ABD'de seçim kampanyasının en medyatik bölümlerinden birini oluşturuyor Hollywood yıldızları ile başkan adaylarının buluşması.

Dünya medyası, Hollywood yıldızlarının giydikleri kıyafetlerinden takılarına, saç renklerinden çantalarının stillerine kadar ayrıntılı haberlerini yapar.

Bizde ise tersine.

Aslında tersine değil.

Bizde tam bir çifte standart uygulanır.

Kılıçdaroğlu sanatçılarla buluştu mu yere göğe sığdıramazlar.

Başbakan sanatçılarla bir araya geldi mi yerine dibine batırırlar.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı belirlenmeden önce sanatçılarla bir araya geldi. Sonra onlarla hiç konuşmadığı, onların akıllarının ucundan geçirmedikleri muhtemelen böyle bir insanın yaşadığından haberlerinin olmadığı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdi.

Sanatçılar 'Bizimle dalga mı geçtiniz, fikirlerimize değer vermediniz' diye Kılıçdaroğlu'na ateş püskürdüler.

CHP'den çok CHP'li olan merkez medya Kılıçdaroğlu'na bu eleştirileri sormak yerine sanatçılara susun işareti yaptı. Aynen hastanelere gittiğinizde sizi karşılayan hemşire resmindeki gibi.

Sanatçıların Başbakan'la görüşmesine başından beri gıcık oluyorlardı ama Gezi'den sonra bu işi artık nefret seviyesine yükseltiler.

Bu ülkede çok ciddi bir sanatçı terörü estiriliyor. Gezi'de AK Parti'ye karşı terör estiren sanatçıların bir kısmının Kültür Bakanlığı'ndan ciddi destek alan isimler olduğu ortaya çıktı.

CHP'nin seçim kampanyasına destek verirse, büyük sanatçı, Başbakan'la görüşürse hain. Hem de duble hain.

CHP'den milletvekili olursa saygıdeğer sanatçı, AK Parti'ye selam verirse satılık hain.

Değerli sanatçımız Alişan da bu duruma isyan ediyor. 'Beni cahillikle, vatan hainliği ile suçlayanlar. AK Parti'nin bir tane mitinginde konser vermedim.'

Benzer durum basın sektöründe yok mu? Erdoğan'ı savundun mu yandaşsın, Kılıçdaroğlu'na methiyeler dizip, CHP kurultaylarında masanın üstüne çıkıp alkışladın mı büyük gazeteci!

Ha bir de Ekmeleddin İhsanoğlu'na 'Son derece tatlı insanlar, çok kibar, çok iyi eğitimli, çok bizden insanlar...' dedin mi senden tarafsız gazeteci yok...

Şahan Gökbakar, 'Peki neden küfürlere ve hakaretlere maruz kaldım' diye haklı olarak soruyor.

Sanatçılar, Başbakan'ın vizyon belgesinin açıklandığı toplantıya davet edilmişler. Başbakan ayrı bir ilgi göstermiş, kendileriyle özel bir görüşme yapmış.

Bir ülkenin Başbakan'ının sanata ve sanatçıya verdiği değeri göstermez mi? Bu ülkede sanat adına bazı sanatçılar üzerinde estirilen terörü artık konuşmalıyız.

Yeter isyan ediyorum.

Başbakan'a Cumhurbaşkanı seçildikten sonra hakarete maruz kalan bu sanatçılarla Çankaya Köşkü'nde tekrar bir araya gelmesini teklif ediyorum.

Erdoğan'la görüştüğü için sanatçılara hakaret edenler, lütfedip o toplantının içeriğine baksalar utanacaklarından eminim.

Bu sanatçıları boykot edeceklermiş.

Orhan Gencebay'ı, sanatçıların sorunlarını aktardığı için mi boykot edeceksiniz? Züleyha'yı kalıcı kültür politikaları oluşturulmasını istediği için mi boykot edeceksiniz? Başbakan, sanatçıların dile getirdiği sorunlar karşısında Kültür Bakanı Ömer Çelik'i sorunların takipçisi olmakla görevlendirdiği için mi boykot edecek siniz?

Şundan eminim bu sanatçılar 200 bin Suriyelinin katili olan Esed'i ziyaret edip, bazı CHP'liler gibi destek fotoğrafları çektirse yere göğe sığdıramazdınız.

Çünkü siz busunuz...

Sanatçılarla Başbakan'ın buluşmasındaki pozitif havayı yansıtmak için ben de bu satırlardan itibaren yazının dilini değiştireceğim. İsyanımı şimdilik içime gömüp, Başbakan'la sanatçılarla toplantısından perde arkası kulis bilgileri aktarmak istiyorum.

Orhan Gencebay, dijital platform, müzik piyasası ve telif hakları konusu başta olmak üzere sanatçıların sorunları hakkında Başbakan'a bilgi veriyor. Kültür Bakanı Ömer Çelik gerekli notları alıyor.

Mustafa Sandal, olaylar çıktığında konserlerin iptal edilmesinden yakınıyor.

O sırada Bülent Ersoy, 'Hangi olaylardan bahsediyorsun, niye iptal ediliyor ki' diye müdahale edince Sandal'ın sözleri yarım kalıyor.

'Anadilimi gizlice gittiğim kursta öğrendim' diyen, Züleyha ise kültür politikamızın olmamasından şikayet ediyor. Ekipler oluşturulup çalışma yapılmasını ve bir kültür politikası oluşturulmasını öneriyor. Başbakan öneriyle ilgileniyor. Çünkü Züleyha Türkçe, Kürtçe, Yunanca, Ermenice Zülfü Livaneli parçaları söyleyen bir sanatçı. Farklı kültürlere de aşina. Züleyha'nın konuşması üzerine Başbakan, Kültür Bakanı Ömer Çelik'ten açıklama yapmasını istiyor.

NBA'da gururumuz olan milli basketbolcumuz Hidayet Türkoğlu çok önemli bir konuyu gündeme getiriyor. THY'nin yabancı sporculara ve spor kulüplerine sponsor olduğunu belirtip, 'THY, Türk sporcusuna ve Türk takımlarına sponsor olsun' diyor.

Toplantı sırasında Başbakan'ın yüksek moralli olması dikkatlerden kaçmıyor. Görüşmenin ortasında BM Genel Sekreteri Ban ki Moon'un aradığı notu iletiliyor Başbakan'a. O sırada Şahan Gökbakar konuşma yapıyor. Başbakan, 'Şahan, Ban ki Moon'a selamını söylerim' diyerek izin istiyor. Erdoğan çıkıyor, kahkahalar kopuyor. Başbakan görüşme yaptıktan sonra salona dönüyor. 'Ban ki Moon'un selamı var. Ama özel olarak Şahan'a selamı var' diyor. Tekrar kahkahalar patlıyor.

(Yeni Şafak'tan)