Balyoz kararları açıklandıktan hemen sonra Yargıtay binasının tam karşısındaki Meclis'e geçtim. Meclis Genel Kurulu'nda CHP Milletvekili Mahmut Tanal'la oturumu yöneten Sadık Yakut arasında söz düellosu yaşanıyordu.


Kulisleri dolaştım. Tenhaydı. Dahası kimsenin Balyoz kararlarıyla ilgilendiği yoktu.


Genel Kurul salonunda ise foto muhabirlerinin markaja aldığı bir isim vardı. Mehmet Haberal.


Ergenekon'dan uzun süre hapis yattıktan sonra Meclis'e geldi Haberal. Ancak MHP'li Engin Alan onun kadar şanslı olmadı.


Balyoz'dan aldığı ceza Genel Kurul salonunda okunduktan sonra milletvekilliği sona erecek. Engin Alan aynı zamanda 28 Şubat davasından da yargılanıyor. Bulaşmadığı darbe planı kalmamış.


18 Mart Çanakkale Şehitleri töreninde Başbakan geldiğinde ayağa kalkmamıştı Engin Alan. Darbecilik gözünü bürümüş olmalı.


27 Mayıs'tan önce Harp Okulu öğrencileri ülkemizi ziyaret eden Hindistan Başbakanı Nehru'nun yanından Menderes'i kaçırmayı planlamışlardı. Bir diğer planları ise, bayramdaki resmi geçit sırasında protokol tribünündeki Cumhurbaşkanı Celal Bayar dahil herkesi derdest etmekti.


Balyoz darbe planı ise tam bir çılgınlık.


Cuma namazında Fatih Camii'ne bomba atılması, kızgın cemaatin sokağa dökülmesi, kendi savaş uçağımızı düşürüp, kendi stratejik tesislerimizin bombalanması.


Balyoz darbe planlarının ortaya çıktığı gün Genelkurmay Karargahı'ndaydım.


Gergin bir hava vardı.


Komutanın, 'Allah Allah diye taarruza kalkan bir ordu nasıl kendi camisini bombalar' diyerek makam odasının ortasında döndüğünü unutamıyorum.


Bir başka ayrıntı.


1.Ordu'da icra edilen plan semineri 1 yıl önceden planlanmıştı ve adı 'Meriç'ti. Genelkurmay'ın talimatıyla iptal edilmesine rağmen, Çetin Doğan tatbikatı icra ettirmiş, ancak Genelkurmay'a gönderilen senaryo ile icra edilen planın farklı olduğu ortaya çıkmıştı.


Dünkü kararda Yargıtay, 'Çetin Doğan, iktidarı devirmek için TSK'dan ayrı bir yapılanmaya gitti' tespitinde bulundu.


Çetin Doğan'ın yaptığı plan değil, geçmişte uygulanmış ve sonuç alınmış, provokasyon yöntemleri. Maraş olayları, 'Aleviler camiyi bombalamış' söylentisi üzerine başlamadı mı? Sivas'ta aynı oyun oynanmadı mı?


İlk darbe yargılaması olması açısından Balyoz kararları bir milat olma özelliğini taşıyor.


Balyoz davasında Yargıtay, önümüzdeki darbe yargılamalarına ışık tutacak bir karara imza attı.


Böylece,


1-Dijital verilerin delil olarak kabul edilip edilmeyeceği yönündeki tartışmalara son nokta konuldu. Gerekçeli kararda dijital delillerin elde edilişinin hukuka ve usule uygun olduğuna karar verdi. İrticayla mücadele eylem planının yer aldığı ünlü 51 No'lu CD işi.


2-Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman'ın dinlenilmesi yönündeki talepleri kabul etmeyen mahkeme, iki komutanın dinlenilmesinin o denli önemli olmadığını belirterek, karar için elindeki delilleri yeterli bulduğunu ortaya koydu.


Balyoz ve Ergenekon'da avukatlar aynı yanlışı yapıyorlar.


Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yargılandığını, Atatürk'ün cezaya çarptırıldığını, cezaların BOP'un ürünü olduğunu ileri sürüyorlar. Darbe suçlarını örtbas etmek için bir kez daha Atatürk'e sığınmaya çalışıyorlar. Atatürkçülüğe toz kondurmuyorlar ama en büyük Atatürk istismarını da Atatürkçüler yapıyor.


Balyoz kararının bir sürprizi var. Hem de 28 Şubat yargılamasına ışık tutabilecek çapta bir sürpriz bu.


Yargıtay, 63 sanıkla ilgili bozma kararı verdi. Buradaki önemli nokta şu; Balyoz yargılamalarının başından beri dikkat çekmeye çalıştığım nokta burasıydı.


Yargıtay, bu ayrımı yaptı.


Nedir? Görevi ve rütbesi gereği plan seminerine iştirak etmiş daha çok alt rütbede olan isimler vardı. Yargılamada darbe planlarını yapan Çetin Doğan'la eşdeğer cezalara çarptırıldılar.


Özel yetkili mahkeme bu ayrımı yapmadı. Yargıtay'da ise bu tefrik yapıldı. Şimdi bu şahıslar darbe fiilinden değil, suç örgütüne iştirak etmekten yargılanacaklar.


Balyoz'un sürprizi dilerim 28 Şubat yargılamalarında da dikkate alınır.


(Kaynak: Yeni Şafak)