Avrupalı Türkler olarak yeni bir Türkiye seçimi daha yaşadık. Cumhurbaşkanlığı ve 27. dönem milletvekilliği için oylarımızı kullandık. Oy verme işlemlerinin Ramazan Bayramı'na denk gelmesiyle heyecan iki kat arttı. Oy kullanma sürecinde kayda değer bir sorun yaşanmadı. Farklı düşünen ve farklı siyasi tercihleri olanlar, olması gerektiği gibi davrandılar. Olgun ve samimi bir hava içinde oy verme işlemleri tamamlandı. Bu süreçte, emeği geçen tüm kurum ve bireyler teşekküre layıktır.

Yurtdışı temsilciliklerimizde oy kullanma sona erdi. Ancak, yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı olan ve Türkiye’de bulunan vatandaşlarımız 24 Haziran 2018 günü saat 17.00’a kadar, herhangi bir gümrük kapısında oylarını kullanabilecekler. Gümrüklerde kullanılan oyların sayısı sonra belli olacak. Ancak, bazı Avrupa ülkelerinde kullanılan oylar aşağı yukarı belli oldu. Resmi olmayan rakamlara göre bu ülkelerde kullanılan oy oranları şöyle:

Almanya: 717.992; Fransa: 170.901; Hollanda: 130.383; Belçika: 82.423; Avusturya: 55.273; İngiltere: 47.517.

Bu ülkelerde kullanılan toplam oy sayısı 1,486 milyon. Bu sayı gümrüklerle birlikte 1,5 milyonu geçer. Hatırlanacağı üzere, Avrupalı Türkler bulundukları ülkelerde Türkiye için üçüncü defa oy kullanıyorlar. Her seçimde oy kullananların sayısı ve seçimlere katılım artıyor. Örneğin bir önceki Türkiye seçimlerinde Hollanda’da kullanılan oy sayısı 110 bin civarındaydı. Bu sayı bu defa 130 binin üzerine çıktı. Diğer Avrupa ülkelerinde de durum aynı.

Doğrusu bu katılım beni biraz şaşırttı. Şöyleki: seçimlerden önce Ankara’dan bir televizyon ekibi gelmişti. Amsterdam’da vatandaşlarımızla kısa söyleşiler yaptı. Bir bölümüne ben de eşlik ettim. Amsterdam’ı dolaştık. Söyleşiler esnasında vatandaşımızın televizyon karşısında çekimser ve biraz temkinli olduğunu gördüm. Bu durum bana, acaba katılım düşer mi sorusunu sordurdu. Zira, Hollanda, Almanya ve Avusturya, Türkiye seçim kampanyasına yasak koymuştu. Üstelik Türkiye ve bazı Avrupa ülkeleri arasındaki olumsuz ilişkiler devam ediyordu. Bu ilişkiler hiç şüphesiz vatandaşımıza yansıyordu. Bunun katılımı olumsuz yönde etkileyebileceği aklıma geldi. Ama tam tersi oldu. Millet diğer seçimlere nazaran sandığa gitti ve oyunu kullandı.

Buradan çıkarılacak sonuç belli. Yani Avrupalı Türkler'in seçim davranışları bazı mesajlar veriyor. Öncelikle, Avrupa’da etkin seçim kampanyası yapılsa da yapılmasada vatandaş sandığa gitti ve Türkiye’ye aidiyetini gösterdi. Bu davranışta, muhtemelen, Türkiye seçim kampanyasına konulan yasağa bir tepki de var. Yani vatandaş konulan yasağa inat sandığa gitti ve cevap verdi. Bu davranış Avrupalı siyasiler tarafından iyi okunmalı. İkinci olarak; Türkiye seçimlerine katılım, kanaatimce Avrupalı karar vericilere ve hasseten günlerce genelde Türkiye karşıtı, özelde Erdoğan karşıtı söylem ve yayınlara bir cevap niteliği taşıyor. Yani aylarca, günlerce yapılan çoğu zaman yalan haberlerden arzu edilen sonuç çıkmamıştı. Seçmenin bu davranışı oyların tanziminden sonra daha da belirgin olacak elbette.

Diğer taraftan, Avrupalı Türkler'in Türkiye seçimlerine bu derece ilgili olmaları, katılımları Avrupalı siyasileri bir kez daha düşünmelerine davetiye çıkarmaktadır. Oy verme işlemleri esnasında salon önünde oluşan kuyruklar, umarım Avrupalı siyasiler tarafından görülmüştür. Avrupalı Türkler'in bu seçim davranışları hem Avrupalı karar vericileri hem de STK’ları bir kez daha düşünmeye sevk etmelidir.  Soru açıktır: Neden Avrupalı Türkler, Türkiye seçimlerine gösterdikleri ilgiyi Avrupa seçimlerine göstermiyorlar?

Evet, Avrupalı Türkler, Türkiye seçimlerine katılarak hem demokratik haklarını, hem vatandaşlık görevlerini hem de çifte aidiyetin bir gereği olan sadakatı gösterdiler. Bundan sonra sıra, Avrupa ülkelerinde siyasi katılım sürecine ağırlık vermektir. Aynı heyecanı, ilgiyi ve katılımı yaşadığımız ülkeler için göstermektir. Tabiiki bu noktada buralardaki siyasi partilerin tutum ve davranışları da bir o kadar önemlidir.