Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. En az kürtaj konusu kadar kabak tadı veren Kılıçdaroğlu da geçen gün çok doğru bir laf etti:

"Eski DP'liler, eski DYP'liler, sizinle ayrımız gayrımız kalmadı, gelin CHP saflarına!"
Bu çağrıya kaç eski DP-AP-DYP'linin cevap vereceğini, bunun CHP oylarına ne oranda yansıyacağını Sayın Tarhan Erdem'e soralım. (Tarhan Bey herşeyi biliyor, kürtaj meselesi yüzünden Erdoğan'ın oy kaybedeceğini ve başkan seçilemeyeceğini yazmış, bakalım o gece gene televizyonda ağlar mı?)

Fakat Kılıçdaroğlu'nu tebrik ederken kendisini azıcık da düzeltmek gerekiyor.
Elbette cevap verecek değil ya, "farkınız var mıydı" diye sormak isterim.
Canım, elbette "değişime direnmekte, tutuculukta, postal zevkinde, AKP düşmanlığında, 'eski Türkiye sevdasında' birleştik" demek istemiş. (Tövbe, bir de "Atatürk sevgisi" birleştiriyormuş onları.)
Böylece Kemal Bey eski ANAP'lıları da yeni iktidar saflarında mütalaa ettiğini gösteriyor ki, büyük ölçüde bir kere daha haklıdır!
Fakat eski DP-AP-DYP seçmeninin de büyük çoğunluğu üç seçimdir AKP'ye oy yağdırıyor!... Kılıçdaroğlu aslında seçmene değil
Demirel'e sesleniyor tabii...

Belli ki, "Demirel'in CHP konsolosu" Mehmet Haberal ona yeterli gelmemiş. (Nasıl gelsin ki, hazret kodesten çıkıp meclis sıralarında olay yaratmaya başlayamadı. Şimdilik o görevi Kamer Genç yapıyor.)
Birleşsinler, birleşsinler. Yalnız oy istemek yetmez, partileri de birleştirsinler.
Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi size vereceğim tüyoyu rahmetli babanız vermezdi: Başkanlık seçiminde de CHP'nin adayı Demirel olsun!
Süleyman Demirel uymazsa, Ronaldo'nun penaltı atışını kurtaran Volkan Demirel daha da iyi bir aday sayılabilir.
Henüz emekli olmadıysa Sevda Demirel bile etkilidir...
Hani nasıl bir köşede hazır bekleyen Mustafa Sarıgül, Mahsun Kırmızıgül ve Yılmaz Morgül varsa... Rahmetli olmasaydı Yasemin Esmergül bile düşünülebilirdi yani.

Sayın Kılıçdaroğlucuğum, sizin DP'den ne farkınız vardı?
Yani "ispat hakkı" ve "çift meclis" miydi bütün mesele?

Askeri vesayete boyun eğmekte, Türkiye'nin finansman yapısını, ihracat politikasını, kambiyo rejimini değiştirmemekte direnen Menderes ile İnönü arasında "esaslı" bir fark mı vardı?
Alt tarafı, biri CHP'nin "İsmetçi" fraksiyonu, öteki CHP'nin "Fethi Beyci" ve sonradan da "Bayarcı" fraksiyonu!
Biri daha memurcu, öteki daha tacirci... O kadar.

Türkiye'yi 27 Mayıs darbesine götüren, iki tarafın ortak yanlışları ve sorumluluğu olmadı mı? Türkiye'yi 12 Eylül darbesine götüren etkenlerden biri, Ecevit ile Demirel'in kayıkçı kavgası değil miydi? Demirel, 28 Şubat darbesinin "baş aktörlerinden" biri değil midir?
Yoksa 1950 yılında Türkiye'de "karşıdevrimin başladığını" sanan ahmakları okuyorsunuz da onların etkisinde mi kalıyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu?

Dönün "İnce Memed"i tekrar okuyun, orada "toprak reformu yapan kahraman eşkıya ile karşıdevrimci zalim ağanın" öyküsü vardır, onunla oyalanın.

Yani geçen yüzyılın ortalarının muhabbeti... CHP de DYP de "oralarda" değil mi? Haklısınız.

(Sabah gazetesinden alınmıştır)