüda-Par'a yönelik tahrik edici söylemlerde bulunmadınız mı? En sonunda Batman'da sizin partiliniz ve benimde akrabam olan bir genç ölmedi mi?


Yahu siz veya PKK hangi barıştan söz ediyorsunuz ki? Siz şimdiye kadar PKK'nin tek bir eylemi kınayıp karşı çıktınız mı? Tavır gösterdiniz mi? Hayır! O zaman önce kendinizi yoklayınız.


Evet hükümetin Rojava politikası, sınırda örülmek istenen ve sonrasında vazgeçilen duvara bende sonuna kadar karşıyım. Ama bu argümanları illeri sürüp PKK'nin ve kendi hatalarınızı görmemezlikten gelmeniz de gerekmez.


Kim yerinizde olsaydı dün Diyarbakır'da yüz binlerle Barzani'yi, Şivan'ı, Erdoğan'ı ve Tatlıses'i karşılardı. En azından bir vefa borcunuzu yerine getirmeliydiniz. Kürt halkının tarihine saygı duyarak Kürt halkı için ağır bedeller ödeyen, Kürt halkının varlığını her türlü riske ve ölüm tehditlerine rağmen kabul edip Dersim katliamından dolayı devlet adına özür dileyenlere karşı, siyasi rant ve çıkarları gözetmeksizin sahip çıkmanız gerekirdi.


Kürt halkı buraya kadar gelebilmek için büyük bedeller ödedi ve büyük acılar yaşadı.


Başta Başbakan Erdoğan'ı, Barzani'yi, Şivan'ı, Tatlıses'i ve Diyarbakır'da barışı haykıran herkesi canı gönülden kutluyorum. Dün yaşanan Milad'ın sonsuza değin kalıcı barışa vesile olmasını Kainatın sahibi Allah'tan tüm kalbimle niyaz ediyorum.